And let me tell you something translate Turkish
293 parallel translation
Mahoney's the name, and let me tell you something...
Mahoney olacaktı, şimdi beni iyi dinleyin...
And let me tell you something, Otero.
Ve sana bir şey söyleyeyim mi, Otero?
And let me tell you something.
Ve sana bir şey söyleyeyim.
And let me tell you something.
Peki, sana bir şey söylememe izin ver.
And let me tell you something, pal.
Sana da bunlar için tek kuruş ödemeyeceğim ahbap.
And let me tell you something, you think you heard laughter?
Ve sana bir çift lafım olacak. Sana mı güldüler sanıyorsun?
And let me tell you something here.
Sana birşey söylemeliyim.
And let me tell you something, boil.
Sana da bir şey söyleyeyim, sivilce!
And let me tell you something else.
Birşey daha diyeyim.
And let me tell you something. My koala bear's not in such great shape either.
Aklıma gelmişken, koalam da pek iyi durumda değildi.
And let me tell you something, I saw and it made me sick.
Ve size bir şey söyleyeyim, gördüm ve midem bulandı.
I read this morning's Argus and let me tell you something :
Bu sabahın Argus'unu okudum ve şunu söyleyim :
A dick, man. And let me tell you something, I dig your work.
Ve şunu söylememe izin ver, tarzına hayranım.
They have limited... limited visitation, and let me tell you something, Radley.
Ziyaretleri sınırlandırmışlar, ve şunu söyleyeyim, Radley.
And let me tell you something, Bob.
Sana birşey diyeceğim, Bob.
Come on, and let me tell you something, all the millionaires know how to cut paper.
Bütün milyonerler kâğıt kesmeyi bilir.
And let me tell you dames something : If I get ahold of her, I'll rip her wide open.
O kadını elime bir geçirirsem bacaklarını cart diye ayıracağım.
You, Bill, want to tell me something that I know already... and you Storm, won't let him.
Sen, Bill, bana zaten bildiğim bir şeyi söylemek istiyorsun... ve sen Storm, onu bırakmayacaksın.
I want to tell you something, captain, and then perhaps you'll let me alone.
Sana bir şey söylemek istiyorum yüzbaşı, sonra belki beni bırakırsın.
Let me tell you something, and you'd better dwell on this.
Size bir şey söyleyeceğim, bunu düşünseniz iyi olur.
Let me tell you something, it ain't gonna be but a half an hour before that sheriff comes over here. So you get yourself dressed up real pretty, and you come on downstairs and get your breakfast.
Bak ne diyeceğim Şerifin buraya gelmesi en fazla yarım saat sürer İyice süslen püslen, cici elbiseni giy sonra aşağı inip kahvaltını yap.
Let me tell you something, my dear sociologist- - that there is a world different than yours, much different, and the people in it are of another species.
Bir şey söylememe izin verin, sevgili sosyoloğum. Sizin dünyanızdan çok farklı bir dünya var. Ve orada yaşayan insanlar başka bir türe aitler.
Let me tell you something Go and hide in the remotest hills Adopt a new name and start afresh
Ve sana son kez diyeceğim, gidip inzivada bir hayat yaşa yeni bir isim al ve yeniden başla...
Let me tell you something. The doctor and I have been in love for a long time.
Doktorla ben uzun zamandır birbirimize aşığız.
Let me tell you something, Bishop I've been on the wrong side of the law for over 40 years and I ain't been in jail long enough to soften up a chaw of tobacco.
Sana bir şey diyeyim Bishop : 40 yıldan fazladır kanun dışıyım ve bir çiğnemelik tütünü yumuşatacak kadar bile kodeste kalmadım.
Let me tell you something, this is New York City, and any girl who goes walking alone at night in the park is not romantic, she's crazy.
Burası New York ve parkta tek başına yürüyen kızlar romantik değil delidir. Burada konuşamayız.
When my old man got home, I told him about it... and he kind of gave me a weird look... and he said, "Look, let me tell you something."
Βabam eνe gelince, οlanlarι anlattιm. Βana tuhaf bir bakιş fιrlattι... νe dedi ki, "Βak, sana bir şey söyleyeyim."
Now let me tell you something. He's a rat fuck and a punk.
Bak sana ne diyeceğim, o piç, sıçan kılıklı serserinin tekidir.
"Let me tell you something" and "I just wanna say this."
"Bak sana ne diyeceğim", "Söylemek istediğim şey şu".
Between you and me... Let me tell you something. Don't ever put a woman up on a pedestal.
Aramızda kalsın ama bir kadına asla fazla değer verme.
And as for your ugly ass, let me tell you something.
Senin çirkin kıçın için, sana bir şey söyleyeyim.
I said I was going, and I'm going, but let me tell you something.
Gideceğim dedim, ve gidiyorum ama izin verin size bir şey söyleyeyim.
You may think serving time and having a couple cops on your ass gives me a reason to trust you. Well, let me tell you something, pal.
Hapiste yattığın ve peşinde polis olduğu için sana güveneceğimi düşünebilirsin.
Let me tell you two stupid motherfuckers something. I don't want to get another phone call like this, because if I do I'll get on a fuckin'plane, and I'm gonna blowtorch the both of you. Do you understand?
- Size şu kadarını söyleyeyim geri zekalılar... bir daha beni arayıp böyle bir şey söylemeyin, yoksa uçağa atladığım gibi gelip sizi kızartırım.
Let me tell you something, and I mean this from the bottom of my heart, the entire automobile industry is guilty of criminal negligence.
Size bir şey söylememe izin verin... kalbimin derinliklerinden söylüyorum... bütün otomobil endüstrisi... ihmal yüzünden suçludur.
Let me tell you something about men and women :
Sana kadınlar ver erkekler hakkında bir şey söyleyeyim.
A - and slow, uh - let me tell you a little something about men, Milo.
Daha yavaş. Sana erkekler hakkında birkaç şey söyleyeyim Milo.
Let me tell you something right now and you can print this in stone and don't you ever forget it ;
Şimdi size bir şey söyleyeceğim bunu taşa kazıyabilirsiniz ve asla unutmazsınız :
Well, let me tell you something about the king and his court.
Sarayında oturan kral hakkında sana bir şey söyleyeyim...
You and your thundering herds may think you won, but let me tell you something.
Siz ve gürleyen hayvan sürünüz... kazandığınızı düşünebilirsiniz.
Let me tell you something, Guy, and learn from this- - if they can't start a meeting without you, well, that's a meeting worth going to, isn't it?
Sana bir şey söyleyeyim Guy ve bundan ders al. - Eğer sen olmadan toplantıya başlanamıyorsa o zaman bu gidilmeye değer bir toplantıdır.
Let me tell you something. As soon as you grow some balls, doughnut, let me know and I'll tell you all about it.
- T... klı biri olduğunda bana haber ver de, sana her şeyi bir bir anlatayım, hanım evladı.
Well, let me tell you something. You will put back every last cent... into that zoo account by 10 : 00 tomorrow morning... or I am gonna call your daddy... and tell on you.
Ama sana şunu söyleyeyim, son kuruşuna kadar parayı yarın sabah 10.00'a kadar hayvanat bahçesi hesabına geçireceksin yada babacığını arayıp bunları anlatacağım.
Let me tell you something, porky your mom was over here earlier, and I humped her like a bitch.
Sana bir şey söyleyeyim, şişko annen biraz önce buradaydı ve onu küçük bir fahişeymişçesine düzdüm.
Let me tell you something, sunshine. The man you stabbed... is a very important member ofthis community... and you are goin'down.
Sana bir şey söyleyeyim ufaklık, bıçakladığın adam bu toplumun çok önemli bir üyesidir.
You don't know shit about this place, and let me tell ya something else.
Burası hakkında da bilmiyorsunuz!
Let me tell you something. When it's dark and I'm all alone, and I'm scared or freaked out or whatever, I always think "What would Buffy do?"
Şunu bil ki, karanlıkta yapayalnızken, korkmuş, ürkmüş, vesaireyken "Buffy olsa ne yapardı?" Diye düşündüm.
let me tell you a little something about Todd and Curtis. okay?
Todd ve Curtis'le ilgili sana bir sır vereyim.
It's Christmas eve and all you two can do is argue about a couple of nickels and dimes? Let me tell you something.
Noel arifesindeyiz ama siz sadece birkaç kuruşun kavgasını yapıyorsunuz.
I know I should never have stuck my toes in the gene pool in the fii rst place... but ifyou've come here to tell me "I told you so", say it and let's get on to something else, okay?
Sakın daha başından bu üreme işine hiç bulaşmamalıydım. Sana söylemiştim demeye geldiysen başka bir konuya geçelim lütfen.
And let me just tell you something.
Size bir şey daha söyleyeyim.