English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Airplanes

Airplanes translate Turkish

701 parallel translation
They've got dozens of airplanes to our one, and tanks that'll go over anything.
Bizim bir uçağa karşılık düzinelerce uçakları ve engel tanımayan tankları var.
Airplanes.
Uçaklar.
Well, Denham, the airplanes got him.
Görünüşe bakılırsa, Denham, uçaklar onun işini bitirmiş.
Oh, no, it wasn't the airplanes.
Hayır uçaklar değildi.
I don't want you flying around in airplanes.
Uçaklara binip gezinmeni istemiyorum.
If you're smart, stay out of airplanes.
Biraz akïllïysan, ucaklardan uzak dur.
Then they have airplanes... houses with wings that fly, and they carry people through the air.
Bir de uçaklar var... uçan kanatlı evler, insanları havada taşıyor.
Like the airplanes.
Mesela uçak.
Get two airplanes, give one to Tumbo.
İki uçak al, birini Tumbo'ya ver.
Germany wanted the Tobel bomb sight, but will send her thousands of them in our airplanes.
Almanya Tobel bombasını istiyordu şimdi binlercesini uçaklarımızla onlara göndereceğiz.
And the airplanes this morning?
Bu sabahki uçaklar?
- And the airplanes are marked different? - That's right.
- Uçakları da farklı işaretli?
Airplanes, not in my family, they don't.
Uçaklar mı, ailede öyle bir şey yok.
A boy needs his father, someone to teach him how to play football, make model airplanes.
Bir çocuğun babası olmalı ona futbol oynamasını, maket uçak yapmasını öğretecek bir baba.
We just have two airplanes, old war surplus stuff.
Eski savaştan kalan iki uçağımız var.
Airplanes take a lot of care, don't they?
Uçağına fazla özen gösteriyorsun, değil mi?
Only about airplanes?
Sadece uçaklar konusunda mı?
Well, I know more about airplanes than anything else.
Her şeyden fazla uçakları biliyorum.
50,000 airplanes. That's what they say they're building.
Söylenenlere göre Almanlar 50 bin uçak yapıyor.
I saw some little airplanes this morning.
Bu sabah küçük uçaklar gördüm.
But I might have to if you can make Congress believe this country can be defended... by airplanes alone.
Ama eğer kongre üyesini bu ülkenin uçaklar tarafından savunalabileceğine... ikna edebilirsen, olabilir.
You say here that "In future wars, " soldiers will invade peaceful lands... by leaping in parachutes from airplanes in the sky. "
Diyorsunuz ki "Gelecekteki savaşlarda, askerler uçaktan paraşütle... atlayarak istila yapabilecekler."
Are there any airplanes today that can go 250 miles an hour?
Günümüzde 250 milden hızlı uçabilen uçak var mı?
[Airplanes Passing Overhead]
Made by M.K.K.
So, you like airplanes?
Uçakları seviyor musun?
You think they have airplanes in the pokey?
Hapishanede uçakların olduğunu mu düşünüyorsun?
Would the nice man let us wait outside so we could look at the airplanes?
Bu iyi adam uçakları izlememiz için dışarıda beklememize izin verir mi?
Slim, Korab's aide, hopes to build airplanes after the war.
Slim, Korab'ın yardımcısı... savaştan sonra uçaklar yapmayı hayal ediyor.
Our pistols and grenades against their tanks and airplanes.
Onların tank ve uçaklarına karşı... tüfek ve el bombalarımız.
Well in this letter, he said that they was getting pushed around and bombed and all of a sudden our airplanes were there.
Mektubunda diyordu ki itilip kakılıp bombalanmışlar. Birden bire bizim uçaklarımız oraya varmış.
My first love was airplanes.
Benim ilk aşkım uçaklar ileydi.
Too many airplanes.
Bir sürü uçak oluyor.
My father said there's a building in New York so high... they have lights on it to warn airplanes not to come too close.
Babam dedi ki, New York'ta o kadar büyük bir bina varmış ki... uçakları uyarmak için üzerine ışık koymuşlar.
You know, in Australia they got airplanes... with the seats set in backwards... so in case you get a collision, they got... no concu...
Avustralya'daki uçaklarda koltukları geriye koyuyorlar Ki bir çarpışma olursa... Kimse- -
No need for cars or railways or airplanes, even spaceships.
Araba, tren ve uçaklara hatta uzay gemilerine bile gerek kalmayacak.
Well, I took a chance on those earlier airplanes.
Daha önce uçağa binerek şansımı denemiştim.
Don't book me on airplanes. Use your head.
Uçakta yer ayırtmayın, kafanızı kullanın.
Airplanes?
Uçak?
I've been in submarines, airplanes.
Denizaltılarda, uçaklarda bulundum.
We've been in cars and offices and airplanes ever since.
O zamandan beri arabalarda, bürolarda, uçaklardaydık.
Men get killed flying airplanes in war.
Savaşta uçak kullanırken ölenler olur.
Not only lands and herds... but houses, palaces, cities, cars... movies, dime-stores, stations, airports... swimming pools, casinos, theaters... bouquets of flowers, arches of triumph... cigar factories, printing plants... lighters, airplanes... ladies of the world.
Sadece topraklar ve sürüler değil ayrıca evler, saraylar, şehirler, arabalar sinemalar, mağazalar, istasyonlar, hava alanları yüzme havuzları, kumarhaneler, tiyatrolar çiçek buketleri, zafer takları sigara fabrikaları, matbaalar mavnalar, uçaklar dünya kadınları.
- They're going to hire airplanes.
- Uçak kiralayacaklar.
- The next airplanes won't need men.
- Gelecekteki uçaklara pilot gerekmeyecek.
At any given moment, night or day, those airplanes are in the air... in case of any surprise attack on our bases.
Bu uçaklar gece-gündüz, sürekli havadalar... ve üslerimize yapılabilecek ani bir saldırıya karşı bekliyorlar.
For driving airplanes.
Uçak sürmek için ideal.
Well, I don't like your airplanes.
Ben de sizin uçaklarınızı beğenmedim.
No, Mr. Moran. Airplanes.
Uçan araçlar...
We make nothing but model airplanes.
Ben sadece model uçak tasarımcısıyım.
How many airplanes left?
Kaç uçak kaldı?
Look out, airplanes!
Dikkat!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]