English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / All i'm saying is that

All i'm saying is that translate Turkish

731 parallel translation
All I'm saying is that the $ 2 a head that Windy's offering... that may be a lot of money to his way of thinking.
Hayvan başına 2 dolar vererek... Windy kendince haklı olabilir.
All I'm saying is there are lots of things that a man can do... and in society's eyes it's all hunky-dory.
Demek istediğim, bir erkeğin yapabileceği çok şey var... ve toplumda bu gayet normal.
All I'm saying is, when you've been in show business for as long as I have, you get used to people working angles, that's all.
Demek istediğim, benim kadar gösteri dünyasının içindeyseniz,... üçkağıtçı insanlara alışıyorsunuz.
All I'm saying is we should go out and get Jube. That's all.
Tek söylediğim gidip onu bulmamız gerektiği.
All I'm saying is that sometimes you bend with the breeze, or you break.
Tüm söylediğim, bazen rüzgarla eğilirsin ya da kırılırsın.
All I'm saying is that it's time we took some pride in that orphanage, and put up a decent, presentable building that we could all be proud of.
Bazı değişikliklerin zamanı geldi. Şimdi, Bu yetimhaneyle ilgili gurur duyduk, ve yine hepimizin gurur duyacağı güzel ve iyi bir bina yaptık.
I'm sure that at this very moment, Allah, who sees all, is saying to himself :
Eminim ki, tam şu anda Allah kendi kendine diyordur ki...
All I'm saying is, it don't do to get attached to nobody like that in this life.
Bu hayatta kimseye bağlanmaya gelmez.
All I'm saying, Doctor, is that if you love that girl...
Tek söylediğim, o kızı seviyorsan...
All I'm... saying is that -
Hayır.
I guess what you're saying is we get this in the papers and in the courts and all that... Well, they just can't afford to kill me. Is that right?
Sanırım şunu demek istiyorsunuz... gazetelere, mahkemelere falan çıkacağız... dolayısıyla beni öldürmeyi göze alamazlar.
All I'm saying is that people who stand outside the law... oftentimes end up as heroes.
Tek söylemeye çalıştığım, kanun dışı işler yapanlar genellikle kahraman olarak ölürler.
All I'm saying is that somebody here at the Legation robbed the safe, killed Mr. Alafa, and tried to pin it on Mr. Habib.
Tek söylediğim burada Konsoloslukta biri kasayı soydu, Bay Alafa'yı öldürdü, ve onu Bay Habib'in üzerine yıkmağa çalıştı.
All I'm saying, is that it may not be the shark.
Bu o köpekbalığı olmayabilir diyorum, o kadar.
So all I'm saying I guess really is that fuck you is a positive phrase, it's just a way of making, you know, direct verbal love from across the street.
Demek istediğim aslında "sikerim" olumlu bir deyiş. Yolun karşısından birinin size söylediğini duyarsanız bilin ki sevgisini dile getiriyordur.
All I'm saying is, we got to figure out... some way to get that money honestly.
Benim tüm anlatmak istedigim, parayi dürüstce yollardan... nasil bulabilecegimizi bulmamz lazim.
And when I was talking to, uh, Gustav Björnstrand... he was saying that actually these centers are growing up everywhere now... and that what they're trying to do, which is what Findhorn was trying to do... and, in a way, what I was trying to do... I mean, these things can't be given names... but in a way, these are all attempts at creating a new kind of school... or a new kind of monastery.
Gustav Björnstrand'la konuştuğum zaman bu merkezlerin dünyanın her yerinde yapılmaya başladığını kendilerinin de, aslında Findhorn'un da yapmaya çabaladığı, bir nevi benim de yapmaya çalıştığımın bu olduğu yani bunlara isim verilemiyor ama bir bakıma, tüm bunlar yeni bir tür okul yahut yeni bir tür manastır yaratma uğraşları.
All I'm saying is that I want you to talk to Mr. Walker.
Sadece Bay Walker'la konuşmanı istiyorum senden.
All I'm saying is that this is not the right time to go to jail for birth control.
Ama şu an doğum kontrolü yüzünden tutuklanmak için iyi bir zaman değil.
Emma, all I'm saying is that you are too valuable - to the anti-war movement.
Emma, sen savaş karşıtı hareket içinde çok değerlisin.
All I'm saying is that until we can develop some more information, you'd be real wise not to lock yourself into a particular defense... or a particular person.
Benim bütün söylediğim, biraz daha bilgi edinene kadar, tedbirli davranıp kendine özel bir koruma tutman lazım, ya da özel bir kişi.
All I'm saying is how could we let Alex slip away like that?
Tek söyIediğim, AIex'i eIimizden nasıI kaydırdık? BeIki o bizi kaydırdı.
All I'm saying is that every time we go around, you win...
Diyorum ki her seferinde...
All I'm saying is that maid service is not included in the package and if you want to do this little domestic show in the future just be ready to handle the weight.
Hizmetçilik anlaşmaya dahil değildi. İleride bu sıcak yuva gösterisini yapmak istersen Sorumluluk yüklenmeye hazır ol.
All I'm saying is that you removed something which did not belong to you.
Benim tüm söylediğim, sizlerin... size ait olmayan bir şeyin yerini değiştirdiğiniz.
But all I'm saying, Shakey, is that let's just shorten this one terribly dull speech.
Ama hep söylediğim gibi, Şekspircik, biz şu acayip kasvetli konuşmayı iyice kısaltalım.
All I'm saying is that before calling this group of hackers, assure us that there are not really need to worry, okay?
Sana daha önce de söylediğim tek şey. Araştırma gurubunu aramadan önce. Bu şey için endişeye neden olmadığından emin olalım, tamam mı?
- All I'm saying is that maybe somehow we can use the Ukrainian guards.
Belki Ukraynalı muhafızları bir şekilde kullanabiliriz.
All I'm saying is that maniac is still hose on the streets.
Tek söylediğim, bu manyağın hala sokaklarda sürttüğü.
So I'm here to say that there is no bear and that all Uncle Chet was saying was just a yarn for our entertainment and even if there were a bear, I'm in the house to protect you.
Bu yüzden, ayı falan olmadığını söylemek için geldim. Ve Chet amcanın anlattıklarının hepsinin bizim eğlenmemiz için uydurulmuş bir masal olduğunu. Ve orada bir ayı olsaydı bile sizi korumak için evde olacağımı.
Look, Al, all I'm saying is... unless Frankie can verify that it wasn't Williams that attacked him...
Bak Al. Tek söylediğim Frankie kendisine saldıranın Williams olmadığını söylemediği sürece...
All I'm saying is that change will happen with love, not with killing.
Bu değişiklik sevgiyle olacak, öldürerek değil. Söylediğim şey bu.
All I'm saying is, that you mustn't waste your weekends.
Tek söylediğim hafta sonlarını boşa geçirmemelisin, burada kalıp çalışmalısın.
All I'm saying is that morality has changed since Oedipus.
Butun soylemek istedigim Oedipus tan beri ahlak degisti.
Look all I'm saying is that we have to be careful.
Sadece dikkatli olalım diyorum.
All I'm saying is, let's stretch that clothing dollar.
Sizi omuzlarımda taşımaya razıyım.
Look, Patty, all I ´ m saying is... if you want to have just an ordinary academic career... and attend an ordinary university, that ´ s your prerogative.
Bak, Patty, demek istediğim eğer istediğin, sıradan bir üniversitede sıradan bir kariyer yapmaksa, bu senin bileceğin bir şey.
All I'm saying is that Lucas is a very tough customer.
Cesaretini kaybediyorsun. Tek söylediğim Lucas'ın zorlu bir hasım olduğu.
All I'm saying, Andy, is I think you've made a big mistake, that's all.
Hayır, tek söylediğim Andy bence büyük bir hata yapıyorsun hepsi bu.
All I ask is that you think about what I'm saying.
Sadece söylediklerimi düşünmeni istiyorum.
Look, all I'm saying is... that school must have some really terrific programs.
Bak, demek istiyorum ki... okulda kesinlikle harikulade programlar vardır.
Look, all I'm saying is that he may need more attention than we can give him.
Bak, asıl söylemek istediğim, onun bizim verebildiğimizden... daha fazla ilgiye ihtiyacı var.
All I ´ m saying, is that it be nice if you could sell something every once in a while, wouldn ´ t it?
Demek istediğim, elindeki bazı şeyleri sırayla...
All I'm saying is, I'm gonna go get some sleep, or is that to much to ask!
Sadece gidip biraz uyumak istiyorum dedim. Çok şey mi istedim?
All I'm saying is that when I'm around you, I find myself showing off, which is the idiot's version of being interesting.
Tek dediğim şu, yanında kendimi ilginç olmanın salakça versiyonunu sergilerken buluyorum.
All that I'm saying is there's a lot more there for us.
Orada bizim için daha çok şey var.
Look, all I'm saying is that if she hasn't let you touch her yet, she never will.
O kız henüz kendisine dokunmana izin vermediyse asla da vermeyecek.
I think I'm saying that we struggle all our lives to answer it, but it's the struggle that is important.
Diyorum ki hayatımız boyunca bu soruyla mücadele ederiz ama önemli olan bu mücadeledir.
All I'm saying is that you've been a victim. It's time you fought back.
Sadeçe senin Bir kurBan oldugunu sÖylüyorum, Karsi koyma zamani geldi,
I am returned and that war-thoughts have left their places vacant... in their rooms come thronging soft... and delicate desires... all prompting me how fair young Hero is. Saying... I liked her ere I went to wars.
Onların bıraktığı boşluğa akın eden yumuşak ve zarif arzular bana Hero'nun ne kadar güzel bir genç kız olduğunu hatırlatıyor savaşa gitmeden önce ondan ne kadar hoşlandığımı söylüyorlar.
All I'm saying is, if you're that unhappy, you should leave.
Tüm söylediğim, eğer mutlu değilsen, bırakmalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]