English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Ajar

Ajar translate Turkish

167 parallel translation
Keep those gates ajar.
Kapılar yarı açık kalsın.
It was very careless of you to leave your door ajar.
Kapıyı aralık bırakman ihmalkarlık.
Shall I leave the door ajar or will you answer it?
Kapıyı aralık bırakayım mı yoksa siz mi bakarsınız?
We noticed the cover to the sewer was somewhat ajar.
Farkettik ki kanalizasyona giden kapak bir şekilde açıktı.
I'll leave the door ajar.
Kapıyı aralık bırakacağım.
I found all the doors ajar :
Tüm kapıları aralık bulmuştum :
You couldn't have endured this trompe l'oeil style... among these mirrors and columns... these doors ever ajar, stairways too immense... this ever open room.
Bu trompe l'oeil tarzına tahammül edemezdin sen... bu aynalar ve kolonlar arasında... bu her daim aralık kapılar, devasa merdivenler... bu her daim açık oda.
- The door was ajar, so we looked in.
- Kapı kilitli değildi.
- It was ajar.
- Aralık bırakılmıştı.
What will it be, ajar or two?
Nasıl olsun, tek veya çift kişilik?
- Ajar.
- Küp.
All my heart is open ajar,
Kalbimin kapısı açık sonuna kadar.
The colonel brought me out something to file... and left the door ajar.
Albay bana dosyalamam için bir şey getirdi ve kapıyı aralık bıraktı.
Henry always slept with the door slightly ajar.
Henry hep kapısı birazcık aralık olarak uyurdu.
Keep the east door ajar.
Doğu kapısı aralık kalsın.
Xian Jun... then I found that the secret chamber door was ajar
Xian Jun... Sonra gizli geçidin kapısının aralık olduğunu gördüm
When you came into this room last night, you say that the door was ajar ;
Geçen gece bu odaya girdiğinizde, kapı aralıydı ;
Just before midnight police constable, Barrett, saw a door ajar,
"Polis memuru Barrett," gece yarısından az önce, " kapının aralanmış olduğunu görmüş,
Your door is ajar.
Kapınız açık kaldı.
Still in the hospital in ajar.
Şimdi hastanede bir kavanozda duruyor.
Was the window ajar?
Pencere aralık mıydı?
And once I even saw them, because their door was ajar.
Bir defasında onları gördüm. Çünkü kapıları açıktı.
I ate ajar of expired olives.
Bir kavanoz, bozulmuş zeytin yedim.
"keep up for me, leave the door ajar"
"Benim için devam et, kapıyı aralık bırak."
Oh, I'll just leave that ajar for her there.
Kapıyı aralık bırakalım.
It's ajar.
Ama aralık.
At times, I would quietly observe the woman making love to an anonymous partner through the ajar door into the house's single bedroom.
Zaman zaman, meçhul partneriyle sevişen kadını evin yegâne yatak odasının aralık kapısından sessizce izlerim.
Bathroom window is ajar,
Banyo perceresi aralık.
It's ajar.
Biraz aralık.
Door was ajar, locks intact.
- MIA. - Zorla mı girilmiş?
Yours was ajar. Come in. How's it goin'?
içeri gir. nasıl gidiyor?
Door was ajar when we found it, headlights on.
Bulduğumuzda kapı ve farklar acıktı.
Leave the door ajar, that way you'll hear them ring...
Aralık bırak. Böylece, gelirlerse duyabilirsin.
I waited a few minutes in the ladies room with the door ajar.
Kadınlar tuvaletinde, birkaç dakika kapı aralık bekledim.
Why don't I just approach the mysteriously ajar door? "
Neden gizemli bir şekilde aralık duran kapıya yaklaşmadım ki?
- Trunk's ajar.
- Bagaj açık.
Only an echo behind closed doors, an echo of childhood, when doors were kept shut but sometimes crept ajar, and through the crack in the door the night creeps in, illuminating shadows in the forbidden room,
Sadece kapalı kapılar ardındaki yankı... Çocukluğumda kapılar kapandığında oluşan yankı olacak. Bazen küçük aralıklar olur ve gece, gölgesiyle kapıdaki çatlaktan yasak odayı aydınlatır.
I'll just, um... leave the door ajar.
Kapıyı aralık bırakacağım.
Will I leave the door ajar?
- Kapıyı aralık bırakayım mı?
Door ajar.
- Kapı açık.
Door was ajar when we arrived on the scene.
Bu kapı buraya geldiğimizde açıktı.
I've left my door ajar indicating my trust for you, which you've well earned... in days past, escorting me so reliably.
Son günlerde bana güvenilir bir şekilde eşlik etmenin bir göstergesi olarak... kapımı aralık bıraktım.
The door's ajar, though.
Kapı aralık, gerçi.
I'm outside the Isis safe house but there's no answer and the door's ajar.
Isis güvenli evinin önündeyim fakat cevap yok ve kapı da yarı açık.
The door was ajar.
Kapı aralıktı.
The door's ajar.
Kapı aralık olacak.
- Oh, like ajar. Why can't we just say "ajar"?
Neden sadece "kavanoz" demiyoruz.
The door is ajar.
Kapınız açık kaldı.
I found it ajar.
Açıktı.
When it's ajar.
Açıldığında.
Uh, ajar.
Kapıyı aralık bıraktım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]