English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Agu

Agu translate Turkish

96 parallel translation
Professor, you're suffering from mogo on the go-go.
Profesör, sizin hastalığınızın adı agu-gugu.
Agu coganu mutariti copona!
"Agu coganu mutariti copona! Copona!"
Peek. Baby!
Agu bebecik, agu!
Well, if it looks like a spider and it doesn't gurgle or anything, how do you know it's a baby?
Örümceğe benziyor ve agu-magu yapmıyorsa... bebek olduğunu nereden biliyorsun?
Ga-ga!
Agu!
Koochie-koo.
Agu gugu.
Jay, how are you, boo-boo?
Jay, nasılsın, agu agu?
Could I, uh... shamalamama?
- Peki agu cugu yapabilir miyim?
You had that made-up, like, goo-goo, gaa-gaa baby language.
Agu, bugu gibi uyduruk kelimelerle konuşuyordun.
A-goo! Goo goo goo.
Agu, agu, agu!
A binky drinky.
Agu agu.
A pinky dinky.
Agu agu.
- What the hell am I gonna write?
Ne yazacağım? "Sevgili Agu Gugu" mu?
Like baby gu-gu-ga-ga?
Agu agu bebekler gibi mi?
- She gurgled.
- Agu dedi.
- She gurgled.
- Agu demiş.
Hanky-panky, titty-titty, bang-bang...
Agu gugu, meme, popo, ıncık mıncık, meme, meee...
With the baby lightinum lookum, superimposum "smilum et streetus" afterus eternam youthum findum.
Bebekçe konuşma bilinde buna agu bugu cugu dugu dendiğini biliyorum
And I know that it sunds like it's babbling, but she's--she's saying it to me because I'm--I'm her mama.
Agu diyormuş gibi geliyor ama bunu bana söylüyor çünkü ben onun annesiyim.
Goo-goo, ga-ga, my fellow ah-meh-ri-cans.
Agu gu gu benim sevgili Ahmerikanlılarım.
What?
- [Agu] - Ne?
Goo to you, too, darling.
Sana da agu, o zaman.
I'll have playdates and I'll worry about the croup, whatever that is, and-and I'll hang on his every "goo-goo" and "lady gaga."
Çocuk oynasın diye dışarı çıkacağım ve krup için endişeleneceğim, o da neyse ve her "agu" suna ve "Lady Gaga" sına tutunacağım.
Ella won't remember today. She won't remember all of you cooing over her. She won't remember the president of the United States holding her.
Ella bugünü de herkesin ona "agu bugu" yaptığını da, Birleşik Devletler başkanının onu kucağına aldığını da hatırlamayacak.
And what am I gonna do with this, Agu?
- Bununla ne yapacağım ben Agu?
It's garbage, Agu.
İşe yaramaz Agu.
Agu, take it.
Al şunu Agu.
Agu, close the windows.
Pencereleri kapat Agu.
Agu... whatever happens... it's God testing us.
Agu, yaşanan her şey Tanrı bizi sınava tabi tuttuğu için.
Agu.
- Agu.
Agu.
Agu.
Well, Agu, that is what I will be calling you then, eh?
Sana öyle sesleneceğim öyleyse.
Agu, you know, ambush rule number one, no noise.
Tuzak kurmanın birinci kuralı ses çıkarmamaktır Agu.
Agu, you are going to kill this man.
Agu, bu adamı öldüreceksin.
Agu, come.
Gel buraya Agu.
Huh? Agu, these are the ones that killed your father.
Bunlar babanı öldüren kişiler Agu.
Agu, go on.
Agu, öldür hadi!
Agu, these are the ones that killed your father!
Agu, bunlar babanı öldüren kişiler!
Agu, come on!
Hadisene Agu!
Get ready to move out, Agu.
Gitmeye hazır ol Agu.
Agu and Strika.
- Agu ve Vurucu.
Agu, you fought well today.
- Bugün iyi savaştın Agu.
- Agu, you fought well today.
- Teşekkürler efendim.
Agu, you are wanting to be knowing how to be leading?
Liderlik nasıl edilir öğrenmek ister misin Agu?
- I'm a good follower, sir. - Agu, you are different.
- Sen farklısın Agu.
Come, Agu.
Gel Agu.
FINAL SHOW HOLLYWOOD, AUG. 6, 1996
SON KONSER ( # 2262 ) HOLYWOOD, AĞU. 6, 1996
Agu!
Agu!
- Uh-huh.
Agu demek.
Hey, hey, hey, hey, hey! Agu!
Agu!
Agu!
- Agu!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]