Ahem translate Turkish
2,122 parallel translation
Ahem- - Ciara.
Ciara.
Uh, ahem, unless you're scared.
Uh, ahem, tabi kormazsan.
Most victims don't. Ahem.
Bir çok kurban göremez zaten.
Ahem. Um, honestly, not great.
Dürüst olmak gerekirse pek iyi değildi.
Every time a girl... ahem, Jenny Swanson, ahem, says tonight's the night, it's not.
Ne zaman ki bir kız... Öhüm, Jenny Swanson, öhöm... Sana "bu gece", dese.
Ahem! Attention, Pinkerton High.
Dikkat, dikkat Pinkerton Lisesi.
Sorry, just- - ahem.
Pardon, ben...
Thank you, ahem.
Teşekkür ederim, ıhıhım.
Grnlm. Ladies and gentlemen, ahem, we have a weiner.
Bayanlar ve baylar, kazananımız belli oldu.
Ahem. I'm gonna go get some air.
Ben biraz hava alacağım.
You surprised me. Ahem.
Şaşırttın beni!
Ahem! No, I don't mind.
Hayır, aldırmam.
My graphic novel, ahem, about werewolves that my family thinks is a personal journal.
Çizgi romanım, hani kurt adamlarla ilgili olan var ya. Ailem onu benim günlüğüm sanmış.
Oh, ahem. So you're, um... You're canceling on me again?
Yani beni gene mi ekeceksin?
Ahem. No.
Hayır.
Uh, ahem. So who's giving the orders?
Emirleri kim veriyordu?
I believe I have earned that... ahem... right.
Ben, ben bunu hakettiğimi düşünüyorum. Evet.
- Ahem.
- Hım...
Ahem.
Ö-hö!
Yeah, about your good morning, ahem, I may have seen just a small piece of how good it was.
Evet, güzel sabahından laf açılmışken ne kadar güzel olduğunun bir kısmını görmüş olabilirim.
Ahem. Well, that's inconclusive.
Orası tam belli değil.
Okay, ahem.
Peki. Tamam, dinle.
Ahem. There you go.
Öhö, işte burda.
Ahem. Dr. Yang is excellent.
Dr Yang çok iyidir.
- Managing things. - Ahem.
Yöneticilik şeylerini.
You know, ahem- -
Aslında- -
- Ahem.
Öhm!
Ahem. Next.
Sıradaki.
Ahem! Everything dies... ♪ But love ♪
Aşk dışında her şey ölüyor.
Come on... ahem.
Hadi...
Ahem, excuse me.
Bakar mısınız?
Ahem, hold out your hand.
Aç bakayım elini.
My documents in order, ahem.
Evraklarımı düzenliyordum.
- Ahem. There. - No, I meant the...
Bunu istememiştim.
Ahem. Yeah. Right.
Evet.. tabi çocuklar
Ahem.
Öhöm.
Right. Ahem.
Tabii ya.
Can I help you? Ahem.
Yardımcı olabilir miyim?
Ahem. "What is the story, everybody?"
"Olay nedir millet?"
- Ahem.
- Öhö.
Ahem. Oh, come on.
Yapma ama.
Small price to pay for beauty. Ahem.
Güzellik için ödenen küçük bir bedel.
Ahem. One sec.
Bir saniye.
Uh, ahem. Anyhoo...
Her neyse...
Ahem. It's just horrible, isn't it?
Ne korkunç, değil mi?
- Ahem. I'm ready.
Hazırım.
Ahem! - Excuse me.
- Affedersiniz.
Ahem.
Tamam, beni dinle.
- Ahem. - Uh, no.
- Hayır, ben...
Oh, well... ahem.
Tamam.
Ahem.
Öhö.