And it's great translate Turkish
2,690 parallel translation
We got a great following, man, and it's growing every day.
İşler çok iyi gidiyor. ve her geçen gün daha da iyiye gidiyor.
It's a great game, and you're changing the subject.
Harika bir oyundur ve sen konuyu değiştiriyorsun.
John, I, um I know you had great loyalty to Rose Teller, and rightly so, but often it's the good coppers who shoulder the blame for the bad.
John, ben... Rose Teller'a olan sadakatinin farkındayım. Haklısın da.
I don't know what's so great about being young anyway if it just means you have to pound red bull and cover your boobs in glitter.
Red Bull içip, göğüslerini yağlamaktan başka bir şey ifade etmiyorsa genç olmanın nesi güzel onu da anlamış değilim.
Listen, um, I have a new project, and it's great.
Dinle, yeni bir projem var ve çok iyi.
When I go back and listen to the recording, I'm like, "I'm all over the place." It's not great.
Geri dönüp kaydı dinlediğimde "Feci sıçmışım." diyordum.
You see, here's a law that entered science as a way of talking about how heat moves around and the efficiency of steam engines, but it ended up being able to explain one of the great mysteries in the history of science.
Isının nasıl hareket ettiğini ve buhar makinelerinin etkinliği konusunda konuşabilmek üzere bilime yeni bir yasanın girdiğine şahit oluyorsunuz. Ama bilim tarihindeki en büyük gizemlerden birini açıklayabilmesiyle son buldu.
Yeah, yeah, no, that's gonna be great, it's gonna be great, no, and this is gonna be great.
Evet, evet, bu harika olacak. Bu harika olacak, evet, harika olacak.
Thought it was strange, he asked someone about the reason and heard, that a long time ago, their great-grandfather called'Wangjil'suddenly had disappeared, so they had this memorial ceremony on that day since then.
Garip olduğunu düşünen Wangjil birisine nedenini sormuş, uzun zaman önce büyük-büyükbabaları'Wangjil'aniden kaybolmuş, bu yüzden o zamandan beri kaybolduğu gün onlar anma töreni yaparlarmış.
It still doesn't connect it directly with the ancient near east and all of the great civilizations from the Aegean through the Mediterranean.
Akdeniz'deki Ege Denizinden ve antik yakın doğudan geçen tüm büyük medeniyetlerle hâlâ doğrudan bir bağlantısı olduğunu göstermiyor.
You and I both know those stories about my great-grandfather summoning demons, it's nonsense.
İkimizde büyük büyükbabamın ruh çağırma olayının saçmalık olduğunu biliyoruz.
I wrote in my journal, and... Oh, I read some of the book that you gave me, it's so great.
Günlüğümü yazdım, ve senin verdiğin kitapları okudum, muhteşemlerdi.
For all intents and purposes we believe it's an old Indian site of some great archeologic importance.
İnandığımız tüm değerler ve amaçlar, bunun büyük bir arkeolojik değeri olan eski bir yerleşim yeri olduğunu gösteriyor.
It's kind of great and new and I kind of really like her so...
İyi gidiyor, yeni ve gerçekten ondan hoşlanıyorum...
It's so great to be witness to someone's personal and spiritual evolution.
Birinin kişisel ve manevi evrimine tanıklık etmek öyle harika ki.
- Yeah, and I think it's great.
- Evet. Harika bir haber.
In the sense that it fights plaque and gingivitis, it means a great deal to me.
Plakla ve diş eti iltihabıyla savaşmak dışında benim için anlamı büyüktür.
And, obviously, it's a great cause.
Ayrıca mükemmel bir amaç.
Listen, Jade, it's been great sitting at your table with you and Alexa and Madison and all the Ashleys and going to your parties.
Dinle, Jade, masanızda oturmak harika seninle, Alexa ile, Madison ile ve Ashley'lerin hepsiyle ve partilerine gitmek de.
One day, me and my buddy- - we ditched class, stole his dad's Ferrari, I got to sing in a parade, pretended to be the sausage king of Chicago. It was great.
Bir gün, bir arkadaşımla beraber- - okulu astık babasının Ferrari'sini çaldık, ben Chicago'nun sosis kralı numarası yapıp bir törende şarkı söyledim.
Everybody's clearly a great singer, and it's interesting to see who is focusing more... on the singing and who's focusing more... on sort of attitude.
Biliyor musunuz, herkes çok iyi söyledi ve kimin şarkıyla, kimin tavırlarla ilgilendiğini görmek ilginçti.
I mean, everyone here's so great, and we're all getting along super well, and, you know, we're all being friendly, but at the end of the day, like, I can't get out of my head that it is a competition. This week we asked you to focus on individuality... to really show us what it is that makes you unique... and, most importantly, a great fit for Glee.
Cameron Lindsay Matheus Alex Emily Samuel bu hafta iyi iş çıkardınız.
"Wow"... it's right place and that's great. Anyway, I'll sit too much.
Burası muhteşem y a Bence sevmeniz fazla sürmez
But Connie's been at Tiffany's this whole week, and so I've been staying with Kate every night... and Larry, it has been great.
Ama Connie bir haftadır Tiffany'de kalıyordu ve ben de her gece Kate ile birlikteydim... Larry, bu harika bir şeydi.
He says this is a great opportunity and that I should go for it. And that's what I'm gonna do.
Bunun büyük bir fırsat olduğunu ve kovalamam gerektiğini söylüyor.
Maybe you think she's having a great time in bed... yelling her head off... and then you find out she's been faking it, for years.
- Belki sen onun yatakta iyi zaman geçirdiğini, onun aklını aldığını düşünürsün ama sonra aslında hep numara yaptığını öğrenirsin. Onca yıl boyunca.
I hate saying it, it's not zero, but I have a great team, and we'll take great care of you tomorrow, I promise you.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, risk sıfır değil, ama güzel bir ekibim var. Yarın seninle güzelce ilgileneceğiz. Söz veriyorum.
"It's so great that Chinese and Japanese " are finally getting along.
En sonunda Çinliler'in ve Japonlar'ın bir araya geliyor olması çok güzel.
Doing this new clinical trial, you know, getting all these, um, cutting edge drugs and stuff like that, so it's really great.
Yeni bir klinik deneye başladı. Son model ilaçlar falan alıyor. Çok iyi yani durumu.
It's great town with great people, and a great place for a young doctor to hone her craft.
Harika insanları olan harika bir yerdir. Genç bir doktorun tecrübe kazanması için de harika bir yer.
And it's a great pleasure meeting you all.
Ve sizinle tanışmak büyük bir zevk.
This is a good place to remind ourselves, the patterns of life and death, which are the raw material for Darwin's great engine of evolution, natural selection, they've changed dramatically in the 21st century compared to the 20th and in the 20th century compared to the last 10,000 years and to me, that says that natural selection at least, if it hasn't stopped, has at least slowed down.
Burası, evrimin en büyük itici gücü olan ve Darwin tarafından keşfedilen doğal seçilim için ham madde sağlayan yaşam ve ölüm örüntülerini anımsamak için iyi bir yer ve bu örüntüler 20. yüzyıla kıyasla 21. yüzyılda önemli ölçüde değiştiler ve son 10.000 yıla kıyasla 20. yüzyılda da ve bana göre bu doğal seçilimin durmadıysa da en azından yavaşladığı anlamına geliyor.
If you do decide to take Brenda's case, it'd be great if you swung by her office and talked to her about it in person.
Brenda'nın davasını almaya karar verirseniz, iş yerine uğrayıp onunla şahsen konuşursanız harika olur.
it's perfect for blind dates and other occasions it's great for weddings and funerals too
Hem tanışma randevularına uygun, hem de her tür ortamda giyilecek türden. Düğünler ve cenazeler için de mükemmel.
How great is this place, after 10 years you can still cruise it and know something's happening here?
10 yıl geçtikten sonra gezerken insan hâlâ burada dolapların döndüğünü anlayabiliyor. - Harika.
There's something great inside me and it keeps growing for you...
İçimde harika bişey var ve senin için büyüyor..
We're gonna have some nice eggs and I'm gonna cook for you and it's all gonna be great.
Burada güzel yumurtalarımız var sana pişireceğim şimdi ve de çok güzel olacak.
It's a modern take on the E-type Jag. And the E-type, with the possible exception of Concorde, is almost certainly the last truly great thing Britain made.
- Type, büyük olasılıkla Concorde dışında Britanya'nın yaptığı en son ve en güzel şey.
Look, the tie is great, and, you know, it's perfectly normal to have some pre-wedding jitters.
Bak, kravatın harika. Hem düğünden önce böyle strese girmen çok doğal.
And the great thing is, it's got positive camber on its back wheels.
En güzeliyse cantlarında belirgin yamukluklar var.
It's okay. Wilfred and I had a great time.
Wilfred ve ben çok eğlendik.
Look, like it or not, you work for Deputy Director David Estes, who has career stakes in Brody, whom he and his department brought home to great fanfare.
Kariyeri Brody'e bağlı olan amir yrd. David Estes için çalışıyorsun, ki o Brody'i büyük bir tantana için ülkesine getirdi.
Do you have any idea how great it is to be able to tell your mom anything and not have her judge you for it?
Annene her şeyini anlatabilmenin ve ne söylersen söyle seni yargılamayacak olmasının ne kadar harika bir şey olduğunun farkında mısın?
It's a great value and a great spot.
Değeri ve bölgesi çok güzel.
The Serpent Mound is right on the edge of an outcropping of pure limestone or dolomite, which is even better than the limestone they built the Great Pyramid from, and it's highly semi-conductive.
Yılan tepeciğinin sağ kenarında saf kireç taşı veya dolomit tarzında bir aflöre kireç taşı bulunmuştur Bu taşlarla büyük piramit inşaa edilmiştir Yüksek yarı iletken bir haldedir.
That's funny,'cause Lemon, I was thinking the exact same thing, I mean... it turns out my dad really does want me there, and... And it's a great career opportunity.
Komik bir durum, çünkü Lemon bende tam aynı şeyi düşünüyordum görünen o ki babamın bana gerçekten ihtiyacı var, ve ve harika bir kariyer fırsatı.
Now I won't deny it's great publicity for me, it would also help your friend and maybe a lot of other people in similar situations.
şimdi ben bunun benim için büyük bir tanıtım olduğunu inkar edemem. aynı zamanda arkadaşın yardımcı olacaktır ve benzer durumda insanlar.
It's a benefit for my friend Raj who's fighting cancer, and it's at this great place called Offshore.
Bu kanserle mücadele eden dostum Raj için yararlı olur ve Offshore diye adlandırılan yer harikadır.
And I think it's great.
Bence bu harika.
Yes. Absolutely. And it's going great.
Evet kesinlikle ve harika gidiyor.
And the fact that Teacher Kang, who never did a great job is taking care of the special students, It's like pouring oil into the fire.
Ve bir de özel öğrencilere hiç iyi bir şey yapmamış Bay Kang'ı öğretmen yapmak, ateşe yağ dökmek gibi bir şey olur.
and it's getting worse 25
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505