And let me just say translate Turkish
237 parallel translation
And let me just say this there's something inside this box that's so amazing so incredible, so astounding, it will take your breath away.
Söylemeliyim ki bu kutunun içindeki şey çok inanılmaz akıl almaz, hayret verici, nefesinizi kesecek.
And let me just say this :
Ve şunu da söyleyeyim :
I KNOW ASHLEY SCHAEFFER'S YOUR GIRLFRIEND, AND LET ME JUST SAY, I THINK SHE'S WONDERFUL.
Ashley Schaeffer'in senin kız arkadaşın olduğunu biliyorum şunu da belirtmeliyim, bence o muhteşem birisi.
And let me just say... my family and I share your vision for a better
İzin verin şunu söyleyeyim ailem ve ben sizin hayalinizi paylaşıyor
And let me just say this, okay?
Ve şunu söylememe izin ver, olur mu?
And let me just say, Hotty McHot.
Ve söylememe izin ver ; seksilerin seksisiydi.
I'm Candi, and let me just say, it's such an honor to meet you.
Benim adım Candi, ve sizinle tanışmak benim için büyük bir onur.
And let me just say, from the bottom of my heart that suit is kicking.
Söylememe izin ver. Bütün içtenliğimle söylüyorum, bu takım sana çok yakışmış.
That's correct, sir. And let me just say the degree of professionalism that you are exhibiting here today will undoubtedly go in my report.
Şunu da belirtmeliyim ki bugün burada göstereceğiniz profesyonellik derecesi raporumda görünecektir.
And let me just say for the record,
Vaughn'un karısıyla, evet. Bir şeyi sakın unutma, ben senin dostunum.
Let us say we paid $ 200 for your story... and the $ 300 you just made... is a down payment on your helping me find Mrs. Kingsby.
Hikâyenize 200 dolar ödedik diyelim ve az önce kazandığınız 300 dolar da bayan Kingsby'i bulmak için yapacağınız yardımın ön ödemesi olsun.
Now, if you have any more trouble, Just let me know, and I'll try To straighten it out for you.
Başka sorununuz olursa haber verin, çözmeye çalışayım.
Well, let's just say in this case it means... your health and thank you for inviting me to dinner.
"Sağlığınıza ve beni yemeğe davet etmenize teşekkürler", demek diyelim.
Abigail... But if you'll just let me say it, then I'll go away and won't bother you any more.
Abigail... ama eğer söylememe izin verirsen,
And, in closing, as I have to do... let me just say that in my opinion... you have coined the great motto of our time :
Ve, artık sözlerimi bitirirken, itiraf etmeliyim ki bence... çağımızın müthiş sloganını buldunuz :
Just let me say good-bye to Mama and Cotton.
Sadece anneme ve Cotton'a hoşçakal diyeceğim.
In that case, let me just say... of all the cheap, small-minded, creepy, sophomoric pranks you have perpetrated in your long, arrested adolescence, this is far and away the worst.
Bu durumda belirtmek isterim ki takılı kaldığın uzun ergenliğin boyunca yaptığın ucuz, bencil, pis ve çocukça şakaların içinde bu en ama en kötüsüydü.
"Let me tell you something" and "I just wanna say this."
"Bak sana ne diyeceğim", "Söylemek istediğim şey şu".
You say, "Just let me get this foot moving... and I'll make it to this fuckin'bed."
Durmadan şöyle dersiniz. "Hele şu ayağım bir hareket etsin. O kahrolası yatağa varırım."
Me... and let's just say... my girlfriend.
Ben... ve şöyle diyelim... kız arkadaşım.
Let me just say that we've invested a Iot of money in this and I've invested a Iot of trust in you guys.
Şunu söylemeliyim, bu filme çok para yatırdık ve size de oldukça güvendik.
Let me just say that I I really dig your music, and I'd like to record it.
Şunu söyleyeyim... müziğini çok beğendim ve onu kaydetmek istiyorum.
Let's just say that me and Mr Gekko have a serious conflict of interest.
Diyelim ki Bay Gekko ve benim ciddi bir çıkar çatışmamız var.
Before we assume our respective roles in this enduring drama just let me say that when these frail shadows we inhabit now have quit the stage, we'll meet and raise a glass again together in Valhalla.
Bu süregelen dramda üzerimize düşen görevleri... yerine getirmeye başlamadan önce, şunları söylememe izin verin. İçinde yaşadığımız bu narin gölgeler... sahneden ayrıldığında... beraber buluşacağız... ve Valhalla'da... yeniden bir sınıf yetiştireceğiz.
Let's just say me and Mr. Gekko have a serious conflict of interest.
Senin gibi bir adam neden Gekko'ya bulaşıyor?
Let me just say it before this rain stops and we go back.
Yağmur durmadan ve biz geri dönmeden önce, söylememe izin ver.
Constable... it just occurred to me that, if I knew in advance just how long it will take for them to catch you during the next drill... Well, let's just say you and I could share a substantial profit.
Şef düşündüm de, eğer gelecek tatbikatta seni yakalamalarının ne kadar süreceğini önceden bilseydim eh, şey diyelim sen ve ben önemli miktarda karı bölüşebiliriz.
I would say let me engender a large amount of money, if it's possible, and then don't just let the money sit there and wither away and die but put it into the sun so it could germinate, blossom and grow.
Mümkünse, büyük meblağda bir paranın oluşmasına vesile olalım ve sonra parayı orada bırakıp, sararıp solarak ölmesine izin vermeden güneşe tutarak filizlenmesini, çiçek vermesini ve büyümesini sağlayalım.
I just call to say how much I appreciate everything you've done for me... and that I won't let you down.
Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.
Let's just say, for example, you came home one afternoon and I was sitting here discussing literature with, I don't know, give me the name of a player.
Diyelim ki geldin ve beni burada bir bey bol oyuncusuyla edebiyat tartışması yaparken Buldun.
Well, Al, I've gone through your financial records and on behalf of the entire banking profession, let me just say :
Mali kayıtlarının üzerinden geçtim de Al tüm bankacılık mesleği adına şunu söylememe izin ver :
LET ME JUST SAY THAT ABE GARFIELD WAS A GOOD MAN AND A GOOD MAYOR, AND FOR THIS, HE WILL BE MISSED.
Şunu söylememe izin verin, Abe Garfield iyi bir adamdı ve iyi bir Başkandı, bu nedenle özlettirecek kendisini.
Let me just say what I think the plans are, and then you can say what you think your plans are.
Ben kendi planlarımı söyledikten sonra, Sende kendi planlarını söyleyebilirsin.
Let's just say there was me, there was a really mean demon, there was a curse, and the next thing I know I'm not me any more.
Ben vardım, bir kötü iblis vardı. Birde lanet vardı ve sonra bir baktım, artık ben değilim.
I guess you guys are just not gonna let me relax until I go over there and say hello.
Sanırım oraya gidip, selam verene kadar beni rahat bırakmayacaksınız.
Just let me finish what I have to say to you and then, after that, if you want to go to the school board, so be it.
size soyleyeceklerimi bitirmeme izin verin ve sonra okul kuruluna kadar gidebilirsiniz
So let's just say I'm drivin'this buggy and you fix your attitude and you can ride along with me.
Diyelim ki bu arabayı ben sürüyorum ve sen de davranışını düzeltirsen benimle gelebilirsin.
Let me Just feel something, anything, and then I will look up and I will say,
Bir şeyler hissedeyim, herhangi bir şey, ve sonra etrafıma bakıp diyeyim ki,
- And to all of you, our benefactors let me just say that we can change the world.
- Ve hepinize, sevgili bağış severler, şunu söylemeliyim ki dünyayı gerçekten de değiştirebiliriz.
- l just came to apologize for last night... and just to let you know that your son did not put me up... to say any of that stuff that I said to you about....
- Buraya geçen gece için özür dilemeye geldim, ayrıca benim söylediğim şeylerin hiçbirini bana o söyletmedi...
Just let me say "thank you" and go.
Teşekkür edip gitmeme izin ver.
Let's just say you were right about me and Dawson.
Dawson'la aramızdakilerde haklı olduğunu söyleyelim bitsin.
Or not even to me, but let's just say I bring this thing back, and then she thinks she's always right.
Sadece bana da değil. Bunu geri götürürsem daima o haklı olacak.
Let me just take this moment and say one thing.
Birşey söylememe izin ver.
And over my dead body is Kate Hudson getting your spot, let me just say that right now!
Kate Hudson da senin yerini alacakmış zaten! - Telaşlısın!
Let me just say, if we walk in there and his dead mother is sitting in a rocking chair, not a bit surprised.
İçeride ölü annesini sallanan sandalyede bulursak hiç şaşırmayacağım.
In that case, let me just say that I think you look more like sisters... than mother and daughter.
Öyleyse anne kız gibi değil de, kardeş gibi göründüğünüzü söyleyeceğim.
Mr. Pinciotti, sir, let me just say that you're making a lot of sense here... and I think that when I bring Donna home tonight... you two ought to sit down and really hammer this thing out.
Bay Pinciotti, efendim, bu konuda çok haklı olduğunuzu söylemeliyim... ve Donna'yı bu akşam geri getirdiğimde... siz ikiniz oturup bu konuyu masaya koymalısınız.
And while I'm apologizing, let me just say to the whole car how truly sorry I am for being such an insane control freak all the time.
Özür dilemeye başlamışken, arabadaki herkesten, sürekli çatlak bir kontrol manyağı gibi davrandığım için özür dilemek isterim.
And let's just say me and Willis are on board.
Ve diyelim ki ben ve Willis'de tahtanın üzerindeyiz.
Let me just say this one last thing, and then i'll shut up.
Son bir şey söylememe izin ver sonra çenemi kapatacağım.