And i'm glad translate Turkish
1,870 parallel translation
I'm glad when all the stress is over and we are finally gone.
Maddi sorumluklarımız var. - Hafta sonu Berlin gölüne gitsek ya.
And if he's a neighbor, I'm glad I never met him,
Komşum olmasına rağmen, onunla hiç karşılaşmadığıma memnunum.
And I'm so glad you used my title.
Kitaba benim seçtiğim adı koyduğun için de çok mutluyum.
Look, I'm sure that it's a fantastic place, and I'm glad that you guys got over whatever issues you had with the Walkers.
- Bak, eminim çok güzel bir yerdir, ve bende orda sizlerle olup, Walkerlarla yaptıklarınızı görmeyi isterim.
And at the risk of sounding selfish, I'm glad I'll be the only one she's cooking for.
Her ne kadar kulağa bencillik gibi gelse de, artık sadece bana yemek yapacağı için mutluyum.
And I'm glad... you've found someone who will care for you when I've gone.
Ve ben öldükten sonra benim yerime sana değer veren birini bulduğun için de mutluyum.
- { \ And I'm } So glad I could bring you sun today!
- Size güneşi getirdiğim için de çok mutluyum!
Ooh, and I'm glad you gave the kids a car.
Çocuklara arabayı verdiğin için teşekkür ederim.
And I'm so glad you phone before you left.
Ve ayrılmadan önce aradığınız için çok minnettarım.
And may I say, I'm glad I could see Ireland again.
Ve eğer İrlanda'yı tekrar görebilirsem memnun olurum.
Mom, I'm glad you brought me here, but isn't it more important for a woman to be smart and powerful than beautiful?
Anne, beni buraya getirdiğin için memnunum, ama, bir kadın için güçlü ve zeki olmak güzel olmaktan daha önemli değil midir?
I'm Victor Velasco, and I'm glad you're here.
Ben Victor Velasco, ve burada olduğunuza çok sevindim.
I'm glad it's out in the open, cos someone knew about it and was trying to blackmail me. I got this letter.
Bu konu iyi ki gündeme geldi çünkü başka biri daha biliyor ve bana şantaj yapmaya çalışıyor.
I'm so glad you and Uncle Peter are here.
senin ve Peter amcanın burada olmasına çok memnunum.
I'm really glad you're back and we can talk again.
ziyarete geldiğine ve yeniden konuştuğumuza çok sevindim.
Yes, i did, tiffany, and i am so glad you called.
Evet Tiffany, aradım. Aramana çok sevindim.
You're glad I'm here, you're not trying to replace my mom, and you want us to be pals.
Annem gibi davranman gerekmiyor, ve bir dost gibi olalım, falan fiş mekan.
Girlfriends and beer pong don't mix. - I'm not glad you're here.
- Ben hiç de memnun değilim.
And i'm glad, because that kid never would have stood a chance with you.
Bunun için seviniyorum ; çünkü öyle bir çocuğun senin karşında hiçbir şansı olmazdı. "
I will take the stand, I will defend you, and my father will be glad.
Tanık kürsüsüne çıkıp, seni savunacağım. Ve babam buna sevinecek.
I'm glad you're back, but with that coat and that dress... what'll people say?
Döndüğüne sevindim ama bu ceket ve elbise... insanlar ne diyecek?
Plotting fake suicides and murder for revenge? You know, i'm glad to see that you're entertained.
Biliyor musun eğlendiğini gördüğüme sevindim.
I know you do, and I'm glad you do.
Sevdiğini biliyorum. Bundan memnunum.
Look, I'm really glad that we got a chance to talk last night, and we're taking steps towards working things out.
Dün akşam konuşabildiğimize sevindim. Aramızı düzeltmek için adım atıyoruz.
My dear boy I'm glad to know you're there and all right
Sevgili evladım, orada olduğunu bilmek güzel.
And I'm really glad that we had that talk this afternoon, you know?
Bu öğlen konuştuğumuz için de çok minnettarım.
No, no, and I'm glad that you're not.
Hayır, hayır, ve olmadığın için mutluyum.
- I'm glad you asked, because it seems like no matter where I go in this dump, this unbelievably annoying doctor, Elliot somebody, keeps coming up to me and talking to me... Oh.
Bu çöplükte nereye gidersem gideyim, Elliot Bilmemne diye acayip sinir bozucu bir doktor var, ve devamlı benimle konuşmak için- -
Mr. Oliver, I'm really glad that you're alive and everything, but I just about had a heart attack and I think I might still be having one.
Bay Oliver, hayatta olmanıza sevindim ama neredeyse kalp krizi geçiriyordum. Halen geçiriyor olabilirim.
Yes, and I'm glad you're friends, and I'm glad you're both in my life.
İkinizin hayatımda olmanıza da seviniyorum. İyi bir kadın bulmak zordur. Ama ben iki tane buldum.
and for all my troubles I'm glad I never have theirs. Your Majesty.
Yaşadığım tüm sorunlara rağmen, onların çektiklerini çekmediğim için mutluyum.
I'm very glad to be here, because I just sat in some office management, and I need an office management solution.
Burada olmaktan çok mutluyum. Çünkü az önce ofis yönetiminde oturuyordum ve bir ofis yönetimi sorun çözümüne ihtiyacım var.
Well, I'm glad you came in we got the results back, and the test did pick something up.
Gelmene sevindim. Sonuçları aldım ve bir şeye rastladık. Kanser yani..
I remember thinking, "I'm so glad this isn't a hit and run." That this man took full responsibility for what he'd done.
Sürücünün çarpıp kaçmadığına, bütün sorumluluğu üstlendiğine çok sevindiğimi hatırlıyorum.
Well, I'm glad you came in we got the results back, and the test did pick something up.
Gelmene sevindim. Sonuçları aldım ve bir şeye rastladık.
I'm glad that you came here to see me so I can tie you up and lock you in a room until I sell your ass back into suburban slavery.
Beni görmeye gelmene çok sevindim. Artık seni bağlayıp bir köle pazarında satana kadar bir odaya kilitleyebilirim.
I'm not sure what it is, but I'm glad we could put our complicated past aside and discuss it.
Ne olduğundan emin değilim. Karışık geçmişimizi bir kenara bırakıp beni yeniden aramana sevindim.
Aren't you glad I didn't take your advice and quit drinking?
Lafına uymayıp da içkiyi bırakmadığım için memnunsun, değil mi?
I'm really glad you could come on short notice because I wanted to know what happened to me and I don't need anyone else knowing.
Bu kadar kısa zamanda gelebilmenize gerçekten çok sevindim. Çünkü bana ne olduğunu öğrenmek istiyorum ve başkalarının bilmesini istemiyorum.
I'm really glad we're over that and now we can finally get going.
Nihayet oraya gidebileceğimiz için memnunum.
And I'm sure he's glad that he did.
Benimle olmak için filminden vazgeçmişti.
A man standing next to me saw me yelling and said, "I'm glad you're on our side."
Benimde bağırdığımı gören bir adam bana dönüp "Bizim tarafımızda olman çok güzel" dedi.
And I'm glad they were at home and together when they died.
Son günlerinde birlikte oldukları için mutluyum.
And i'm glad you weren't killed by body snatchers. Me, too.
Ceset kapkaççıları seni öldürmediği için de çok mutluyum.
And i'm glad you did.
Bunu yaptığına da sevindim.
And I'd be glad of the company.
Ben de sana eşlik etmekten memnuniyet duyarım.
I'm so glad that the Big Guy noticed him and not me. So, there you go.
Büyük Adam'ın beni değil de onu fark etmesine sevindim.
I'm just glad that people finally know the truth. And I'm really glad to have my good name back.
Yalnızca insanların gerçeği öğrenmesinden ve ismimi aklamaktan memnunum.
- I did love your father... and I'm glad you something could share with him.
- Bianca, ben de babanı sevdim. Paylaşabileceğiniz bir şey olmasına da çok sevindim.
And, um, I'm so glad that you finally found someone you can really be yourself with.
Ve, senin adina cok sevindim yaninda kendin gibi davranabilecegin birini buldugun icin.
And I'm glad you're staying home with evan.
Ve evde kalıp Evan'la ilgileneceğin için sevindim.
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm not gonna lie 17
and i'm so sorry 99
and i'm very sorry 29
and i'm an alcoholic 48
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm not gonna lie 17
and i'm so sorry 99
and i'm very sorry 29
and i'm an alcoholic 48
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46