English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Akin

Akin translate Turkish

156 parallel translation
He got it from his uncle Admiral Will Hamilton of Savannah... who married his cousin Jessica Carroll of Carrolton... who was his second cousin and akin to the Wilkeses too.
Carrollton'lı kuzeni Jessica Carroll'la evlenen amcası Savannah'lı Amiral Will Hamilton'dan almış ki o da ikinci kuzeniymiş ve Wilkes'lerin akrabasıymış.
I envisaged something akin to the human brain... with life and mobility... but without the limitations of man's body.
İnsan beynine çok benzeyen insan vücudunun sınırlarına tabi olmayan ama yaşayan ve hareket eden bir şey tasarladım.
Akin to that of the cobra.
Kobranınkine çok yakın.
A tricky projection akin to the common desert mirage.
Çöllerde görünen seraplara benzer bir projeksiyon.
Are you saying your insignia is akin to the imperial pheasant medal?
Sembolünün imparatorluk sülün madalyasına mı benzediğini söylüyorsun yani?
I was struck by a grace, something also akin to a plague.
Bir lütufla çarpıldım, vebayı andıran bir şeyle.
If you're going to refer to that alleged conversation with Sally Akin, you can't print that it took place in her apartment!
Eğer Sally Akin'la geçen o sözde konuşmadan bahsedeceksen, onun evinde geçtiğini yazamazsın!
100 years ago, psychology was akin to witchcraft.
100 yıl önce, psikoloji bir tür büyücülüğe benzerdi.
Is it just a romantic notion that the whales and their cousins, the dolphins might have something akin to epic poetry?
balinalar ve kuzenleri yunusların romantik bir tarafları var gibi şiire meraklı olabilirler mi?
You see, I feel that if I could put my garden in order once again... then it would be akin to putting my internal house in order... and I'd have a chance at another beginning.
Bahçemi tekrar düzenleyebilirsem belki o zaman iç dünyamı da düzene sokabilirim. Yeni bir başlangıç için şansım olabileceğini hissediyorum.
The animals resurrected for the time of a carnival in Bissau will be petrified again, as soon as a new attack has changed the savannah into a desert.
Bissau'da, bir karnavalin süresi boyunca canlandirilmis hayvanlar,... yeni bir akin sahrayi çöle döndürür döndürmez, tekrar tas olacaklar...
There was no more warmth around, no more soul akin to us, you understand?
Etrafımızda içtenlik kalmamıştı, bize benzeyen bir can da yoktu. " Elsa'ya ne oldu?
As young girls, the beauty of Martina and Philippa... had been extraordinary, akin to flowering fruit trees.
Genç kızlarken, Martina ve Philippa'nın güzellikleri... sıradışıydı, çiçek açan meyva ağaçları gibi.
"the white skin color evokes something akin to death."
"beyaz derililer ölüme yakın bir şeyi çağrıştırıyor."
Millions higher, maybe as many as ten million higher than was claimed. That they had an advanced civilisation, and that there was something akin to genocide that took place. Now, we went through 200 years of our history without facing that fact.
Spor, insanları, onların yaşamları için asıl önemli olan konulardan ve ne yaptıkları üzerine düşünmekten ve endişelenmekten alıkoyar.
"... in something akin to a total mobilization of all society. " "... make peace with ourselves. Now it is time to make peace with nature. "
... tüm toplumların tam bir seferberliğine benzeyen bir şey gibi kendimizle barış yapmak.
He has fanned the spark that was latent within me for years!
O yilar için kin var, içimdeki gizli olan kivilcim akin etti!
Someone might say that, dear lady, if someone thought that the human race was akin to a precious jewel.
Kendilerine insan ırkının... kıymetli bir mücevher olduğu öğretilenler öyle söyleyebilir sevgili bayan.
Now, the mouse has learned that the red lever will give him an electrical stimulus in the brain that's something akin to sexual climax and the blue lever will dispense him food.
Fare, kırmızı olanının seksüel doruk noktasına benzer elektriksel uyarım yarattığını mavininse gıda sağladığını öğrendi.
Noel's attempt to immortalise you is akin to a love poem written by Browning to his wife.
Bence gururun okşanmalı. Noel seni ölümsüzleştirmeye çalışıyor. Bu Robert Browning'in karısına şiir yazması gibi bir şey.
It's akin g forever.
Çok uzun sürüyor.
It is akin to falsehood.
İnsanları kandırmak demektir.
It's a sort of feminist odyssey, experimental in places, in tone akin to Saroyan, with a soupçon of Gide, and a hearty nod to Clifford Odets!
Bir çeşit feminist serüveni, yer yer deneysel, tonlamada Saroyan'a yakın biraz Gide ve Clifford Odets'e içten bir gönderme.
Recording bat sonar is something akin to having one's teeth drilled.
Yarasa sesi kaydetmek, dişini deldirmekle aynı hissi veriyor.
It reveals a condition akin to a disease, that spreads like an epidemic, and like an epidemic, a quarantine is necessary to keep it from infecting this nation.
Hastalık gibidir ve salgın gibi yayılmaktadır. Tıpkı salgınlardaki gibi bu ulusu etkilemesine engel olmak için bir karantina gereklidir.
I believe akin to the style of the central Coast Salish Indians.
Tarzı, merkez kıyılarındaki Salish kızılderililerine benziyor.
Um... it's a Goa'uld dialect akin to Latin.
Goa'uld lehçesi, Latinceye benzer.
This means the mother is akin to God.
Anne Tanrı'ya yakın demektir.
It's akin to a pancreas.
Pankreas'a benzer.
And while some have called it the most meaningful experience of your life... to me it was something more akin to doing the splits... on a crate of dynamite.
Bazıları hayatının en anlamlı deneyimi olduğunu söylediği şey bana göre bir dinamit sandığının çatlaklarını açmaya benziyordu.
When the big hand hits the'S'and the little hand'oon.'
Büyük el Y'ye, küçük el'AKIN'a bastığı zaman.
That would be akin to waking up in the morning and learning that his parents had been killed in a car crash.
Bu, bir sabah uyanıp da ailesinin bir araba kazasında öldüğünü öğrenmesi gibi olur.
Crowd was surging.
Kalabalik akin halinde gidiyordu.
More akin to artistic imagination.
Sanatsal hayal gücüne daha yakın bir şey.
One fills me with a dread akin to public speaking engagements.
One fills me with a dread akin to public speaking engagements.
He'd made the film you felt more akin to than any other, "so i must be from the same family as jorgen."
Şimdiye kadar kendini başka hiçbir filme olmadığın kadar yakın hissettiğin bir film yaptı. "O zaman ben de Jorgen" le aynı aileden olmalıyım ".
Sometimes you feel something akin to pretension in the agenda of Modern Times, and it's a little off-
Modern Times'ın ara sıra dozu kaçırdığını ve izleyiciyi uzaklaştırdığını düşünürsünüz.
Kraut on Der Patty Melt is akin to knocking the tower down.
Köftenin üzerine turşu koymak, kulenin üzerine yıkılmasını sağlar.
I once wrote something rather disparaging... about ultra-liberal Christianity and I found myself more... in some ways, more akin to a fundamentalist because at least they haven't forgotten what it is to believe something.
Bir keresinde aşırı liberal Hristiyanlar hakkında olumsuz bir eleştiri yazısı yazdım ve birden aşırı tutucu biri oluverdim! Belli ki onlar bir şeylere inanmanın nasıl olduğunu unutmuşlardı.
They're akin to mini-strokes.
Küçük kalp krizlerine benzerler
Ee akin. Ee akin. No.
Yürümeye devam et. devam et.
You rich are jut akin to be kied.
Siz zenginler öldürülmek için can atıyorsunuz.
- somewhat akin to the turkey baster.
- Cımbızla çekmek gibi bir şey.
The likelihood of transforming matter into energy is something akin to shooting birds in the dark in a country in which there are very few birds.
Maddeyi enerjiye dönüştürme olasılığı kuşların çok az olduğunu bir yerde onlara karanlıkta ateş etmeye benzer.
The likelihood of transforming matter into energy is something akin to shooting birds in the dark in a country in which there are only very few birds.
Maddeyi enerjiye dönüştürme olasılığı kuşların çok az olduğu bir yerde onlara karanlıkta ateş etmeye benzer.
Nationalism or nationhood and all it's hooked up with is akin to superiority, is akin to racism, - is akin to sectarianism...
Milliyet, her zaman için üstünlük, ırkçılık ve tarikatçılığa yakındır.
Well, thanks to Homeland Security... being on a college campus is akin to wearing an electronic ankle bracelet.
Yerel güvenliğe teşekkürler, üniversite kampüsünde olmak elektronik tasma takmak gibi bir şey.
He does it all from here by mail order, and it's akin to Canadians ordering, you know, a machine gun from somewhere in America.
He does it all from here by mail order, and it's akin to Canadians ordering, you know, a machine gun from somewhere in America.
Akin to athletics.
Spora benzer.
And there I was... in labor... and while there's some who call it the most meaningful experience of their life you compare it to something more akin to doing the splits on a crate of dynamite.
- İzinli, evet. Ve oradaydım. - Doğumda.
Look at that.
AĞUSTOS GÜNEŞİYLE KUMSALA AKIN YAZIN YENİ SICAK DALGASINA HAZIR OLUN

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]