And i'm tired of it translate Turkish
248 parallel translation
I've been answering that question till I'm fair sick and tired of it.
Ben aynı soruyu sorup durdum, ta ki o sorudan sıkılıp hastalanana kadar.
I'm sick and tired of hearing about it.
Artık gına geldi, duymak bile istemiyorum.
I been listening to that same thing forever and I'm tired of it.
Yıllardır aynı şeyi dinlemekten sıkıldım.
I'm sick and tired of this. Come on, break it up.
Bundan bıktım usandım.
I'm tired of myself. It is about yourself, and i must say it to you.
Senin hakkında, ve sana söylemek zorundayım.
- and I'm getting tired of it!
-... ve bıktım artık!
I'm tired of it, and tired of being tired.
Yoruldum artık, yorulmaktan da yoruldum.
I'm sick and tired of it all.
Bıktım usandım artık.
The news I get is always bad news, and I'm tired of it!
Aldığım haberler, hep kötü haber. Artık bundan yoruldum!
I'm sick and tired of it!
Bıktım, usandım bundan!
I'm getting sick and tired of it myself.
Ben de kendimden sıkıldım. İşim bitti Pete.
For weeks I've been listening to that slop and I'm tired of it.
Haftalardır bu saçmalığı dinledim ve bıktım artık.
Anyhow, it will make it easier for me to say goodbye. When I get tired of you and your... habits.
Ama böyle devam edersen senden bıkarım ve... kolayca sana bay bay derim.
And what's more, I'm tired of arguing about it, so let's drop it right now.
Ve üstelik, bu konuda tartışmaktan bıktım, gel bu konuyu bırakalım.
- You mean you were yelling at him, and I'm getting just a little tired of it.
- Ona bağırıyordun.
I don't want to die and leave you, but I I get so tired of it and I feel I'm going to die.
Ölüp senden ayrılmak istemiyorum, ama ama çok yoruldum ve öleceğimi hissediyorum.
And the second time tonight and I'm getting darned tired of it.
Bir gecede ikinci kez aynı şey oluyor ve ben bundan sıkıldım!
I'm sick and tired of it all, of everything to do with you.
Hepsinden yoruldum ve bıktım, seninle ilgili her şeyden.
- it has a limited stability... - I'm aware of the situation, engineer. And I'm getting a little tired of my senior officers conspiring against me.
Durumun farkındayım, ve kıdemli subaylarımın arkamdan komplo kurmasından yoruldum.
I'm sick and tired of it.
Artık sıkıldım ve yoruldum.
I'm sick and tired of being suspected of being wicked with nothing to show for it. Oh-ho!
Kötü kadın damgası yemekten yoruldum, ne yazık ki hak etmeden.
And when I bought it not half an hour ago you assured me that its lack of movement was due to it being tired and shagged out after a long squawk.
Yarım saat önce aldığımda bana dedin ki, hareket etmemesi uzun uzun öttükten sonra yorulup düzülmüş olmasından.
That parrot is definitely deceased, and when I bought it a half hour ago... you assured me that its total lack of movement... was due to it being tired and shagged out after a long squall.
Papağan kesinlikle mortu çekmiş. Yarım saat önce satın aldığımda, hareketsizliğinin sebebinin uzun bir sevişme seansı olduğunu söylemiştin.
I'm sick and tired of it.
Bundan bıktım ve yoruldum artık.
I live in one room for 8 years and I'm tired of it.
Tam sekiz yildir tek bir odada yasiyorum, ve artik cok yoruldum.
It's a lot of baloney and I'm tired.
Bunlar saçmalık ve ben yorgunum.
We're all tired. - I'm tired and it's a lot of baloney.
- Yorgunum ve bunlar saçmalık.
They chased me till I got tired of it, then I just whirled my horse, Bo, around, took the reins in my teeth and rid right at them villains.
Canım sıkılana kadar peşimdeydiler. Atım Bo ile bir dönüş yaptık, dizginleri dişlerimin arasına aldım ve heriflerin üzerine yürüdüm.
I'm sick and tired of hearing it.
Bunu duymaktan yoruldum.
Because I'm goddamned sick and tired of walking into this house... and finding it empty, that's why.
Çünkü bu evin içinde dolaşıp, boş olduğunu görmekten bıktım usandım, sebebi bu.
You do too, and I'm getting tired of it.
Sende alıyorsun ve ben bundan bıktım.
Mama Mosebery, I've got this hair growing... round my nipples, and I'm tired of plucking it.
Mama Mosebery, meme uçlarımın etrafında.. uzayıp duran şu kılları almaktan bıktım usandım.
Tell you the truth, I'm getting sick and tired of it.
Doğruyu söylemek gerekirse bıktım usandım.
I've had it. I'm sick and tired of waiting for you to get better.
Senin iyileşmeni beklemekten bıktım usandım.
I live a life of hatred and killing I'm tired of it
Nefret ve düşmalık dolu bir hayat yaşadım öldürmekten çok sıkıldım
I'm sick and tired of it.
Bıktım artık.
Most of all, I'm sick and tired of being second to those... those darned Russians. It's time we... Got someone up there!
Hepsinden çok koyan da, şu... şu kahrolası Rusların ardından ikinci olmak.
I'm sick and tired of hearing it.
Bunu duymaktan fenalık geldi.
I'm just sick and tired of it.
Artık bundan bıkıp usandım.
Yeah, well, I don't buy it and I'm damn sick and tired of all your stories!
Evet, bunu yemiyorum ve artık yalanlarından bıktım usandım!
I'm tired of giving you money, and you squandering it.
Bıktım sana sürekli para vermekten ve senin bu paraları boşa harcamandan.
I'm sick and tired of it.
Hasta oldum yoruldum artık.
You have no class, Thornton, and I am tired of it.
Kalitesizsin Thornton ve bundan sıkıldım.
Finally I got tired of waiting - and I decided to take care of it once and for all.
Nihayet, beklemekten sıkıldım... ve kendim ilgilenmeye karar verdim.
We have not had irony here since'83, when I was the only practitioner of it and I stopped as I was tired of being stared at.
1983'ten beri burada espri yapılmaz. Son ve tek yapan bendim yüzüme aval aval bakılmasından bıktığım için bıraktım.
And I'm tired of it, all right?
Bıktım ben bu işten.
I'm so tired of all your talk about dirt and worms. Don't drink it!
Tüm pislik ve kurtlar hakkındaki konuşmalarından bıktım.
And I'm tired of it.
Artık bundan bıktım.
I'm sick and tired of men using love like it's a kind of disease you just catch.
Aski bulasici bir hastalik gibi gören erkeklerden biktim usandim.
I'm just sick and tired of people, every time they look at us, it's like he's gonna kick me head in - and he's not.
İnsanlardan sıkıldım, bunaldım, ne zaman bize baksalar, kafama vurur sanıyorum ama yapmıyor.
I know you're probably tired after the trip. And it might seem that I'm living it up here in the lap of luxury.
Yolculuğun seni muhtemelen yormuştur... ve burada konforun kucağında hayatımı yaşıyor gibi görünüyor olabilirim