And last but not least translate Turkish
203 parallel translation
And last but not least, well... here she is.
Son fakat en önemli kişi olarak da işte kendileri.
- Yes, and last but not least.
Evet, son olarak da...
And last but not least,
Ve sonuncusu ama en önemlisi,
And last but not least... wine.
Hepsi bu kadar da değil... Şarap!
"You will apologize to the soldier you slapped... to all doctors and nurses present in the tent at the time... to every patient in the tent who can be reached... and last but not least to the 7th Army as a whole... through individual units, one at a time."
"Tokatladığınız askerden özür dileyin bunu, o gün olaya şahit olan, sağlık personeli çadırda bulunan bütün yaralılar ve 7'nci ordunun toplayabildiğiniz komuta birlikleri önünde, yapmanız gerekiyor."
And last but not least, except in stature our young David, who slew the Goliath of Blackfarm, if I may so describe it.
Son oyuncumuz ama boyu dışında dezavantajı olmayan genç David, Blackfarm canavarını yere serdi diyebilirim.
And last but not least here's our cute little banner story.
Sonuncusu ve de en önemlisi... İşte şirin, küçük başlığımız şöyle.
And last but not least, yours truly Frank.
- Ve son olarak da bendeniz Frank.
Okay, and last but not least, nobody leaves this room... I mean, nobody.
Tamam, son olarak, hiç kimse bu odadan çıkmayacak, hiç kimse!
And last but not least... this is the tennis court.
Son olarak da... burası tenis kortumuz.
And last but not least, the marina.
Son olarak da marina.
And last but not least, the dilithium matrix is destabilized, so we can't get the warp engines running.
Ve son ama az bir şey değil, dilityum matrisinde bozulma devam ediyor, bu yüzden warp motorlarını devreye alamıyoruz.
One prize-winning chrysanthemum... one garden-variety clematis... and last but not least... one symbiogenetic alien orchid.
Bir tane kraysantemun... bir tane bahçe klematisi... ve sonuncu olarak ama daha az değil... bir simbiyogenetik yabancı orkidesi.
And last but not least,
Ve son fakat aynı derecede önemli
And last but not least, she has a daughter about your age, who will come and live with us and be a sister for you.
Ve onun da senin yaşında bir kızı var, gelip bizimle yaşayacak ve kardeşin olacak.
And last but not least, metal.
Ve en sonuncusu, metal.
And last but not least, the sweet flower of the office :
Ve en sonuncusu, ofisin tatlı gülüne :
and last but not least, Robert Sidarsky... her father. "
Ve son olarak da Robert Sidarsky babası. "
And last but not least, I've brought you some anise seed drops and some chocolate pastilles.
Anasonlu kraker aldım. Çikolatalı pastil de.
And last but not least, Rhode Island.
Ve son olarak da Rhode Island!
And last but not least,
Ve son olarak,
And last but not least, who could forget the fat guy?
Ve en son ama onlardan aşağı kalmayan şişko adamı kim unutabilir?
And last but not least, this is Lollipop.
Bak işte bu da Lala.
And last but not least, a special prize this year... for the best homemade costume goes to the Sullivan sisters.
Son olarak, bu yıl özel bir ödül vereceğiz. En iyi ev yapımı kostüm ödülünü Sullivan kardeşler kazandı.
And last but not least is the lovely but kind of spooky Miss Armstrong in 2 who's waiting on a Psych consult before the sewer people come get her.
Onu uyandırmayın. Son olarak, ikinci muayene odasındaki şirin ama ürkütücü Bayan Armstrong kanalizasyondan birileri onu kaçırmadan psikiyatri konsültasyonu bekliyor
And last but not least..
Sonuncusu ama en kötüsü değil.
And last but not least : "with you, did you."
ve son fakat, kısmen değil : "beraberinde, ettin mi."
And last but not least you have to take care of yourself.
Ve son olarak.. .. kendine dikkat etmelisin.
And last but not least, Paul.
Ve son olarak, Paul.
And last but not least, that's Hoshino Hachirota.
Son olarak da Hoshino Hachirota.
You might start at Jilly's... where there's a fun couple... named Danny Yale... and a butch girlfriend named Seymour... or you could find Al Mungar... and lean on him a little bit... and last, but not least... there's a very good-looking broad... who's got a crazy breaststroke named Kit Forrest.
Jilly's'den başlayabilirsin çok şirin bir çift var orada, adları Danny Yale ve erkeksi kız arkadaşı da Seymour. Veya Al Mungar'ı bulup onunla konuşabilirsin. Ve en sonunda da şahane kulaç atan, çekici bir kadın var, adı Kit Forrest.
or her sister, who seems to be gifted with perennial youth and whose singing must have been a surprise and a revelation to us all to-night, or, last but not least,
Keza kardeşinin de. Ebedi gençliği ve bu gece söylediği şarkı hepimiz için bir sürpriz niteliğinde. Son olarak da, genç ev sahibemize gelelim.
Last, but not least, send no more mail to the A.P.O., fill the icebox with beer, get the civvies out of the mothballs, fill that car with gas and get the women and children off the street, baby,
Son olarak ama en kötüsü değil, "Havacılık Dairesine daha fazla posta gönderecek, " buzdolabını bira ile dolduracak, "
And last, but certainly not least, not in any way Officer Thomas Conklin.
Son olarak da, en unutulmaz adamımız... memur Thomas Conklin.
I am confident that we are ushering in a new era of transatlantic cooperation and friendship and, last but not least, of prosperity.
Transatlantik işbirliğinin ve sonuncu fakat bir o kadar da önemli olan başarının yeniçağına öncülük ettiğimizden eminim.
And last, but I'm thinking, not least, we got Leo Johnson, murderer.
En sonunda da, özellikle... elimizde "Katil Leo Johnson" var.
And last, but I'll bet not least...
ve sıradaki, ama pek tabii sonuncu değil...
And last, but I'll bet not least...
Ve son olarak özellikle bahse girerim...
And of course last, but not least the violets standing in for a woman's unconscious need to be violated.
Ve tabii sonuncusu, ama çok önemlisi menekşeler kadının bilinçaltındaki, zorla sahip olunma isteğini ifade eder.
And last, but not least although by far the ugliest and hairiest the virtuoso of the crystal ball :
Son ama bir o kadar da önemli,... her ne kadar aramızdaki en kıllı ve çirkin şey de olsa kristal küre virtüözü ;
And last, but not least, the wonderful crew at McDonald's for spending hours making those Egg McMuffins without which I might never be tardy.
McDonald'ta o güzelim yumurtalı tatlıyı yapan harika ekibe teşekkür ederim. Onlar olmasa belki bu kadar geç kalmazdım.
And last, but not least....
Ve sonuncusu ama en kötüsü değil...
And last, but not least, the Guiding Tree.
Ve son olarak Rehberlik Ağacı'ndan küçük değil.
And last, but not least Miss Amphipolis.
Ve sonuncusu ama en azı değil... - Bayan Amphipolis.
And last, but not least a tragic death in the family.
Sonra, ama son değil aileden trajik bir ölüm.
And, uh, last but not least, this is, uh, Arthur, Doug's father-in-law.
Son olarak ama en önemlisi, Arthur. Doug'ın kayınpederi.
And last but certainly not least. Bachelorette number three is a fire-breathing? , dragon guarded castle, surrounded by a hot boiling lava.
Son olarak karşınızda kızgın lavlarla çevrili şatoda yaşayan ateşli bir kızıl saçlı!
And last, but certainly not least, tonight is the big talent show.
Ve son olarak da bu gece büyük yetenek gösterisi var.
I will and last, but not least, driving without a license.
Okuyacağım, okuyacağım. Ve sonuncusu, ama en azı değil ehliyetsiz araba kullanmak.
Then the light-skinned boys, then the dark-skinned girls and then, last but not least, the dark-skinned boys.
Sonra açık tenli erkekler, sonra koyu tenli kızlar ve sonra, en sona koyu tenli erkekler.
All right, last but not least, right here, my foxy production secretary and star of the first day of shooting of Sweet Sweetback's Baadasssss Song, Priscilla.
Ve son olarak... kurnaz prodüksiyon asistanım ve... ilk günkü çekimde Sweet Sweet Back'in Bad Ass şarkısını söyleyecek Pricilla.