Analyst translate Turkish
983 parallel translation
He's the Home Office Analyst.
İçişleri analizcisidir.
"Methods of Murder by the well-known home office analyst Allan Middleton."
"Katilin metodları tanınmış ev ofis analisti Allan Middleton."
He was my analyst. He psychoanalyzed me.
Benim analistim oydu, bana psikanaliz yaptı.
What kind of an analyst is it who wants to cure psychosis by taking people skating or to a bowling alley?
Ne tür bir analist psikozlu hastaları kayağa götürerek tedavi etmeye çalışır? Veya bir bovling salonuna?
I'm not an analyst, not even a doctor.
Ben bir analist değilim, hatta burada bir doktor bile değilim.
The problem of the analyst is to examine this puzzle and put the pieces together in the right place. And find out what the devil you are trying to say to yourself.
Analistlerin işi de bu bulmacayı inceleyip parçaları doğru yerlere koyarak kendine ne söylemeye çalıştığını anlamaktır.
You're not his mama, you're an analyst. Leave him alone. He'll come out of this by himself.
Sen onun annesi değilsin, bir analistsin onu kendi haline bırak, bu durumdan kendisi kurtulacaktır.
How does it feel to be a great analyst?
- Müthiş bir analist olmak nasıl bir duygu?
Yes, one usually dreams of one's analyst as authority with a beard.
Evet, bir hasta analistini genelde sakalla hayal eder.
A love-smitten analyst playing a dream detective.
Rüya dedektifini oynayan aşık bir analist...
You're an excellent analyst, Dr. Petersen, but a rather stupid woman.
Mükemmel bir analistsin, ama çok aptal bir kadınsın.
What about the police analyst?
Peki ya polislerin yaptığı analiz geldi mi?
I'm Mrs. Breedlove, the oversized analyst.
Ben Bayan Breedlove, şişman analizci.
I wanna see who I send to analyze an analyst.
Analisti kim analize edecek ona bakacağım.
The place is crawling with characters, darling, but just smile sweetly... and any one of them will tell you what his analyst had for dinner.
Burası garip tiplerle dolu tatlım ama gülümsemeye devam etmezsen hiçbiri sana analistinin akşam ne yediğini anlatmaz.
Loulou first thing tomorrow morning you're going to the analyst, bad dog!
Loulou... Yarın sabah ilk iş seni doktora götüreceğim. Seni kötü köpek!
My analyst will never believe this.
Terapistim inanmakta güçlük çekecek.
- His analyst said it'd bring gaiety to him.
- Psikanalisti onu neşelendireceğini söylemiş.
- His analyst ought to see an analyst.
- Analisti gitsin, bir analiste görünsün.
- See an analyst I seek to analyze my dreams
Düşlerimi çözümlemeye çalıştım.
It depresses the employees. I discussed it with my analyst, Dr. Melnick. He understands.
Çalışanları depresyona sokuyorum, ama analistim bay Melnick durumu iyi anlıyor meğer
He went to see an analyst every day for six months at $ 25 a visit.
Altı ay boyunca her gün 25 dolara bir analisti görmeye gitti.
This boy don't need a judge He needs an analyst's care
Bu çocuğa hâkim gerekmez, ona bir doktor bakımı lazım
- I have an analyst.
- Doktorum Dr. Gruber.
A distinguished analyst.
Ünlü bir doktor.
Let her analyst worry about that.
Bırakalım doktoru düşünsün bunu.
If you won't see an analyst, why don't you try to help yourself?
Eğer bir psikanalistle görüşmek istemiyorsan neden kendine yardımcı olmaya çalışmıyorsun?
I've worked the whole thing out with my analyst.
Ruh hekimimle oturup her şeyi çözdük.
You go about offering irresponsible suggestions like that, doctor, and you better find yourself a good analyst.
Böyle sorumsuz önerilerde bulunacaksanız, Doktor siz de kendinize iyi bir analist bulsanız iyi olur.
- Well, you're an analyst!
Psikanalist değil misiniz siz? - Ha?
I'm a consulting psychiatrist, not an analyst.
Ben danışmanım, analist değil!
There's an analyst's convention. But the convention was last week, Fritz, at Arles.
Ama o toplantı geçen hafta, Arles'teydi, Fritz.
This afternoon the analyst called me in... and I don't think I said the right things.
Bu öğleden sonra analist beni çağırdı ve sanırım doğru şeyleri söylemedim.
- You remember the analyst, how worried I was?
- Analisti hatırladın mı? Çok endişelenmiştim.
I wonder what you said that made the analyst...
Analistin yaptıkların hakkında söylediklerini merak ettim...
- Then it wasn't the analyst.
- O zaman sorun analist değil.
Curl up with your favorite news analyst.
Sen aç, haber yorumcunu dinle. Ben de erkenden dönerim.
If you wanna play analyst, Spock, use someone else, not me.
- Benimle ruh çözümcülüğü oynama.
Well, nobody loves me, and I want to know why I know what you'll say... I should see an analyst lt's not that I can't afford one.
Peki, hiçkimse beni sevmiyor ve ben nedenini bilmek istiyorum. Analizci gibi göründüğümü söyleyeceğinizi biliyorum. Bu zaman ayırabileceğim bir şey değil.
Mrs. Anderson, as your analyst I must warn you.
Bayan Anderson... Psikanalistiniz olarak... sizi uyarmalıyım.
A love-smitten analyst playing a dream detective?
Rüya dedektifini oynayan aşık bir analist.
If only I knew where my analyst was vacationing.
Keşke analistimin nerede tatil yaptığını bilseydim.
Yes, my analyst suggested that when I have migraines.
Evet, psikoloğum migrenim tuttuğumda almamı önerdi.
I used to get migraines but my analyst cured me.
Migrenim vardı ama psikoloğum tedavi etti.
Ask my analyst.
Psikoloğuma sor.
My analyst would say I'm feeling guilty because I want him to go.
Psikoloğum gitmesini istediğim için suçluluk duyuyorsun derdi.
My analyst says it's an excuse.
Psikoloğum bu bir bahane diyor.
I haven't seen my analyst in 200 years.
200 yıldır psikiyatristimi görmüyorum.
An analyst?
- Analiz mi?
You raise a patient, treat him like a son, slave all day over a hot analyst's couch.
Onu çocuğunuz gibi görüp tedavi ediyorsunuz.
Not even my analyst.
Yabancı kızlara zaafım var.