An astronaut translate Turkish
615 parallel translation
Then, I'll be an astronaut!
Öyleyse ben de astronot olurum. - Bak bu güzel.
- Stop studying, you're not going to be an astronaut.
- Çalışmayı bırak. Astronot olmayacaksın.
Why don't you smuggle aboard a rocket and write the memoirs of an astronaut?
Niye bir roket kaçırıp, bir astronotun anılarını yazmıyorsun ki?
I can say, an astronaut was fulfilled on the moon.
Astronotun tekinin Ay'da mutlu olduğunu söyleyebilirim.
He ´ s an astronaut from Earth.
Dünyalı bir astronot.
Putting an American astronaut on the team.
Takıma bir Amerikan astronot eklemeyi.
- If we want just an astronaut, I agree.
- Sadece astronot isteseydik haklısın.
I'm an astronaut!
Ben bir astronotum!
She quit work to marry an astronaut!
Hayır. Bir astronotla evlenmek için işi bıraktı!
The disease that killed them was a virus brought back from space by an astronaut.
Onları öldüren hastalık, astronotlar tarafından uzaydan getirilen gizemli bir virüstü.
- I wasn't an astronaut to begin with, see...
Başlangıçta bir astronot bile değildim.
The Pope, an astronaut... ... the wisest of the wise.
Papayı, bir astronotu bilgelerin bilgesini.
- I can imagine. An astronaut's wife.
- Herhalde... bir astronot eşine.
You know it seems only yesterday you and I were having solemn conversations about your becoming an astronaut.
Astronot olmak istemenle ilgili yaptığımız ciddi konuşmalar daha dün gibiydi.
- Are you training to be an astronaut?
Astronot olmak için eğitim mi alıyorsunuz?
Some boys here want to talk to you about being an astronaut.
Burada bazı çocuklar seninle astronotluk hakkında konuşmak istiyor.
They want to make me an astronaut?
Beni astronot mu yapmak istiyorlar?
I think you're gonna be an astronaut.
Bence astronot olacaksınız.
An astronaut named Gus?
Gus adında bir astronot ha?
I'm an astronaut.
Ben astronotum.
- But you're an astronaut, right?
- Sen astronotsun, değil mi?
I'm an astronaut and a swimmer.
Astronot ve yüzücüyüm.
I'm not an astronaut.
Ben astronot değilim ki.
Well, if I really want to be an astronaut, go out in space, really do that, you'd be OK, right?
Gerçekten astronot olup uzaya gitmek istiyorsam, ve gidersem, idare edersin, değil mi?
When I was six, I wanted to be an astronaut.
Altı yaşımdayken, astronot olmak istiyordum.
AND WE HAVE ANOTHER INSTRUMENT WHICH MAKES IT GO DOWN. BUT WE NEED AN ASTRONAUT.
Diğer aletimiz de sizi indirecek, ama bizim bir astronota ihtiyacımız var.
BE AN ASTRONAUT.
Astronot sen ol.
How can I become an astronaut if I can't stay up late?
Peki, her gece erken yatarsam ben nasıl astronot olacağım?
I want to be an astronaut.
Ben astronot olmak istiyorum.
God's an astronaut.
Tanrı bir astronot.
Mm. He must have been pretty proud of you when you became an astronaut.
Senin astronot olmanla da çok gurur duymuştur.
- I was an astronaut, son.
- Ben bir astronottum evlat.
Wow, that's incredible. I've never met an astronaut before.
İnanılmaz daha önce hiç bir astronotla tanışmamıştım.
Yeager wasn't even an astronaut, but he's on TV selling spark plugs.
Yeager astronaut bile değil, ama televizyonda buji satıyor.
Maybe it's being an astronaut, looking out into all that empty space, imagining what would fill it.
Belki astronot olmandandır. O boşluğa bakıp orayı dolduracak şeyleri hayal etmendendir belki.
I was an astronaut, myself.
- Ben astronottum.
Mrs. Klochner is an astronaut groupie?
Bayan Klochner bir astronot hayranı mı?
Oh, this is an astronaut pen.
Bu bir astronot kalemi.
I did more tests to become an astronaut.
Bir astronottan çok teste soktular beni!
If you could count, you'd be an astronaut. It's 9-8, us.
Eğer sayabilseydin, zaten astronot olurdun. 9-8 biz öndeyiz.
George, your mother's an astronaut.
George, senin anan astronottu.
Look, me saying that your mother's an astronaut... is just another way of saying that you're all fucked up.
Bak, ananın astronot olduğunu söylemem senin ne kadar boktan biri olduğunu söylememin bir başka yolu.
Your mother's an astronaut.
Anan bir astronot.
She's too drunk to be an astronaut.
Astronot olmak için fazla ayyaştı.
Colonel McKern wasn't an astronaut.
Albay McKern astronot değildi.
The reason that I never became an astronaut... wasn't because I turned them down.
Neden ben astronot olamadım... Düşündüğün değildi. Onları geri çevirmedim.
I can see how meeting an astronaut would be a heady experience for you people.
Astronot görmek sizin gibi insanlar için. Baş döndürücü bir deneyim olabilir.
I'm going to be an astronaut.
Astronot olacağım.
There's a pandemonium of pride as the Mercury astronaut arrives at City Hall to be welcomed by the mayor and other privileged dignitaries a moment long to be remembered by all who witness this stirring event.
Merkür astronotlarının, şehir meydanında Belediye Başkanı ve şehrin diğer ileri gelenleri tarafından karşılanması esnasındaki kıyamet gibi kalabalık bu olaya tanıklık edenler için hep hatırlanacak bir anı olarak kalacak.
What are you, an astronaut?
Nesin sen, astronot falan mı?
I'm also an ex-astronaut.
Ayrıca da eski bir astronotum.