Alternatives translate Turkish
434 parallel translation
- There are only two other alternatives.
- Yalnızca iki seçenek kalıyor.
I have pointed out two alternatives, Mr. Reed :
İki seçenek var Bay Reed :
Exciting alternatives.
Heyecan verici alternatifler.
Alternatives to what?
Neyin alternatifleri?
Well, there are alternatives.
Alternatifler var.
Now, one of the alternatives... just in the event that this last treatment is not successful, is simply to allow you to move into a special area in which people of your kind have been congregated.
Şimdi alternatiflerden biri, tabii eğer son tedavide başarı elde edemezsek, sizi özel bir yere nakletmek. Sizin gibilerin toplandığı bir yere.
IT'S A GOOD RISK WHEN YOU CONSIDER THE ALTERNATIVES.
Risk bu, Bill. Aylardır konuştuğumuz risk. Makul bir risk.
What are the other alternatives?
- Öteki seçenekler neydi?
You mean your legal alternatives.
- Gerçek aklanma dışındakiler mi?
The world's full of alternatives.
Dünya alternatiflerle dolu.
What are the alternatives?
Başka ne var ki?
Well, it wasn't very much, but it's a good deal better than the alternatives.
Yeterli değildi ama alternatiflerinden daha iyiydi.
I will accept neither of those alternatives, gentlemen.
Bu alternatiflerin hiçbirini kabul etmeyeceğim.
I've considered all the alternatives.
Tüm alternatifleri düşündüm.
It is merely logical to try all the alternatives.
Ama en mantıklısı tüm alternatifleri denemek.
Consider the alternatives, Mr. Scott.
- Alternatifler üstüne çalış.
What alternatives?
Ne alternatifi?
Mr. Scott, there are always alternatives.
Her zaman başka alternatifler vardır.
We have very few alternatives, Mr. Spock.
Çok az alternatifimiz var.
Mr. Spock, you said a while ago that there were always alternatives.
Biraz önce daima alternatifler bulunduğunu söylemiştin.
- We wouldn't have too many alternatives.
- Pek fazla seçeneğimiz yok.
Are there any other alternatives for liberation?
Örgürleşme için başka seçenekler var mı?
But have you considered the alternatives to death?
Fakat değişik ölümleri tercih eder misin?
Yes, a wide range of alternatives is a mixed blessing.
Evet, çok seçenek nimet mi, lanet mi bilinmez.
In my time on Vulcan, we also faced these same alternatives.
Vulcan'daki dönemimde biz de aynı seçeneklerle karşı karşıyaydık.
Rodion Romanovich has two alternatives :
Rodyon Romanoviç'in önünde iki yol var :
There are only the two alternatives.
Sadece iki seçenek var.
And he's just stirring them up trying to pose his violent alternatives
Şiddeti kullanmak için hepsini kışkırtıyor işte
There are alternatives to everything.
Her zaman başka seçenekler vardır.
The two alternatives, possibilities, were to bomb...
Bu nedenle iki seçeneğimiz vardı.
- I'll listen to any alternatives, soldier, but until I hear a good one you burn them.
- Her türlü alternatif fikre açığım ama önce yandıklarını duymak istiyorum.
You er... you have two alternatives.
Senin... Senin iki alternatifin var.
My mind is a raging torrent flooded with rivulets of thought cascading into a waterfall of creative alternatives.
Kafamdakiler, düşünce nehirlerinden... azgın dalgalarla taşıp... yaratıcı alternatif şelaleler şeklinde dökülen kudurmuş bir sel gibi.
You have two alternatives, Susan.
İki seçeneğin var Susan.
You can't win, but there are alternatives to fighting.
Kazanamazsın. Dövüşmek dışında başka yollar da var.
Events seem to have left us very few alternatives.
Olaylar bize fazla seçenek bırakmadı.
One of the many alternatives in the realm of transportation is the locomotive.
Taşımacılık dünyasının birçok alternatiflerinden biri de lokomotiflerdir.
Frank, old hoss, just consider the alternatives.
Frank, alternatifleri düşün.
As your Exec, it's my duty to point out alternatives.
İkinci Kaptan olarak görevim seçeneklerimizi belirtmek.
We have two alternatives. Either we carry the investment costs... raising the license fee in accordance with the usual interest rate... while taking the amortization into account.
İki alternatifimiz var.Ya biz yatırım maliyetlerini çekeriz... normal faiz oranına uygun olarak lisans bedelini toplamakta... amortismanı hesaba alırken.
In our calculations of the two alternatives, we assumed correctly... they would choose Alternative 1.
İki alternatif üzerine hesaplamalarımızda birinci alternatifi seçeceklerini... doğru olarak tahmin ettik.
Very simply, I look at the way you people do things and if I can think of any alternatives
Basitçe, Sizin burada yapmanız gerekenleri nasıl yaptığınıza bakacağım ve eğer alternatif bir yol düşünebilirsem
Well, there are always alternatives, Commander.
Şey, her zaman alternatifler vardır, yarbay.
I want a meeting between my officers, myself, and the board of trustees to discuss alternatives to the closing of this academy.
subaylarım, kendim ve Yönetim Kurulu arasında, bu akademinin kapanmasının alternatiflerini konuşmak için bir toplantı istiyorum.
The protocols aren't my idea of a life, either, but the alternatives are worse.
Fakat bir sorunumuz daha var. - Yangın alarmını da kullanamayız. - Telefon hattını kullanan olmuş mu?
Captain, I don't think we have any alternatives.
Kaptan, alternatiflerimiz olduğunu sanmıyorum.
What do you think our alternatives are?
Sence alternatiflerimiz ne?
And you know how it's been coming down lately. Aren't there any other alternatives?
Başka bir alternatif yok mu?
There are alternatives, brighter prospects.
Alternatifler var, daha iyi ihtimaller.
AT THE BOTTOM OF A BOTTLE. OF COURSE, THERE ARE ALTERNATIVES.
Elbette başka seçenekler de var.
- We wouldn't have any alternatives.
- Hiç seçeneğimiz yok.