English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Ancestral

Ancestral translate Turkish

329 parallel translation
My ancestral home is in the province of Astrakhan... about two weeks'journey from Moscow.
Atalarımın evleri Astrakhan bölgesinde yani Moskova'dan yaklaşık olarak 2 haftalık bir yolculuk mesafesinde.
The ancestral acres, Myra.
Ecdadımızın arazisi. En çok övündüğümüz taraflarını göstereyim mi?
Six months ago they formed this club here in London and promptly left for Driercliff, the ancestral home of a Mr. Bruce Alastair, their eldest member.
Bu klübü altı ay önce burada Londra'da kurdular ve hemen Driercliff'e, en yaşIı üye, Bay Bruce Alastair adında birinin baba evine döndüler.
Our ancestral lands have been torn from us.
Atalarımızın toprakları bizden kopartıldı.
That's the ancestral home of the ancient Flynns.
O, eski Flynn'lerin atalarına ait olan ev.
This is my ancestral home ;
Bu benim atalarımın evi.
Sometimes it is necessary to leave the ancestral home
Bazen ata evini bırakmak gerekebiliyor.
He who defies ancestral traditions, shall not remain sovereign for long.
Yüzyıllık geleneklerini altüst eden bir krallık, uzun süre varolamaz.
Suzanne, when the war ends, this is how I receive you in our ancestral home in Horodenka.
Suzanne, savaş bittiğinde, Horodenka'daki baba ocağımda seni böyle bir hayat bekliyor.
It doesn't matter even if you don't get one, you've ancestral wealth.
İş bulamasan da sorun yok, atadan kalma bir servetin var.
He has made a pile abroad and now come back to build ancestral halls.
Yurtdışında pek çok iş yapmış ve şimdi atalarının konaklarını yapmak için geldi.
However, I have to do my filial respect and build the ancestral hall first
Ancak, önce evlarlık görevimi yapmak, atalarımın konağını inşa etmek zorundayım.
After watching the geomantic omen and repairing the ancestral hall, it's the right time
Bazı alametleri izledikten ve ataların.. konağını tamir ettikten sonra bu doğru zaman.
To prevent you from digging my ancestral grave after I leave
Ben gittikten sonra atalarımın mezarını.. kazmanızı önlemek için, şimdi hepinizi öldüreceğim.
You forced me to leave my ancestral home
Atalarımın evinden gitmeye zorladınız beni.
Here is a letter from the may or of Bayon, asking me to take possession of my ancestral castle in the Ardennes.
Bu Bayon belediye başkanından gelen bir mektup. Ardennes'deki atalarımdan kalan kaleyi sahiplenmemi istiyor.
We're happy to have you as a guest here, in the ancestral mansion of the De Winton's.
De Winton'ın tarihi konağında, sizleri misafir ettiğimiz için çok mutluyuz.
With a grimace he disgraced the holy ancestral places.
İhtiyarlara alayla gülüyor ve ecdadımızın kutsal yerlerini lekeliyor.
She has the ancestral gift.
Onun atalarından kalma bir yeteneği var.
All the fishermen knows this ancestral ruse.
Tüm balıkçılar, bu hileyi biliyor olacaklar.
The ancestral home of the de Bleuchamp family.
Bleuchamp ailesinin atalarının evi.
"Be a worthy successor to ancestral greatness"
"Atalarına layık ol!"
My ancestral hovel
Atalarımın evi.
An amazing creature from a mysterious des ert heir to the ancestral magic of Mesopotamia!
Atalarına dayanan Mezopotamya büyüsünün mirasçısı... gizemli bir çölden gelen... şaşırtıcı bir yaratık!
They hid the things behind the ancestral hall.
Erzağı mezarlıkta saklamışlar!
The ancestral tablet of Fu Hung-hsueh
Fu Hung-hsueh'in Anısına
Their abdomens show the last relics of that ancestral segmentation.
Karınları, atalarındaki katmanların son kalıntılarını gösterir.
These were descendants of the ancestral millipedes, and several kinds still survive today.
Soyları kırkayaklardan geliyordu ve bazı türleri bugün halen hayattadır.
Each asserted a superior ancestral claim to the imperial throne.
Her ikisi de imparatorluk tahtında hak iddia ediyodu.
This is Woolsthorpe, Newton's ancestral home.
Burası Woolsthorpe, Newton'ın aile evi.
Take the ancestral tablets out.
Sunağı yerleştirin hemen
It's ancestral and sacred to the tribe.
Burası atalarımdan kaldı ve halk için kutsal, korunmalı.
But you must remember that this is my ancestral home.
Ama hatırlatmak gerekir burası benim atalarımın evi.
My stepfather then abandoned his attempts to establish himself in practice in London and took us to live in his ancestral house at Stoke Moran.
Ondan sonra üvey babam mesleğini Londra'da icra etmek için çalışmalarını bıraktı ve hayatımızı sürdürmek üzere bizi Stroke Moran'daki dedelerinden miras kalan evine getirdi.
We've traced Whistler's ancestral line.
Whistler'ın atalarının izini sürdük.
Stupid! Grandma's taking you to the ancestral shrine so you can pay homage to our ancestors!
Seni atalarımızın kabrine götüreceğim, saygımızı sunacağız.
But he hated to sell his ancestral land.
Ama babam atalarından kalan toprağı satmayı gururuna yediremiyordu.
I'll stay on my ancestral land.
Ben kendi topraklarımda kalacağım.
During the war some people always carried about their ancestral tablets and utensils with them even if they starved
Savaş sırasında bazı insanlar açlıktan ölecek gibi olsalar bile atalarından kalan yazıtları ve hatıraları hep yanlarında taşıdılar.
I suppose he didn't mention our ancestral estate in Scotland or our apartment in Paris.
Sanırım size İskoçya'da atalarımızdan kalan malikaneden veya Paris'teki daireden söz etmedi.
My son Nyanankoro... The ancestral fetishes, the secrets of Bambara lore, he has taken them and fled the country.
Oğlum Nianankoro atadan kalma totemlerimizle Bambara sırlarımızı alıp köyden tüydü.
After a demanding journey, even the most impersonal terminal can seem as welcoming as an ancestral home.
Zahmetli bir yolculuk sonrası, boş bir terminal bile ailesinin evine dönermişçesine hoş gözükebilir.
I apologize profoundly... to the ghosts of my ancestors... for making a mess of their ancestral home.
Atalarımın hayaletlerinden atalarımdan kalma evlerinde karışıklık çıkarttığım için çok özür diliyorum.
I have a perfect right to be... considering what you have done to our ancestral home.
Atalarımızın evine yaptıklarından sonra buna hakkım da var.
And even her generous gift to ya of the ancestral home, the beautiful Belle Isle... has not eased the grief, pain and suffering'in your heart now, has it?
Güzel Belle Ada'sı gibi ecdadının evini cömertçe hediye etmesi kalbindeki acıyı ve sızlamayı geçirmedi değil mi?
Does it please you to rip out my ancestral roots?
Aile köklerimi kopartman hoşuna gidiyor mu?
According to ancestral tradition Ju Dou will not remarry.
Atalarımızın geleneklerine göre,.. ... Ju Dou bir daha evlenemez.
They've never quite shaken off their ancestral influence.
Atasal baskıdan hiç bir zaman kurtulamadılar.
Now, we've got some more ancestral portraits, and I'm going to call them up in order.
Şimdi, elimizde atalara dair biraz daha resim var, ve sırayla onları getirteceğim.
So all the ancestral portraits that we have just seen around there, they would be laid out along there.
Yani, burada gördüğümüz resimlerdeki ataların, şurada olması gerekir.
Now, we have got a bit of a problem here. Let's say, everyone from behind the row that was holding up the portraits of ancestors should will it to come down heads, and everyone from the ancestral portraits downwards - tails.
Farz edelim ki, atalara ait resimleri tutan sıranın arkasındaki herkes tura ve öndekiler yazı dedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]