And i'm not translate Turkish
38,719 parallel translation
I'm already involved, And I'm not taking my eyes off that woman.
Dahil oldum bile, ayrıca gözümü o kadının üzerinden ayırmayacağım.
And then I'll arrange a meeting with kenji, But not as benjamin jones.
Sonra da Kenji'yle bir görüşme ayarlayacağım ama Benjamin Jones olarak değil.
I'm not gonna take a bullet. You and the security team will be all over the hammer. Before he gets a shot off.
Sen ve güvenlik ekibi, ateş etmeden Çekiç'in etrafını saracaksınız.
And what makes you think I'm not?
Peki neden öyle olmadığımı düşünüyorsun?
But I am not gonna stand by and watch you suffer.
Ama burada durmayacağım ve acı çekmeni izlemeyeceğim.
So in the absence of Long John Silver, the men will look to me, not you, for answers to what happens next, and I will be the one to give them those answers, not you.
Yani Uzun John Silver'ın yokluğunda adamlar beni izleyecek, seni değil. Bundan sonra ne olacağı konusunda da onlara cevap verecek kişi ben olacağım, sen değil.
The idea that he might be looking down on me in this moment and find me not doing everything in my power to see his death answered for, that is something I'm willing to put my life at risk over,
Vane'in şu an beni yukarıdan izleyip, bütün gücüme rağmen ölümünün intikamını alamayışıma şahit olabileceği düşüncesi var ya işte bu uğrunda hayatımı riske atabileceğim bir şey.
In theory I'd say no, although the staging has an obviously sexual component, and if I'm not mistaken, the attacker shaved her pubis as part of his ritual.
Olayın sahnelenişinde açık bir cinsellik olsa da bence hayır... ve yanılmıyorsam kızın kasığını da ayinin bir parçası olarak tıraş etmiş.
I'm here to see you as an expert, not as a sister, so what you're going to see is secret and you mustn't tell anyone about it.
Buraya bir uzmanla görüşmeye geldim, kardeşin olarak değil, yani göreceğin şey gizli, kimseye söylememelisin.
And I'm not doing it now.
Şimdi de yapmıyorum.
I'm gonna graduate you on a probationary clause, which means if you are not in the top 10 % of your department for conduct, safety, and citations, you're a fucking goner.
Seni koşullu olarak mezun edeceğim. Davranış, güvenlik ve takdirname konularında bölümünde % 10'a giremezsen gidersin.
And my answer to that will determine whether or not I'm a homophobe, like, according to you?
Ve sana göre bu sorunun cevabı homofobik olup olmadığımı belirleyecek, öyle mi?
If we don't stop doing your errands and do some police work, I'm not going to have a job to lose.
Senin ayak işlerini yapmaya devam edip polislik yapmazsak kaybedecek bir işim olmayacak.
Wait, Clay's there, and I'm not?
Clay gidecek, ben gitmeyecek miyim?
It means, my dear Superintendent, that I do not have the slightest intention of spending the evening watching a roomful of army officers and their overdressed women guzzling champagne and, between mouthfuls of smoked salmon, telling me the best place to buy Staffordshire china.
Şu anlama geliyor, saygıdeğer Başkomiserim akşamımı, lıkır lıkır şampanya içen ve yanında ağız dolusu füme somon yiyen ve bana en iyi Staffordshire çinisini nereden alabileceğimi söyleyen oda dolusu ordu subayını ve aşırı süslenmiş eşlerini gözetleyerek geçirme gibi bir niyetim yok.
And what, i'm not invited to this disney thing?
Ne yani, Disney işine davetli değil miyim?
And I'm certainly not trying to connect the two, but, uh, there are zoning laws that prohibit sex shops and strip clubs...
Aralarında bir bağ kurmaya çalışmıyorum ama seks dükkanları ve striptiz kulüplerine karşı imar yasaları...
And I'm certainly not gonna let her go alone.
Tek başına gitmesine de izin veremem.
I don't have a boyfriend, and I'm not pregnant.
Erkek arkadaşım yok ve hamile de değilim.
And I'm very wealthy, so I do not have to have a salary.
Ve ben çok zenginim Bu yüzden maaşım olmak zorunda değilim.
I'm not, like, tortured and tormented.
Ben işkence gördüm ve işkence görmüyorum.
I will have a salad Nicoise, not raw, just seared, and some beans, yellow and not red, and some capers.
Bir salata alacağım Niçoise, çiğ değil, sadece kurutulmuş, Ve bazı fasulye, sarı ve kırmızı değil, bazı kapari.
If you pull that trigger, I guarantee you my guys will not stop, not until you're found, captured, and killed.
Tetiği çekersen, sana garanti ederim Adamlarım durmayacak, bulana kadar değil, Yakalandı ve öldürüldü.
This is more like I wake up and I'm not really sure if I was dreaming or not.
Bu daha çok uyandığım gibi Ve rüyamda olup olmamdan emin değilim.
I'm not Gabriel, and you aren't Dr. Reese.
Ben Gabriel değilim ve sen de Dr. Reese değilsin.
No, and I'm not gonna check their boat.
Hayır botları motları kontrol etmeyeceğim.
Like, sorry, dude, I'm not some lobotomized robot, like, I can't turn it off and on.
Üzügünüm dostum ben bir lobotomize robot değilim, Açılıp - kapanmam.
And he is not wearing the temp jumpsuit I had left for him.
Ve ona bıraktığım tulumu giymemiş.
Like, being here alive is a waste because... I don't enjoy it, I'm not happy or grateful... and I'm taking a spot away from someone who maybe would've gotten something more out of it.
Yani sanki hayatta olmam gereksizmiş gibi çünkü hayattan keyif almıyorum, mutlu ya da minnettar değilim ve belki bunu daha iyi değerlendirebilecek birinin yerini çalıyorum.
And I'm like, "Yeah, you're not doing something else." You're gonna have at any other job, someone's gonna know what you've done. "
Ben de onlara diyorum ki, "Başka bir şey yapmayacaksın, diğer her iş gibi, biri ne yaptığını öğrenecek."
The things I am most grateful for are having met the love of my life - not everybody gets to do that- - and having not only met the love of my life, having him feel the same way about me,
En müteşekkir olduğum şey, hayatımın aşkıyla tanışmış olmam. Herkes bu şansa sahip olamıyor. Sadece tanışmış olmak da değil, onun da benim için aynı duyguları beslemesi birlikte bir hayat kurmamızı sağladı.
And not that there's anything bad about what I did, but I was moving on to another phase of my life.
Kötü bir şey yaptığımdan değil ama hayatımın başka bir evresine geçiyordum.
"and when I walk from behind the green door, " there's women there and they're trying to touch me, but I'm not gonna let them touch me'cause I'm focused. "
Yeşil kapının arkasından çıktığımda, kadınlar olacak ve bana dokunmaya çalışacaklar.
And I said, "Man, I'm not sticking my dick in these women." I'm moving it to the side.
Dedim ki, " Kadınların içine sokmuyorum, yana doğru yapıyorum.
I mean, it was all Italian mafia that did distribution, and it was all Jewish mafia that did production, and women were not allowed to kind of get in there, especially distribution, you know.
Filmleri İtalyan mafyası dağıtıyordu, yapımcılık kısmı Yahudi mafyasındaydı, kadınların bu işlere karışması yasaktı, özellikle de dağıtım kısmına.
I know I'm hypocritical'cause I'm a dominatrix and I beat the shit out of men, but I just feel like it's appropriate doing it to a man but not a woman.
İki yüzlüyüm biliyorum çünkü dominant bir kadınım, erkekleri dövüyorum. Ama bunu bir kadına yapmaktansa bir erkeğe yapmak daha uygun bence.
I had been retired for quite a few years and a director contacted me, not knowing that I had been retired.
Bir kaç sene emeklilik yaşadım, bir yönetmen beni aradı, emekli olduğumu bilmiyordu.
And they're like, "Oh, not a big deal. You're just rosebudding it." I'm like, "What is rosebudding it?"
"Bir şey olmaz, tomurcuk olmuş." dediler.
And I'm like, "Oh, no, this is not good."
"Bu iyi bir şey değil." dedim.
And so, that's mostly what they're shooting and I'm just not interested in shooting that.
Çoğunlukla yapılan bu. Ama bu benim ilgimi çekmiyor.
And I'm not knocking the girls.
Kızları eleştirmiyorum.
I'm not good with the... you know, and the gay rumors only recently subsided.
Bu konuda iyi değilim. Gey olduğum söylentileri de yeni duruldu.
I don't want to tear this room apart, and I'm not sure I want to fight.
Aramak istemiyorum, mücadele etmek istediğimden de emin değilim.
We made a bet, and I got higher than a "C," so you lost.
İddiaya girdik, ben "C" den yüksek not aldım, sen kaybettin.
I'm not really sure how this is done, uh, and I'm already being too formal.
Bunun nasıl yapıldığından emin değilim, şimdiden çok resmîyim.
And I'm sorry if you're scared, but I'm not your shield, okay?
Korkuyorsan üzgünüm ama senin kalkanın değilim, tamam mı?
And it's not that "when will I find love" kind of lonely. Or that "the popular kids are mean to me" kind of lonely.
"Aşkı ne zaman bulacağım" türünde bir yalnızlık değil ya da "popüler çocuklar bana acımasız davranıyor" türünde de.
The whole night... with Marcus and everything... I couldn't believe you were on his list and not mine.
Gece boyunca sen Marcus'layken benim yerime onun listesinde olduğuna inanamadım.
Well, I'm not sure that it's appropriate to objectify anyone in this way, and certainly not a teacher, but, uh, in so far as this was meant as a compliment, thank you.
Birini, hele ki bir öğretmeni bu şekilde nesneleştirmenin uygun olduğundan pek emin değilim ama iltifat niyetiyle söylendiği için teşekkür ederim.
And I know this was really not like me, believe me.
Normalde böyle yapmadığımın farkındayım, inanın.
And I'm not?
Ya ben?
and i'm not gonna lie 17
and i'm not going anywhere 42
and i'm not the only one 23
and i'm not going to 28
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm so sorry 99
and i'm an alcoholic 48
and i'm not going anywhere 42
and i'm not the only one 23
and i'm not going to 28
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm so sorry 99
and i'm an alcoholic 48
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm glad 37
and i'm sorry 950
and i'm thinking 69
and i'm telling you 167
and i'm like 248
and i'm tired 39
and i'm happy 32
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm glad 37
and i'm sorry 950
and i'm thinking 69
and i'm telling you 167
and i'm like 248
and i'm tired 39
and i'm happy 32