An adventure translate Turkish
1,027 parallel translation
Life is an adventure!
Hayat dediğin bir serüven!
I mean, I think it's an adventure.
Bu bir macera.
Are you sure this is an adventure?
Bu bir macera mı sence?
It's an adventure, the most splendid adventure of all :
Öyle bir maceradır ki böylesi daha dünyaya gelmemiştir.
an adventure in sanctity.
Kutsallık yolunda bir maceradır.
It'll be an adventure.
Bir macera olacak.
You think the Battle of Little Bighorn was an adventure?
Sence LittIe Bighorn Savas bir macera myd yani?
Phyllis, try to imagine it as an adventure.
Phyllis, bir macera yaşadığımızı hayal etmeye çalış.
That would be an adventure.
Bu bir macera olacaktır.
For me, love is an adventure.
Bana göre aşk bir maceradır.
Quite an adventure you had last night.
Dün epey sağlam bir macera yaşadınız Bay Campbell.
For others, an adventure.
Kimisi içinse benzersiz bir macera...
It will be an adventure.
Bir macera olacak.
We find it very entertaining, like an adventure or a party.
Bir macera ya da bir parti gibi bunu çok eğlenceli buluyoruz.
And I had an adventure- -
Benim de bir maceram var- -
Look, it'll be an adventure.
Bak, tam bir macera olacak.
living with you has been an adventure any woman would relish for all time.
Birlikte geçirdiğimiz zaman her kadının hoşuna gidecek bir maceraydı.
It's an adventure to go into people's homes, look around.
İnsanların evine girip etrafa bakmak büyük bir macera.
At that stage figures and letters are still an adventure
O çağlarda, her figür, her harf ayrı bir maceradır.
Sylvia, we're going on an adventure.
Bir maceraya gidiyoruz.
An adventure to a distant star.
Uzak yıldızlara doğru bir macera.
Some people can read War and Peace and think it was an adventure story.
Bazıları Savaş ve Barış'ı okuyup... bunun bir macera romanı olduğunu düşünür.
Well you four are certainly the first to embark on such an adventure.
Şey siz dördünüz kesinlikle böyle bir maceraya katılan ilk değilsiniz.
- An adventure.
- Bir macera.
When I take a walk on the street, it's an adventure for me.
Sokakta dolaşmak benim için maceradır.
The next day I'm in sunny Mexico with a blond... living an adventure.
Ertesi gün Meksika'da bir sarisinla beraber... macera yasiyorum.
'There's a feeling we're all in an adventure that's larger than life.'
'Hayattan da büyük bir macerada olduğumuzu farkediyoruz.'
It will be an adventure.
Senin için bir macera olur.
It really has been an adventure.
Hakikaten bir maceraydı.
I see an adventure.
Bir macera görüyorum.
One day we had an adventure.
Bir gün bir macera yaşadık.
You call going to Louisville an adventure?
Louisville'e gitmeye macera mı diyorsun sen?
And together they turned everything into a kind of an adventure.
Ve birlikte her şeyi bir tür, maceraya dönüştürüyorlardı.
I love an adventure.
( Crockett ) Macerayı Gerçekten Çok Seviyorum..
You couldn't see an adventure hanging from the end of your nose.
Burnunun dibindeki macerayı göremiyorsun.
well, ready for an adventure Cring...?
Maceraya hazır mısın Titrek?
- Yes, it's an adventure.
- Evet, bir macera olsun.
Two lone females in an unknown city, that's what I call an adventure.
Bilinmedik bir şehirde iki kadın, işte ben buna macera derim.
You had an adventure there.
Orada bir macera yaşamıştın.
Bless them, find the whole thing an exciting adventure.
Bunları heyecanlı bir macera olarak görüyorlar.
I saw it as the first step in an exciting scientific adventure.
Onu var olan bilimsel bir serüven olarak gördüm.
The journey through Germany, which I felt was a kind of adventure and work, was called off and we moved in an idiotic panic.
Almanya içindeki yolculuğumuzu iptal edilmiş bir macera ve iş gibi hissettim sonra aptalca bir telaşa sürüklendik.
They give you a temper of the will, a quality of the imagination, a vigor of the emotions, a freshness of the deep springs of life, a temperamental predominance of courage over timidity, an appetite for adventure... over love of ease.
Sizlere irade gücü, hayal gücü... kuvvetli arzular... taze hayat kaynakları... korkaklığı alt eden üstün bir cesaret... ve rahatlık sevdasını bastıran bir... macera hevesi verir.
When a film crew was preparing to photograph a special car stunt for a new action-adventure movie, an unexpected accident occurred.
Film ekibi, yeni bir aksiyon-macera filmi için uzman bir sürücü dublörünü kayda alırken beklenmedik bir kaza gerçekleşir.
Here, in an important sense began the intellectual adventure which has led us into space.
Burada bizi bugün uzaya tasiyan zekamizin ilk önemli temelleri atilmisti.
Every journey into the unfamiliar is an adventure.
KÜÇÜK LORD FAUNTLEROY Bilinmeyene her yolculuk bir maceradır
Little did I realise that less than a year later... She and I would have an even more exciting adventure... Which is coming soon to your neighbourhood theater...
Fark ettim ki, 1 yıldan daha az sürede ikimiz daha da heyecanlı maceralar yaşayabilirdik Çok yakında sinemaya da gelir zaten muhtemelen de Juliet'in çıplak haliyle.
You will not regret having followed this story for it is not a tale of adventure nor an imaginary fable
Bu hikayeyi izlemiş olmaya üzülmeyeceksiniz Bir macera hikayesi olmadığı için Ne de hayali bir yaşam.
L guess you do this kind of stuff all the time... being an action-adventure editor and all.
Sanırım bu tarz şeyleri her zaman yapıyorsunuz. Macera yazıları editörlüğü falan yapmak.
You'd let trouble ruin an opportunity for adventure?
Bela korkusuyla macera şansını mı kaçıracaksın?
This time we made a comic version but next time we want to try an Indy-Jones - ype adventure or even more fantastic a romantic fantasy.
Bu kez komik uyarlamasını çektik. Ancak, bir dahakine ya Indiana Jones'vari ya da daha hayali bir duygusal kurgu denemek istiyoruz. Ne dedin?