Ambulance translate Turkish
7,215 parallel translation
Annie, call an ambulance!
Annie, ambulans çağır!
Call an ambulance.
Ambulans çağırın!
- Call an ambulance!
Ambulans çağır!
- We gotta get an ambulance.
Ambulans çağırmalıyız.
Lyla, let go of him and call an ambulance! Now!
Lyla, bırak onu da ambulans çağır!
- The ambulance.
Kim? Ambulans.
- Call an ambulance, Gustav.
- Ambülans çağırsana, Gustav.
- We'll wait here for the ambulance.
- Biz burada ambülansı bekleriz.
And as soon as they found out, they called an ambulance, they got him to the hospital, but it was too late, and he died.
Fark eder etmez hemen ambulansı arayıp hastaneye götürmüşler ama geç kalındığı için ölmüş.
Please call an ambulance, help him!
Lütfen ambulansı arayın, ona yardım edin!
Call an ambulance, for fuck's sake!
Ambulansı arayın Tanrı aşkına!
I think it's a little late for an ambulance, Evan.
Sanırım ambulans için biraz geç Evan.
Call an ambulance.
- Ambulans çağır.
Medic and ambulance needed straight away, Ciaran Donnelly's camping shop.
Ciaran Donnelly'nin kampçılık dükkânında derhal sağlık ekibi ve ambulansa ihtiyaç var.
He went out in the ambulance.
Ambulansta bayıldı.
Call an ambulance!
Ambulans çağırın!
I'll call the ambulance.
Ambulans çağıracağım.
Ambulance.
Ambulans.
The ambulance did come.
Ambulans geldi.
- Julie, leave him be. Call an ambulance.
- Julie, bırak onu, ambulans çağırayım.
They had to rush him here in an ambulance.
Ambulansla apar topar getirdiler buraya.
Rescuers wanted to bring you to another hospital first... across the valley, but... apparently, the ambulance had problems. They preferred to bring you here.
Acil servis çalışanları seni başka bir hastaneye götürmek istemiş vadinin öbür tarafına, ama görünüşe göre ambulansta bir sorun çıkmış ve seni buraya getirmeyi tercih etmişler.
I note how, with none of my own distaste, the ambulance driver does not hesitate to touch Miss Shepherd, and even puts his arm around her as he lowers her into the chair.
Hoşnutsuzluğumu işin içine katmadan ambulans şoförünün Bayan Shepherd'a dokunmaktan çekinmediğini not ediyorum. Hatta onu sandalyeye yerleştirirken kolunu etrafına doluyor.
Do you know I was an ambulance driver myself once?
Biliyor musun, bir ara ben de ambulans şoförü olmuştum.
- I know she was an ambulance driver.
- Ambulans şoförü olduğunu duydum.
That the ambulance took me to the hospital?
Hastaneye kaldırdılar.
Who's gonna invest in a broken-down ambulance that serves wine?
Kim şarpa servis eden kıytırık bir ambulansa yatırım yapar ki?
Ambulance!
Ambulans!
Call an ambulance!
Ambulansı arayın!
Call an ambulance.
Ambulans çağıryorum.
And as soon as they found out, they called an ambulance, They got him to the hospital, but it was too late.
Fark eder etmez hemen ambulansı arayıp hastaneye götürmüşler ama geç kalındığı için ölmüş.
I will bring the full fury of the law down upon your head if I don't get an ambulance now!
Eğer.. .. derhal ambulans çağırmazsanız.. .. bütün hukuki yollarla..
I called an ambulance.
Ambulans çağırdım ben.
There was blood everywhere, and they had to call an ambulance, but my nieces knew.
Her yerde kan vardı ve ambulansı çağırmaları gerekiyordu ama yeğenlerim biliyordu.
- Get an ambulance.
- Ambulans çağır.
Ain't no ambulance coming to Chi-raq for a gunshot.
Kurşun yarası için hiçbir ambulans buraya gelmez.
You need to go and get an ambulance and take him to Mt.
Ambulans tutman ve onu Mt. Sinai'ye götürmen gerek.
I can have an ambulance here in five minutes.
Beş dakika içinde ambulans getirebilirim.
I'm not the one that's gonna need an ambulance.
Ambulansa ihtiyacı olacak kişi ben değilim.
- The ambulance is coming.
Ambulans geliyor. Bir şey olmaz.
Mr. Barrow, you just got yourself the finest ambulance in all of New York City.
Bay Barrow, New York City'deki en kral ambulans hizmetinizdedir.
I need another ambulance.
Başka ambulansa ihtiyacım var.
If we say the word, they'll send an ambulance on the ferry in the morning.
Tamam, hastaneyi aradım. Yarın sabah bir ambulans gönderecekler.
Do you need me to call an ambulance or something?
Ambulans çağırmamı ister misiniz?
We need an ambulance.
Ambulansa ihtiyacımız var.
You spilled the coffee, you ambulance-chasing piece of shit.
Kahveyi döken sen değil miydin avukat bozuntusu?
In 12 minutes, an ambulance is going to arrive, because someone who works here is on our side... and is right now pretending to have a heart attack.
12 dakika içinde, bir ambulans gelecek. Çünkü içeride çalışan ve bizim tarafımızda olan birisi kalp krizi numarası yapıyor.
- The ambulance just arrived.
- Ambulans geldi. - Kahretsin!
The ambulance.
Ambulans.
We need an ambulance!
Ambulansa!
Call an ambulance, I promise I won't say anything!
Ambulansı ara.