And as it turns out translate Turkish
192 parallel translation
And as it turns out, they're right :
Ve aslına bakılırsa haklılarda :
- Well, we get to talking and as it turns out, the woman knew Gandhi.
- Konuşmaya başladık sonra anlaşıldı ki kadın Gandhi'yi tanıyormuş.
And as it turns out, despite our best efforts you're the only people car pooling in all of Chicago.
Sizi takip ediyorduk gülüp, işaret ediyorduk ve baktık ki, tüm çabalarımıza rağmen, tüm Şikago'da ortak araba kullanımını sadece sizler uyguluyorsunuz.
I checked over the figures on those foreign bonds you bought, and as it turns out, you haven't made $ 43 million, you've lost it.
Satın aldığınız yabancı tahvillerin üzerindeki rakamları kontrol ettim, ve devirlerde 43 milyon $ etmedi, kaybettiniz.
And as it turns out, she detests the design of the Bilbao Art Museum as much as I do.
Bilbao Sanat Müzesinin tasarımından benim kadar nefret ediyormuş.
And, and as it turns out, she's dynamite in the sack.
Yatakta da fişek gibiymiş.
However, we did run a check on the victim... and as it turns out he's wanted in Virginia.
Ancak, kurban üzerinde inceleme yaptık... ve ortaya çıktı ki Virginia'da aranıyormuş.
And as it turns out Billy was packing 10. - Holy shit.
Billy'nin paketi 25'miş.
Okay, yeah, it was a real imposition on you and as it turns out, it had kind of a negative impact on Alan too.
- Tamam, bunun senin üzerine nasıl bir yük bindirdiğini anlıyorum. Ayrıca Alan'ı olumsuz yönde. etkilediğini de unutmamak gerek.
I put in my two weeks notice because by then, I'll have enough money to pay my car insurance... and as it turns out, I'm not so big on the working thing. Seriously?
Ciddi misin?
He's a water dog, Jake, and as it turns out, not a half-bad teacher.
O bir su kuşu, Jake. Üstelik anlaşıldığı kadarıyla hiç de fena bir öğretmen değilmiş.
You know, I met Jim Woolsey at an event and as it turns out he was already a bit of a fan of the stuff that we were doing and he's come to work with "Plug In America".
Jim Woolsey ile bir etkinlikte tanıştık onun yaptıklarımızı desteklediğini gördüm ve gelip "Plug In America" ile çalışmak istedi.
So here's the deal. Um, there wasa little miscommunication, and as it turns out, we don't need ya.
Dinleyin, aramızda bir iletişim kopukluğu olmuş.
And as it turns out, a high dance kick doubles beautifully for a knock-out blow to the face.
Ve olay şöyle gerçekleşti, * Yüksek bacak kaldırma hareketinden birisi yüzlere indirip devirmek için güzel bir tekmeye dönüştü.
And as it turns out, he's got over 200 classic L.E.V.s.
Sonra bu chat odasını onun yönettiğini öğrendim.
And as it turns out there is a massive collision going on, right in our own backyard.
Bu büyük çarpışmalar yön değiştirmeye başladı, Tam olarak bizim arka bahçemize.
He knew it all accurately. And it turns out that the dying mane was only pretending so as to avoid torture. He was healthy.
Kimin öleceğini tam olarak bildi ve ölen adam kendisine bir şey yapmasın diye hasta taklidi yapan sağlıklı bir adamdı.
It turns out, with due respect, when all is said and done, that there's no such thing as you!
Kusura bakmayın ama her şey söylendikten sonra asıl sizin gibi bir şey yok.
When a man is a killer, arsonist, a cheat and a coward, it's hardly surprising if he turns out to be a liar as well.
Eğer bir adam katilse, kundakçıysa, Hileci ve korkaksa verdiği sözden her zaman dönebilir.
'And it turns out that, down deep...'... she's still in love with me.
Öğrendim ki, içinde bir yerlerde bana hala aşık.
As it turns out, and this is interesting that just before he had asked the Virgin, who loves,
Sonuç olarak ; ki bu bölüm çok ilginç :
Aunt Juley regards this... now it turns out it's safe as houses, and Mr. Bast should never have left... at a greatly reduced salary.
Juley teyze bunu dikkate alacaktır şimdi de güvende olarak çeviriyorsunuz. Bay Bast bu kadar düşük bir maaşa bu işi kabul etmemeliydi.
But, as it turns out, the company tracks its drivers via GPS, and they were kind enough, under threat of subpoena, to give me access to Mr. Bromley's route data for the last 24 hours.
Ama, işler böyle olduğundan, şirtket kamyonlarında GPS varmış, ve şirket yetkilileri de mahkeme korkusuyla çok yardımcı oldular ve... Bay Bromley'ın son 24 saatlik yol güzergahını verdiler.
As it turns out Mr. Shimokawa collects junk cars and he wants to buy yours.
Bay Shimokawa hurda araba topladığını söyledi ve seninkini almak istiyor.
You will be searched without any scheduler, and if it turns out that we find as much as a fingertip, that hasn't been authorized,
Programın dışında araştırma yaptık, ve eğer bu yolculuktan başka bir işe yaramazsa, seni geri yollarım haberin olsun
And in fact, as it turns out... she's an Eritrean princess, from Gabon, near Chad, her name's Ina, or something.
Aslında... Gabon'dan bir Eritrean prensesi, Chad yakınlarından ismi Ina, ya da öyle birşeydi.
Up-chucked with about 40 ounces of Corcovado Gold tequila, which, as it turns out, she and her friends rapidly consumed in the woods while re-enacting The Blair Witch Project.
İçinde 20 litre Tekila varmış. Dostlarıyla beraber Blair Cadısı Projesi'ni çalışırken içkileri çok kısa süre içinde tüketmişler.
This guy turns around, he's got no shirt on, he's sweating, he's built like a brick shithouse, pulls out a knife, it's 12 inches long, and then starts running at me as fast as he can, going,
Herif dönüyor, üstünde tişört yok tabii terliyor, yapılı, b.ktan bir evin tuğlası gibi bıçağını çekiyor, 30 cm. uzunluğunda ve bana doğru olabildiğince hızlı koşmaya başlıyor.
Yeah, well, as it turns out, our guy stands very close to the wall and blows almost sideways.
Evet, ee, ve tam tersi çıktı, adamımız duvara çok yakın duruyordu ve yan duruyordu.
Oh, and then Doug covers for him, and like that's not bad enough, he comes home tonight all lit up and happy, because, as it turns out,
Sonra Doug da onu korudu. Yetmezmiş gibi bir de bu gece mutluluktan uçarak geldi çünkü meğer Deacon sürtükle yatmamışmış, efendim.
I interviewed the "K" who owns the crime scene... who I sniffed out as a lesser light of the underworld... and it turns out he's got a strip club.
Dükkânın sahibi ile görüştüm. Yer altı dünyasından çıktı. Striptiz kulüpleri varmış.
Well it turns out that that was a rather naive concept anyways as corporations are always owed obligation to themselves to get large and to get profitable.
Bağlılık ne demektir? Zaten bunun çok safdil bir kavram olduğu ortaya çıkar çünkü şirketler büyümek ve kârlı olmak için kendilerine karşı sorumludurlar.
I spoke to him and it turns out he very much wants to talk to you.
Onunla konuştum ama asıl konuşmak istediği sensin.
- Dude, seriously, I thought of all those things... but, it turns out, Buffy fell for the Immortal on her own, and now she's happy, that's it.
- Çocuklar, bunların hepsini düşündüm ben. Ama görünen o ki Buffy Ölümsüz'e kendi isteğiyle aşık oldu ve şimdi mutlu.
But as it turns out, your mother was well-behaved, you made a beautiful speech, and your hair looked great.
Ama tam tersi oldu. Annen gayet iyiydi, güzel bir konuşma yaptın, ve saçın harika görünüyordu.
As it turns out, she had gotten up early... and had taken pain medication because of a hangover-related headache.
Anlaşıldı ki, erkenden kalkıp akşamdan kalma başağrısı yüzünden ağrı kesici almış.
But, as it turns out, the company tracks its drivers via GPS, and they were kind enough, under threat of subpoena to give me access to Mr. Bromley's route data for the last 24 hours.
Vartann adamı buraya getirmeye çalışıyor. Ama, işler böyle olduğundan, şirtket kamyonlarında GPS varmış, ve şirket yetkilileri de mahkeme korkusuyla çok yardımcı oldular ve... Bay Bromley'ın son 24 saatlik yol güzergahını verdiler.
Steve Samprass's center forward and his roommate, as it turns out.
Steve Samprass'ın orta saha oyuncusu ve oda arkadaşıymış.
And as mad as it made me, turns out he was right.
Ve ne kadar beni kızdırsa da o haklı çıktı.
Well, as it turns out, cars and trucks that turn into robots aren't really that blasphemous because my pastor says that machines can turn into other machines and it's not a sleight against God.
Arabaların ve kamyonların robotlara dönüşmesi o kadar dine aykırı bir durum değil çünkü papazım der ki bu makineler diğer makinelere dönüşebilir ve bu da Tanrı'ya karşı bir hile değildir.
For as it turns out, the fake priest was called to a patient's room... and Father Ben filled in, not knowing it was fake.
İşin doğrusu, sahte papaz bir hasta tarafından çağrılmıştı ve ve yerini, bu evliliğin sahte olduğunu bilmeyen Rahip Ben doldurmuştu. Tebrikler...
And it turns out, that the same equations designed to predict plant growth apply themselves remarkably well to borders between rival human populations, as well.
Ve böylece, bitkilerin beklenen büyümesini hesaplarken kullandığımız bu yöntem kırsal bölgelerdeki insaların yerleşme ve genişleme konusunda tahmin yürütmemize de yardımcı olur.
As it turns out, I'm a bit of an expert. And I'm telling you, he's going under.
Her şey ters gidiyor, Bu konuda uzman sayılırım... ve sana diyorum ki, o gittikçe batıyor.
Well, as it turns out, cars and trucks that turn into... robots aren't really that blasphemous, because my pastor says that machines can turn into other machines, and it's not a sleight against God.
Arabaların ve kamyonların robotlara dönüşmesi o kadar dine aykırı bir durum değil çünkü papazım der ki bu makineler diğer makinelere dönüşebilir ve bu da Tanrı'ya karşı bir hile değildir.
Yeah... and, as it turns out my... my mother is... comin'in for the funeral, and... oh, I see... so what you're really saying is since your mother would have a meltdown,
Evet. Anlaşılan, annem cenaze için geliyor.
As it turns out, three years ago, izzy delancy had a midlife awakening and became an animal rights activist.
Görünüşe göre, bundan 3 yıl kadar önce, Izzy Delancy bir orta yaş aydınlanması yaşamış! Ve bir hayvan hakları savunucusu olmuş.
And, as it turns out, the real story is a story of two brothers.
Görünüşe göre, hikaye, aslında iki kardeşin hikayesi.
And... as it turns out, Emily's got a few issues with her father, too.
Ayrıca Emily de babasıyla böyle sorunlar yaşamış.
Turns out it's a pretty easy gig when your boss isn't an idiot and your boyfriend's not in love with somebody else.
Salak bir patronun ve başka bir kıza aşık erkek arkadaşın olmadığı zaman hiç de zor olmuyormuş.
Except that, uh, as it turns out... old Dr. Burke had a bit of a gambling problem... and the Devil paid off his debts, and, in exchange... the doc had to tell this one little lie.
Sonra anlaşıldı ki ihtiyar Dr. Burke'un biraz kumar sorunu varmış ve... Şeytan borçlarını ödemiş. Karşılığında Doktor bize bu ufak yalanı söylemek durumunda kalmış.
It turns out it's almost the same amount of energy as if you cover the entire landmass of the Earth with dinamite, about a yard thick. And set it all off at once.
Hesaplara göre bu enerji neredeyse, Dünya'daki tüm karaları yaklaşık 1 metre kalınlıkta dinamitle kaplayıp hepsini aynı anda patlattığınızda elde edeceğiniz enerji miktarıyla aynı.