English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Alliances

Alliances translate Turkish

297 parallel translation
France can curse the day she let herself get mixed up with foreign alliances.
Fransa yabancı müttefiklere karıştığı güne lanet etmeli.
He says the only use of gals is to marry'em off in advantageous alliances.
Diyor ki ; güçlü bir ittifak için evliliği kullanın.
I am not a man for alliances.
Ben işbirlikçi değilim.
Alliances between nations, as my years with the diplomatic corps have often shown, resemble - if you'll pardon the analogy - certain marriages.
Uluslar arasındaki ittifak... Diplomatik heyetlerle geçen yıllarım bu benzerliği sıkça sergilemiş - mutlak evlilikleri karşılaştırmayı mazur gürürseniz.
Yes, we can still organize a defense, arm our legions and form alliances.
Evet, hala bir savunma oluşturabilir lejyonlarımızı silahlandırabilir ve müttefik oluşturabiliriz. Ama acele etmeliyiz!
We also have powerful alliances.
Güçlü müttefiklerimiz de var.
Secondly, church laws ban such alliances, and thirdly
İkincisi, kilise bu tür evliliği yasaklar, üçüncüsü...
We'll teach you to make secret alliances.
Gizli yandaşlar edinmeyi gösteririz sana.
Rearrange your alliances.
Müttefiklerini yeniden belirle.
Italy has specific political alliances.
İtalya'nın özel siyasi ortaklıkları vardır.
The factions digladiavam themselves, the alliances got excited, the governments were succeeded.
Kısa ömürlü koalisyon hükümetleri birbiri ardına göreve gelip dağılıyordu.
Henry of France sent you to the court of England, in order to support new alliances against Rome!
Fransa'nın Henry'si seni İngiltere mahkemesine gönderdi, Roma'ya karşı yeni stratejik ittifaklar sağlaman için!
We even believed in alliances and the allies. So after the disagreement and Scobie's ultimatum to have the People's Army disbanded,
Komünist bakanların istifasından sonra...
We didn't send him over there to forge his own personal alliances.
Onu oraya kendi şahsi müttefikliklerini kursun diye göndermedik.
Romain's laugh swept everything, partitions, plots and alliances.
Romaine'in gülmesi herşeyi silip süpürdü.
We don't belong to any alliances.
Herhangi bi'ittifaka dahil değiliz.
Because everyone had believed in the liberation... and in alliances and in the Allies.
Çünkü herkes bağımsızlığa, antlaşmalara ve Müttefiklere inanmıştı.
Because everyone believed in alliances and in the Allies.
Çünkü herkes antlaşmalara ve Müttefiklere inanmıştı.
See Sethji, I have brought lot of alliances after choosing a lot.
Beyfendi, beyefendi istediğiniz kızların fotograflarını getirdim.
But he is bringing alliances of millionaires and billionaires who want to buy my son.
Ama rahip bey bana nedense hep zenginlerin kızlarını öneriyor. Oğlum'u resmen satın almak istiyor.
- Did they bring the alliances?
- Yüzüğünüz var mı?
It was immediately following the East Asian famine which occurred here... when certain geopolitical alliances were stockpiling grain -
Hemen ardından Doğu Asya'da başlayan tahıl kıtlığı... Bazı jeopolitik ittifaklarca giderildi.
They're already meeting with representatives from the Federation Council and a dozen other Alpha Quadrant alliances.
Federasyon Konseyi ile bir düzine diğer Alfa Çeyreği ittifak temsilcisi toplantıya başladı bile.
We don't make alliances with beggars, Shakti Singh.
Biz dilencilerle anlaşma yapmıyoruz, Shakti Singh.
We will need alliances, support even sympathy.
Birlikler kurmaya, desteğe hatta sempatiye ihtiyacımız olacak.
We must begin to forge alliances.
İttifaklar kurarak güçlenmeye başlamalıyız.
He's been provident in the alliances he's created.
Oğlun yarattığı ittifaklarda oldukça tedbirli davrandı.
Two alliances Salvatore Riggio bitterly opposed.
Bu işe Salvatore Riggio çok sert biçimde karşı çıktı.
They have made alliances with many in the Non-Aligned Worlds and urged them to go to war with their neighbors.
Bağımsız Gezegenler'in pek çoğuyla birlik oldular ve onları komşularıyla savaşmaya ikna ettiler.
- It is strategically wise to make alliances...
- İttifaklar kurmak, stratejik açıdan olumlu bir harekettir.
If a man wants to be successful in this business, he has to make alliances.
Bir iş'te başarılı olmak isteyen biri ittifak kurmak zorundadır.
A wise man once told me, Mr Luciano, that if a man wants to succeed in this business, he has to make alliances.
Bilge biri şöyle demişti Bay Luciano, .. eğer biri bir işte başarılı olmak istiyorsa.. .. ittifak kurmak zorundadır.
Both East and West claimed their alliances were defensive both prepared for war.
Hem Doğu hem de Batı, ittifaklarının savunma amaçlı olduğu iddiasındaydı her iki taraf ta savaşa hazırlandı.
To gather weapons, to forge alliances with other Jaffa who seek freedom.
Silah toplamak, özgürlük arayan diğer Jaffalarla ittifak kurmak.
It's all because the militaries of both alliances believed that they were so highly attuned to one another's movements and dispositions, they could predict one another's intentions
Bunun sebebi, her iki ittifakın da birbirlerinin her hamlesine çok hazırlıklı olduğunu düşünmesi ve yapılan düzenlemeler sonucunda birbirlerinin niyetini tahmin edebilmiş olması.
He starts wars. He makes bad alliances, millions of people die.
Savaşlar başlatacak, kötü ittifaklar kuracak ve milyonları ölüme sevk edecek.
It is customary among our people to formalise new alliances such as ours.
İnsanlarımız için sizinle kurduğumuz gibi ittifak kurmak adettir.
I can't make alliances until I know exactly who I'm dealing with.
Neyle karşı karşıya olduğumu tam olarak anlamadan müttefik edinemem.
But alliances aren't about trust.
Ama bütün ittifaklar güvenle kurulmaz.
The old alliances are dead.
Eski ittifaklar öldü.
The reason for his marriages were really political alliances.
Onun evliliklerinin nedeni bir tür siyasal ittifaktı.
I know Weaver's formed alliances with the tribal elders while I was recuperating.
Benim nekahet dönemimde Weaver'ın kabile liderleriyle ittifak..
How alliances grow.
İttifakların nasıl geliştiğini...
I have been sent to promote other such alliances.
Ben de buraya başka müttefikler bulmaya gönderildim.
Hence the alliances.
Müttefikler de öyle.
Rebel alliances are being formed by tribes to the south.
Asi müttefikler kabileler halinde güneyde toplandılar.
Germany launches a huge offensive on the Western Front, but her alliances start to crumble.
Almanya Batı cephesinde büyük bir taarruz başlatır, ama müttefikleri parçalanmaya başlar.
It was also a war of alliances stretched to breaking point.
Aynı zamanda kırılma noktasına gelen ittifakların savaşıydı.
It was alliances on both sides that would keep the war going.
Savaşın devam etmesini sağlayan iki ittifak vardı.
names, alliances, plots.
İsimleri, dostlukları, planları...
We've struck alliances with. Easy for you to say.
Senin için söylemesi kolay.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]