Always good to see you translate Turkish
101 parallel translation
Mr Straud, always good to see you.
Bay Straud sizi görmek güzel.
Always good to see you, angel.
Seni görmek her zaman güzel tatlım.
Always good to see you out here.
- Sizi görmek güzel.
It's always good to see you.
Seni görmek her zaman çok güzel.
Always good to see you, Perry.
Seni görmek her zaman güzel, Perry.
- Always good to see you!
- Çok iyi görünüyorsun.
"Always good to see you, Darl."
"Seni görmek her zaman güzeldir, Darl."
- It's always good to see you.
- Kaptan, sizi görmek çok güzel.
All right, always good to see you.
Pekâlâ, seni görmek güzeldi.
Always good to see you.
Seni görmek her zaman güzel.
Always good to see you. Folks, job well done.
Evet çocuklar, işinizi iyi yaptınız.
Always good to see you, my friend.
Seni görmek güzel dostum.
Always good to see you.
Sizi görmek daima bir zevk.
It's always good to see you too, Trey.
Seni görmek de öyle, Trey.
It's always good to see you.
Seni görmek her zaman güzel.
Well, it's always good to see you, Julie.
Peki, seni görmek herzaman için güzeldir Julie.
Always good to see you, Mom. - I'm not finished. - Of course not.
Güven bana Alan, mankafa bir çoçuğun aklı bile, kötü niyetli ebeveyn tarafından zehirlenebilir.
Always Good To See You, Duncan.
Seni gördüğüme sevindim Duncan.
Always good to see you.
Seni görmek ne güzel.
It's always good to see you.
Seni görmek güzel.
Well, it's always good to see you.
Seni görmek her zamanki gibi çok hoş.
Always good to see you, Adam.
Seni gördüğüme sevinmişimdir, Adam.
Yes, you come by the office anytime, it's always good to see you.
Evet, istediğiniz zaman ofise uğrayabilirsiniz. Sizi görmek her zaman güzel.
Dr. Pincus, always good to see you.
Dr. Pincus, sizi görmek her zaman güzel.
It's always good to see you.
- Evet, seni görmek de öyle.
Nutella thinks it's always good to see you too, Champ.
Nutella'ya göre, seni görmek de hep güzel oluyor, Şampiyon.
- Always good to see you, Saul.
Seni görmek güzeldi, Saul.
- Always good to see you.
- Seni görmek çok güzeldi.
Still, it's always good to see you.
Yine de, seni görmek daima güzel.
Always good to see you, bud.
Seni görmek her zaman hoşuma gider.
It's always good to see you, Raylan. Hey!
Seni yeniden görmek güzeldi, Raylan.
Always good to see you, Mr. Gold.
Sizi görmek her zaman bir zevk Bay Gold.
Lenny, it's always good to see you,
Lenny seni görmek çok güzel.
- Always good to see you.
- Ben de öyle.
Always good to see you, Watson.
Seni görmek her zaman güzel Watson.
I always thank heaven he lived long enough to see you settle down, become a fine husband... a good father and a wonderful son.
Senin durulduğunu, iyi bir koca, iyi bir baba ve harika bir evlat olduğunu görecek kadar uzun yaşadığı için her zaman şükrediyorum.
You see, it was common practice in our office to take whatever cash we needed and leave a note or a personal IOU which we always made good within a day or two.
Anlarsın, bizim büroda ihtiyacımız olan nakdi almak ve yerine bir not ya da kişisel bir IOU bırakmak yaygın işlerdendi. Bir ya da iki gün içinde alınan paranın karşılığı hep yerine konurdu.
IT'S GOOD TO SEE YOU, AS ALWAYS.
Her zamanki gibi seni görmek güzel.
Good to see you, always. I come out here to get cheered up.
Buraya seni neşelendirmeye geldim.
- Always good to see you, Darl.
- Seni görmek her zaman güzel Darl.
I don't care what she says, Phoebe, I always wanted to do what you did, and man, was it good to see you do it!
Ben, diyor ne Phoebe, ben her zaman ne yaptığını yapmak istedim umurumda değil, ve insan, bunu yapmak görmek çok güzel oldu!
See, the thing is, in the real world, it's not always good enough to do just what's asked of you.
İşin aslı gerçek dünyada senden isteneni yapman hep yetmeyebilir.
It's always good to see you, molly. Thank you, doctor.
Tesekkürler doktor.
Good to see you, as always.
Seni görmek güzel.
But you'll have to work hard to see the jealousy, because good friends always work hard to hide it.
Ama bu kıskançlığı görmek için çabalamanız gerekecek... Çünkü iyi arkadaşlar, bunu saklamak için... oldukça fazla uğraşırlar...
Your ability to trust others and always see the good in people is what makes you so special, but it's also what keeps getting you into trouble.
Başkalarına inanma kabiliyetin ve her zaman insanların içindeki iyiyi görmen seni özel yapan şey olabilir ama bu ayrıca seni başını belaya sokuyor.
I know, but it's always so good to see you.
- Biliyorum ama seni görmek harika
And always, good to see you.
Her zaman, sizi görmek güzel.
My instincts have always been to keep my secret, but then I see five minutes of a future that seems too good to be true, and - - so you came over here hoping that I would try to talk you out of telling her, right?
İç güdülerim her zaman sırrımı koruman gerektiğini söylüyordu. Gelecekten 5 dakika gördükten sonra bunun gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu fark ettim ve... Buraya gelip benim seni ona söylemekten caydıracağımı düşündün öyle mi?
Dougie, my friend, good to see you as always, eh?
Dougie arkadaşım seni her zamanki gibi görmek çok güzel ha?
You see, always start with the bad news first, then go to the good news.
İşte böyle, her zaman önce kötü haber, sonra iyi haber.