English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / An island

An island translate Turkish

1,805 parallel translation
Yeah, but no man is an island.
Evet, ama hiçbir adam bir ada değildir.
That's right, he lived on an island also!
Doğru, bir ada da yaşamıştı!
By the time they know, I'll be on an island.
Paranın gittiğini anladıklarında ben bir adada olacağım.
take me to an island where there are no kids trying to sell me crap.
Böylece bana çerçöp satan çocukların olmadığı bir adaya gidebileceğim.
An island of order in a chaotic world.
Karmakarışık bir dünyadaki düzen adası.
The dude is like an island, like onto himself.
Adam bir ada gibi, sadece kendine güvenir.
Five regular kids on an island whose natives were stuck in time.
Zamanda sıkışmış olan beş sıradan çocuğun adadaki hikâyesi.
On an island in a lake in Anhui province a dragon is stirring
Anhui eyaletindeki bir göl adasında bir ejder hareketleniyor.
Well, you're not an island.
Hatta adada bile değilsiniz.
Buying an island or something?
Bir ada falan mı satın alacaksın?
An island in the south pacific.
Güney Pasifik'te bir adaya.
I'm not sure what I'm looking at, but it's definitely not an island in the south pacific.
Neye bakıyorum emin değilim ama kesinlikle Güney Pasifik'te bir ada değil.
I'm on an Island here for you.
Buraya senin için geldim.
You are stranded on an island with a stranger.
Yabancı biriyle bir adada mahsur kaldın.
I didn't know Jim Morrison and Marilyn Monroe were living on an island in the Caribbean.
Jim Morrison ve Marilyn Monroe'nun Karaipler'de bir adada yaşadığını bilmiyordum.
"I am a rock, I am an island".
Ben bir kayayım. Ben bir adayım.
I survived for two years on an island by myself, clark!
2 yıl boyunca bir adada hayatta kaldım, Clark!
Do you still think you're an island?
Zannediyorsun ki hep böyle yalnız kovboy gibi takılacaksın?
There is an island beyond the white mountains...
- Beyaz dağların ötesinde bir ada varmış- - - Olmaz!
It's an island, John.
Alt tarafı bir ada, John.
And if separated from their ancestral group by geography, by a forest or desert, on an island, they can specialise to such an extent that they no longer breed successfully with that ancestral group.
Ve eğer coğrafya tarafından ata gruplarından ayrılırlarsa, bir ormanda veya çölde, bir adada, O derece özelleşebilirler ki, artık o ata grup ile başarılı bir şekilde birleşemezler.
I'd rather be like stuck on an island with some weird millionaire, hunting me and trying to kill me and trying to escape than be involved in something with those.
Açıkçası bir adada beni öldürmeye çalışan kaçık bir milyonerden kaçmaya çalışmayı tercih ederim Bu onun gibi bir şey.
Now he resurfaces on an island secured by soldiers.
Askerlerle dolu bir adada yeniden görülüyor.
That she's alone on an island, and that she's askin'for your help.
Adada tek başına bir kızı, ve senden yardım isteyen bir kızı.
Oh, but she's-she's all alone on an island.
Ama bir adada yalnız başına.
But did I mention the helicopters, and also the fact that we're on an island here a mile from the nearest shoreline?
Bu arada, helikopterlerden bahsetmiş miydim? En yakın sahile 1 mil uzaklıkta bir adada olduğumuz gerçeği de var tabii.
Faraway Downs will be reborn as an island - green and flowering and fat with life.
Irak Tepeler, yemyeşil, çiçeklerle bezenmiş hayatın bereketiyle dopdolu bir ada gibi yeniden doğar.
An Island to the north.
Kuzeydeki bir adadan.
So when we found an island we wanted, we took it.
Bu yüzden istediğimiz bir ada bulduğumuzda, onu aldık.
This will be an island.
Bir ada gibi birşey olacak.
Well, I come from an island.
Şey, bir adadan geldim.
My dream is to accumulate enough wealth, sail off to an island and spend my days snorkeling.
Hayalim yeterince servet sahibi olup bir adaya yelken açmak ve günlerimi şnorkelle yüzerek geçirmek.
Pirates run aground on an island.
Bir adaya çıkmış korsanlardı.
Well, you know, it's an island.
Biliyorsun, burası bir ada.
You're on an island, surrounded by ocean, surrounded by more ocean.
Okyanustaki bir adadasınız, büyük bir okaynusta.
Is that why we're on an island halfway across the world with less rights than prisoners on death row?
Esirlerin ölümünün çok umursanmaması için mi dünyanın öbür ucunda bir adadayız?
MAN 1 The downed pilot insisted the island was teeming with dinosaurs but Navy sources claim a search revealed that not only were there no dinosaurs, there wasn't even an island.
Düşen pilot adanın dinazorlarla dolu olduğunda israr etti... ama Donanma kaynakları sadece dinazorların değil... bir adanın bile olmadığını açığa çıkaran bir araştırma olduğunu iddia etti.
Because it's not an island, shit flake.
Çünkü o bir ada değil, b.k parçası.
Our boat capsized in high winds. We were shipwrecked on an island.
Teknemiz rüzgarlı havada alabora oldu bizde bir ada da konaklamak zorunda kaldık
the concept of the show is so amazing, having all these individuals crash-land on an airplane on this magical island and...
Dizinin konsepti hayret verici. Uçaktayken çakılmak pahasına bu büyülü adaya iniş yapmak ve bunların hepsini ayrı-ayrı göstermek.
For multiple acts of vandalism at Manhattan chemical laboratories, and an attempted break-in at, get this- - Three Mile Island. Oh, this could be his twisted way of making a statement.
Manhattan Kimya Laboratuarı'nda çok sayıda Vandalizm suçu işlemek ve buraya dikkat, Three Mile Island nükleer istasyonuna izinsiz girmeye çalışmak suçlarından.
Of course, last I knew, he was, uh, working in an abandoned ferry on Fidalgo Island in Washington.
Son gördüğümde Washington'daki Fidalgo Adasında terk edilmiş bir teknede çalışıyordu.
That's exactly what you said, so I started building an analysis of the wave heights around that island on the day that Nathan died.
Sen de böyle demiştin. O yüzden Nathan'ın öldüğü gün adadaki dalga boylarının analizini oluşturmaya başladım.
And an island never cries
çeviri : gyulapelle
We're coming to you over Horai Island.
Şu an Penglai Adası'ndan canlı yayın yapıyoruz.
Go-legit-and-buy - an-island money.
"Bir uçak kirala ve bir ada satın al" parası bu.
Maybe, but what about an entire island of his mutant followers?
Belki öyledir ama ya o adada ki mutant yandaşlarını ne olacak?
I want an all-points throughout the state. No way our guy gets off that island.
Şehrin her noktasını tutmanızı istiyorum, adamımız o adadan asla çıkamamalı.
Don't you mean an iced tea without the long island part?
Long Island kısmı olmayan soğuk çaydan bahsediyorsun değil mi?
Yes, but it's also an exotic island in Asia.
Evet ama aynı zamanda Asya'da egzotik bir ada.
I mean, this is an Aztec party, you know, so those statues don't really fit, because those are from Easter Island, which is like 2000 miles away, as you probably know, in Polynesia.
Bu bir Aztek partisi ve şu heykeller ortama pek uymuyor çünkü 3.200 km uzaklıkta, Polinezya'nın içindeki Paskalya Adası'na aitler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]