English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Altercation

Altercation translate Turkish

372 parallel translation
A new altercation started between the former Mayor and Dupuis about tax collectors'wages and perks
Eski Vali ve Dupuis arasında vergi tahsildarlarının maaşı ve ek gelirleri hakkında yeni bir tartışma başlamıştı.
Is this here altercation in the line of duty?
Bu dövüş görev icabı mı?
Mr Crockett, shortly after you left my room I heard an altercation in the street.
Bay Crockett, siz benim odamdan çıktıktan sonra yoldan sesler geldi.
I just had a small altercation with grand duke Peter.
Ben sadece Büyük Dük Peter ile, bir tarışma yaşadım.
I believe he was involved in that little altercation between your men...
O senin adamlarınla olan kargaşada yer aldı ve...
With two mighty blows, he brought the whip into contact with the rib cage of Ida, his partner in this altercation,
Ida'ya attığı iki tokatla, çırpma telini konuştuğu arkadaşı Ida'nın göğüs kafesiyle buluşturmuş oldu.
After a most unpleasant altercation, I withdrew my hypothesis that similar persuasion had contributed towards this excess of religious zeal.
Bu nahoş tartışmadan sonra, benzer ikna çabasının bu aşırı dinsel bağlılığa katkıda bulunduğunu savunan iddiamdan vazgeçiyorum.
It was a minor altercation, sir.
Küçük bir anlaşmazlıktı komutanım.
I want to report an altercation.
Bir kavayı bildirmek istiyorum
An altercation ensued, sir.
Bir münakaşa çıktı efendim.
We had a slight altercation with our guide.
Rehberimizle küçük bir münakaşa yaşadık.
I asked him, in my capacity as his departmental therapist... about his altercation with Lieutenant Nilsen.
Nilsen'le aralarındaki sorundan bahsettik.
Construction area altercation.
İnşaat sahasında kargaşa.
He had an altercation with Travis on the day of the disappearance.
Kaybolduğu gün Travis'le aralarında atışma oldu.
An altercation, perhaps. Possibly involving Kwan.
Bir münakaşa belki, Kwan'ın da dahil olduğu.
One of those laid-off employees this morning Had quite an altercation.
Aklıma gelmişken işten çıkarılanlardan bir tanesi bu sabah yaptığı protesto ile biraz ses getirmeyi başardı.
Well... we had a little bit of an altercation today and I believe that he wishes to apologize to me.
Biz bugün bir anlaşmazlık yaşamıştık. ve inanıyorum ki benden özür dilemek isteyecektir.
And we think this is directly related to the altercation he had with you.
Bu olayın, geçen gün yaptığınız kavgayla ilişkisi olduğunu düşünüyoruz.
There was an altercation, but it has been resolved.
Bazı anlaşmazlıklar vardı ama sorunu hallettik.
Daddy calls it an altercation.
Babam buna atışma diyor.
The altercation was a small one.
Küçük bir münakaşaydı.
I hope our little altercation didn't interrupt your beer-drinking.
Umarım küçük münakaşamız, içki sefanıza engel olmamıştır.
Altercation reported.
Kavga rapor edildi.
She put it in her pocket because she was embarrassed. After the altercation, she forgot about it.
Aldığı şeyin görünmesinden utandığı için cebine koymuş ve sonra kadınla yaşadığı anlaşmazlık yüzünden bunu tamamen unutmuş.
And the two men involved in the altercation- - had you seen either of them before?
Münakaşa eden adamlardan - herhangi birisini daha önce gördün mü?
We must prepare this vessel for the altercation.
Gemiler ile mücadeleye hazırlanmalıyız
The members of our away team witnessed an altercation between you and Zahir on the day of the assault.
Dış görev takımı üyelerimizden birisi geçen gün, Zahir ile sizin aranızda bir itiş kakış yaşandığına şahitlik etmişler.
I had to sign the death certificate : "Altercation at the cockfights."
Bir ölüm belgesi hazırlamak zorunda kaldım : "Horoz dövüşünde tartışma."
And I also had an altercation in the hall with one of your patients.
Ve koridorda hastalarından biriyle münakaşaya girdim.
According to the files, you and Leroy Tidd had a little altercation with Bruno Goergen in the gym.
Dosyaya göre sen ve Leroy Tidd spor salonunda Bruno Gergan'la çekişme yaşamışsınız.
I'm afraid there's been some trouble in paradise- - an altercation in the pub this afternoon.
Korkarım cennete bir sorun oldu meyhanede bu öğleden sonra bir kavga çıktı.
I heard about your little altercation with General Hammond.
General Hammond ile aranızdaki küçük anlaşmazlığı duydum.
He also said one of you had an altercation with the victim.
Birinizin kurbanla tartıştığını da söyledi.
'36, Another assault beef at a bar room altercation.
- 36'da bir başka saldırı, bir bar kavgası.
There was an altercation.
Billy'i taşıyan memurların arasında münakaşa çıkmış.
You were expelled from school twice last year for physical altercation.
Geçen yıl kavga ettiğin için iki kez uzaklaştırma almışsın.
Okay, so we're doing this reconstruction and the best way is to measure the distance between the victim and the assailant during the time of the altercation, right?
Tekrar canlandırma yapacağız. Bu da, olay sırasında kurbanla zanlı arasındaki mesafeyi ölçmenin en iyi yolu.
He was pushed down in an altercation.
Yaklaşık 38 yaşında erkek.
Romero's shirt had been torn open in the altercation, revealing a red bustier from the Victoria's secret's "desire" collection.
Kavga esnasında Romero'nun gömleği yırtılmış, Victoria's Secret'ın "Şehvet" kreasyonundan aldığı kırmızı büstiyeri ortaya çıkmıştı.
I don't want to start the day with a family altercation.
Güne aile kavgasıyla başlamak istemiyorum.
Two guys break and enter and get into some kind of an altercation.
İki adam içeriye girer ve bir çeşit tartışmaya girerler.
Which can't be proven because there's no physical evidence of an altercation
Bu ispatlanamaz, çünkü münakaşanın fiziksel bir kanıt yok.
Bystander said he was running away from an altercation.
Şahitler onun bir tartışmadan kaçarken olduğunu söylediler.
Dr. Chen, did you or did you not witness these two getting into an altercation?
Dr. Chen, bu ikisinin kavga ettiğine şahit oldunuz mu, olmadınız mı?
I understand you were involved in an altercation today.
Anladığım kadarıyla bugün bir kavgaya karışmışsın.
Tell him that I can see by the scratches on his face... that he's been in a recent altercation.
Söyle, yüzündeki tırnak izleri bir kavgaya karıştığını gösteriyor.
I understand that you and Lt. Col. Carver... got into some kind of altercation that night.
Siz ve Yarbay Carver'ın o gece biraz tartıştığınızı duydum.
After the first altercation, I followed them.
İlk hırlaşmada kime bulaştığımı anlamak için onları izledim.
What was that altercation about?
Çekişme?
And this was an altercation.
Bu bir münakaşaydı.
- What altercation?
- Ne kavgası?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]