English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Alleys

Alleys translate Turkish

305 parallel translation
Shall we explore all the little canals... those murderous little water alleys... where the Doges used to throw their enemies?
Bütün küçük kanalları gezelim mi? Dukaların düşmanlarını döktüğü o küçük cani su yollarını.
I've been in too many back alleys as a kid to wanna go back.
Eski günlere dönmemek için çok fazla yol katettim.
End up a lot of blind alleys.
Çıkmaz sokaklara gireceksin.
Steering a poor dope up blind alleys for that grafting Taylor mob is enough.
O Mafya babası Taylor istedi diye adamın başına bela olduk, tamam.
I'm getting tired of sneaking around back alleys in order to see you.
Seni görebilmek için arka sokaklarda gezinmekten sıkıldım.
My nephew, Darcy, scouring the courts and alleys of London looking for him!
Yeğenim Darcy... Londra'da her taşın altında o şerefsizi arıyor!
But they weren't about tramps, lockouts, sweatshops, people eating garbage in alleys and living in piano boxes and ash cans.
Ama onlar, serseriler, işsizler, emeği sömürülenler... sokak aralarında çöp yiyip karton kutuların içinde yaşayanlar hakkında değildi.
I had sent to Gavin to get certain information that he must have found there in the dark and sinister alleys of Limehouse.
Gavin'i bazı konularda kesin bilgiler bulmak üzere yollamıştım, ki bulmuş Limehouse'un karanlık ve tekinsiz sokaklarında bulmuş.
You can duck down the alleys.
Sokak aralarında eğilerek gezebilirsin.
Running down alleys?
Arka sokaklarda kıstırılana kadar mı?
that swift as quicksilver it courses through the natural gates and alleys of the body.
Öyle düşman ki bu zehir insan kanına, civa hızıyla delip dolaşarak vücudun sokakları olan damarlarını, pıhtılaştırıverir.
It's no longer true a single class has access... to the paradise that is knowledge. Its doors... Its doors remain open... to the poorest inhabitants of streets and alleys.
"Eğer insanlar çabalamaktan kolayca vazgeçmezlerse bilgi ve erdemin kapıları, fakirler de fakirler de dahil olmak üzere herkese sonuna kadar açıktır."
But I've heard if you wander the alleys downtown looking desperate, the scouts will come and tug at your sleeves.
Sefil bir adam kılığına gir, eğlence yerlerini ziyaret et. Duyduklarıma göre silah tüccarları sana yanaşacaktır.
The cats from the Timnath alleys could learn much from you.
Timnat sokaklarındaki kedilerin senden öğreneceği çok şey var.
And Samson called her a cat from the alleys of Timnath.
Samson da ona Timnatli sokak kedisi dedi.
Not talking much... just wandering down alleys between the soundstages... or through the sets they were getting ready for the next day's shooting.
Çok konuşmazdık, setler arasındaki sokaklarda, veya bir sonraki gün için hazırlanan dekorlarda dolaşırdık.
They rerouted me through an endless series of alleys!
Beni bir sürü ara sokaktan geçmek zorunda bıraktılar.
Spread out and search the alleys!
Dağılın ve her yeri arayın!
'While the posse had the main street blocked and the alleys covered, we all came in here and picked this grave.'
'Takipçiler ana caddeyi ve ara sokakları kapatırken,... mezarlığa gittik ve bu mezarı seçtik.'
You'll walk through side streets and alleys so people won't stare at you.
İnsanlar seni görmesin diye hep ara sokaklardan gideceksin.
Endless are the wonderful, humble, sad and happy aspects of Neapolitan alleys.
Napoli sokaklarının muhteşem, basit, üzücü ve sevindirici yanları sonsuzdur.
Parked cars, alleys.
Park edilmiş arabaları, sokak aralarını.
In the alleys, in parked cars?
Arabada, sokakta mı?
You've got to sneak up a few back alleys.
Halbuki meseleye arka yollardan, sinsice yaklaşabilirsiniz.
You need a Supply Officer to help you find those back alleys.
Sadece, size bu yolları gösterecek bir ikmal subayına ihtiyacınız var.
Black cats in dark alleys?
Karanlık sokaklarda siyah kedi aramak mı?
No bar, no pinball machines, no bowling alleys, just pool. Nothing else.
Ne bar, ne tilt makinesi, ne bovling salonu, sadece bilardo var.
- I'll take the alleys.
- Ben aralıklara bakarım.
I'll check the alleys again. You hang here.
Ben yine aralıklara bakayım.
- Such an old city, old houses dark alleys, seedy gaming dens, delirious trombones...
Eski, ahşap evler, pis sokaklar, batakhaneler, fahişeler, çılgın trombonlar... İnsanı yoldan çıkarır.
You drink too much, you... run around back alleys and... spend over your head.
Çok içiyormuşsun, kötü mahallelerde dolaşıyormuşsun fazla para harcıyormuşsun.
I got some back alleys to visit.
Kötü mahalleleri ziyaret edeceğim.
In dark alleys?
Karanlık yollarda mı?
And one of the places I get it most is from whorehouses and bowling alleys and parking lots and hotel linens and tenements.
Parayı en fazla kazandığım yerlerden biri de genelevler. Bir de bowling salonları, otoparklar otel çamaşırları ve emlak işleri.
In cafes, in the alleys of the Casbah, or in the very streets of the European quarter.
Kafelerde, Kasbah'ın dar sokaklarında ya da Avrupa Mahallesi'nin caddelerinde.
I don't believe in idealists who charge down blind alleys.
Çıkmaz sokaklara doluşan idealistlere inanmıyorum ben.
At this time of night? All those thieves and robbers lurking in dark alleys?
Geceleri bu sokaklar hırsızlarla dolu oluyor.
I like to wear it in bowling alleys and slipping around.
Bowling oynarken ve dolaşmaya çıktığımda takarım.
You yourself walk the back alleys of the Iaw.
- Yasanın arka sokaklarında yürüyorsun.
From fighting in the back alleys To now in the ring
ringlerde fırtına gibisin sana rakip bulmak zor
Similar to your career path You've become an acclaimed boxer From fighting in the back alleys
Kariyerinde yükseldikçe... en favori boksör olacaksın rakiplerini bir bir ezeceksin
Little did I realize that what began in the alleys and back ways of this quiet town would end in the badlands of Montana.
Bu sessiz kasabanın sokakları ve arka yollarında başlayanın Montana'nın çorak arazilerinde son bulacağını tahmin etmemiştim.
I'd look for a blue Galaxy in the parking lot of the Chalet Swiss bowling alleys.
Chalet Swiss bowling salonunun önündeki otoparkta mavi bir Galaxy arardım.
As long as he was doing it in dark alleys and deserted parks, well, we in the department have some compassion.
Genellikle karanlık sokaklarda tenha parklarda yaptığı için departmanımız ona anlayış gösteriyor.
Pipe alleys here?
- Boru boşlukları mı?
I thought hoodlums left their victims in alleys.
Ben haydutlar kurbanlarını ara sokaklara bırakırlar sanırdım.
We walk the back alleys, away from the law.
Yasadan uzakta, arka sokaklarda yürürüz.
No more blind alleys.
Başka çıkmaz sokak yok.
That's what I like about bowling alleys.
Bowling salonlarının da bu yönünü severim.
I didn't even know they had alleys in the convents these days.
Zamanımızda manastırlarda bowling bandları olduğunu bilmiyordum.
that swift as quicksilver it courses through the natural gates and alleys of the body and with a sudden vigour it doth possess and curd, like eager droppings into milk, the thin and wholesome blood :
Hemen etkisini gösterir. O akışkan, sağlıklı kanı kaskatı keser. İşte böyle kesti benim kanımı da Ve birden her yanım kabardı, pul pul oldu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]