And how do we do that translate Turkish
563 parallel translation
And how do we do that?
Peki bunu nasıl yapacağız?
- And how do we do that?
_ Ve bunu nasıl yaparız?
- And how do we do that?
- Neymiş o kolay yol?
- And how do we do that?
- Peki, nasıl yapacağız?
And how do we do that?
Pek nasıl yapacağız?
How can we do that when your science and inventions... are perpetually changing life for us... when you're everlastingly contriving strange things... when you make what we think great seem small... when you make what we think strong seem feeble?
İlmin ve icatların hayatımızı daima değişime uğratırken sen durmadan tuhaf şeyler tasarlarken, büyük sandığımız şeyleri un ufak ederken güçlü sandığımız şeyleri dermansız bırakırken bunu nasıl yapabiliriz?
Oh, but that does not mean and should not mean that we do not remember how to enjoy what comes our way.
Oh, ama bu demek değil ki canımızın istediği gibi eğlenmeyeceğiz.
We know that the purpose of the loan... And how do you pay for..., is normal, no?
Parayı niçin ödünç verdiğimizi ve nasıl geri ödeyeceğinizi bilmemiz gerekiyor, bu formalite sayılmaz, değil mi?
And how do we know that he was even with Sir Brack?
Hem Brack'le ilgisi olduğunu nerden bilelim?
- And how are we gonna do that?
- Peki, bunu nasıl yapacağız?
'Cause we all tied to a race of people that don't know how to do nothing but moan, and pray and have babies.
Çünkü sızlanmaktan, dua etmekten ve çocuk yapmaktan başka bir şey bilmeyen bir ırka aidiz.
And we go around and we meet the new neighbors that are moving in and we sort of give them the lowdown on how we do things in Clybourne Park.
Bizler etrafta dolaşıp yeni taşınan komşularımız ile tanışıyoruz ve Clybourne Park'ta işlerin nasıl yürüdüğü hakkında bilgi veriyoruz.
And we know how to do that, don't we boy?
Bu iş nasıl yapılır biliyoruz, değil mi evlat?
We know how the world ends, and it has nothing to do with Earth, except that it gets wiped out too.
Dünyanın sonunun ne olacağını biliyoruz ve bunun Dünya ile alakası yok. Yok olmak dışında.
How are we gonna do that and you can't leave this compartment?
Bunu nasıl yapacağız ve ayrıca sen de bu kompartmandan çıkamazsın?
And how do you propose we do that?
Peki nasıl yapacağız bunu?
Why don't you do all that, and then you rough draft an article and we'll split the fee. How's that?
Oraya gidip bir araştırma yazısı yazsan ve dönüşünde ücreti paylaşsak nasıl olur?
- And how do we get that information?
- Peki bu bilgiyi nasıl elde edeceğiz?
And unlike dicks, sometimes do the weirdest things. How would you like all your friends here to know that you wear a bra on your heads? Look, we're very sorry.
Bazen sevilmeyen aptallarda acayip şeyler yapabilir.
And might I ask how we're going to do that?
Bunu nasıl yapacağımızı sorabilir miyim?
What beats me is how Randall could do so mad a thing, knowing that the lady could describe them, and that we could not fail to recognize the description.
Bana çarpıcı gelen şey, nasıl oluyor da Randall böyle çılgınca bir şeye, Lady'nin kendisini tanıyacağını ve buradan kendisini teşhis edeceğimizi bile bile cüret ediyor.
And how do we know that?
Bunu nereden biliyoruz?
How do we fight something that both is, and is not, there?
Hem varolup hem de olmayan bir şeyle nasıl savaşacağız?
You learn how we do things and take that back to your command.
İşlerin nasıl halledildiğini öğrenir ve bunu kendi kuvvetlerine iletirsin.
Er... now, what about making the media more responsive and democratic? Well, there are very narrow limits for that. It's kind of like asking, "How do we make corporations more democratic?"
Bunu birçok farklı yolla yaparlar : konuları seçerek, ilgiyi dağıtarak, vurgularla, konuların genel hatlarını belirleyerek, bilgiyi süzgeçten geçirerek, tartışmayı belirli sınırlar içinde kısıtlayarak gibi.
We just wanted to do a magazine that would address all the sides of political life. Economics, race, gender, authority, political relations. And we wanted to do it in a way that would incorporate attention to how to not only understand what's going on, but how to make things better, what to aim for, and to provide, at the same time, humour, culture.
En önemli silahımız halkın eylemlerini şekillendiren, dünyaya yeni fikirlerin... yayılmasını sağlayan özgür basının temsil ettiği büyük bilgi makinesidir.
And you know how we're gonna do that?
Ve bunu nasıl yapacağız biliyor musunuz?
Yeah, and how do we know that?
Evet, bunu nereden bileceğiz?
And when you do, you tell Rose that if he tries to bump us he'll find out just how hard we "mackerel snappers" can bump back!
Ve Rose'a de ki eğer bizimle uğraşmaya kalkarsa biz çiğ balık yiyicilerin onunla nasıI uğraşacağımızı görür!
How will we do all that before Mom and Dad get home?
Annemle babam gelmeden nasıl yapacağız?
- And how do we know that?
Bunu nereden biliyoruz?
And you have no idea how much I wish that I could go back... to that morning after we made love... and do everything different.
Seviştiğimiz ve her şeyin farklı olduğu o sabaha geri dönebilmeyi ne kadar istediğimi bilemezsin.
Not to mention that this is a worthy cause, and we were always... telling them how important it is to be involved in the community... and give something back, but we never do anything about it.
Bunun çok önemli olduğunu kastetmiyorum ve hep yapardık... hep topluma katılmanın ne kadar önemli olduğunu söylüyorsun... ve birşeyler vermenin, ama bununla ilgili hiçbir şey yapmıyoruz.
And that, gentlemen, is how we do that.
Biz bu işi işte böyle yaparız beyler.
And how does the President propose we do that?
Peki Başkan bunu nasıl yapmamızı öneriyor?
But in the end... all that matters is how we feel and what we do about it because either way we're the ones who have to live with the consequences.
Ama sonunda önemli olan tek şey hissettiklerimiz ve bu konuda ne yapacağımız çünkü neticede sonuçlarına katlanacak olan biziz.
Exactly, and it is our duty to do everything we can, no matter how dangerous to stop that from happening.
Kesinlikle, ve bizim görevimiz elimizden gelen her şeyi yaparak oluşabilecek bu tehlikeli durumu durdurmak olacaktır.
And how do you suggest we do that?
Peki bunu nasıl yapacağız?
- And how are we gonna do that?
- Evet, peki sonra? - Sonra uçağı durduracağız.
Dharma, doyou understand... that we have only two hours... to do everybody's hair and makeup, locate the cake... figure out how to do a champagne toast for 1 50 guests... with only two cases of champagne - 1 2 bottles in each case.
Dharma, sadece iki saatimiz var... anlıyor musun? iki saatte... herkesin saçını ve makyajını yapıp pastanın yerini ayarlayıp... sadece iki kasa şampanyayı 150 misafire nasıl dağıtıp... kadeh kaldırartacağımızı hesaplıyacaz - Her kasada sadece 12 şişe varken.
And how do we implement that evacuation. - Maygar?
Bu tahliyeyi nasıl yaparız, Maygar?
Dear Angel, I was at church Easter Sunday... and the minister was talkin about the mystery of faith... how easy it is to doubt what you can't prove... and how even though none of us saw the miracle in the Lord's tomb that day... alls we had to do was believe in it hard enough and it would be true.
Sevgili Melek, Paskalya Pazarı'nda kilisedeydim... ve rahip inancın gizemi hakkında konuşuyordu... kanıtlayamadığın şey konusunda ne kadar kolay şüpheye düşebileceğine... ve o gün hiçbirimiz Tanrı'nın türbesinde mucizeyi görmesek de... tek yapmamız gereken buna sıkı bir şekilde inanmaktı ve böylece o gerçek olacaktı.
And that's what we're going to fucking do because I'm feeling all right but I don't know how you're feeling.
İşte yapacağımız şey de bu! Çünkü mükemmel hissediyorum! fakat sizin nasıI hissettiğinizi biliyorum.
- And how are we supposed to do that?
- Peki bunu nasıl yapacağız?
- You don't need to know how... only that we did... and we can do it again any time we need to.
- Bunu nasıl yaptığımızı... bilmenize gerek yok... ve istediğimiz zaman tekrar yapabiliriz.
We both know she would never do that, and I'm sure you're probably wondering... how the exam got in her bag,'cause I know that's what I'd be wondering if I were you,
Tabi sınav kağıdının onun çantasına nasıl girdiğini merak ettiğinize eminim. Çünkü yerinizde olsam ben de bunu merak ederdim ve şey...
And how do we know that?
Nereden biliyorsunuz?
And seeing as how we are friends, but now we're friends that do that it's just gonna take time getting used to.
Önceden nasıl arkadaştık, ama şimdi böyle arkadaşız... Buna alışmak zaman alacak.
Nothing. How do we know that they're not three feet tall, green and slimy?
Onların 3 feet uzunluğunda, yeşil ve yapışkan olmadıklarını nasıl bilebiliriz?
And how do we feel about that?
Bu konuda ne hissediyorsun?
And how do we plan to do that?
Bunu nasıl yapacağız peki?