English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And look at me now

And look at me now translate Turkish

252 parallel translation
And look at me now.
Bana bir de şimdi bak.
And look at me now.
- Şimdi bak bana.
I came here one day, I sat down, and look at me now.
Bir gün buraya geldim, oturdum ve şimdi bana bak.
I never got better than a "d" on anything and look at me now.
Hayatımda hiç "D" üstü not almadım. Şimdi halimi görüyorsun.
I came here one day and look at me now.
Şimdi kendine bak.
Yes, I did, and look at me now.
Şimdi halime bakın.
And look at me now!
Ve şimdi bana bak!
Now, calm down and sit there, and let me look at you.
Sakinleş ve şuraya otur. Sana bir bakayım.
And now you look at me with those great big cow eyes, point at that phoney arm, and I melt and go along!
Şimdiyse bana şu sığır gibi kocaman gözlerle bakıyorsun, şu kolu işaret et, eriyeyim ve de gideyim!
And will you look at me now?
Büyük adam olmaya kalkıştım.
I hadn't worn a skirt forfour months and now, just look at me!
Dört aydır etek giymiyorum. Bir bak bana!
Now what do I do? And look at me.
Ne yapacağım şimdi?
♪ Now I look at them and see duplicates of me
Şimdi onlara bakıyorum ve kopyalarımı görüyorum,
All right, now you're going to tell me why... you look at me like as if I were an object... and love a cat you found on the street...
Yeter artık, şimdi bana hemen bana neden bir eşya gibi davrandığını,... ve sokakta bulduğun lanet bir kediyi neden sevdiğini anlatacaksın.
Marka's gone, and now I have Rosa, and it makes me happy just to look at her.
Marka gitti, şimdi Rosa var sadece ona bakmak bile beni mutlu ediyor.
Now if you like, I could take them with me, ask him to have a quick look at them, and find their current value.
İstersen onları alabilirim ve ondan bunlara bir göz gezdirmesini ister ve gerçek değerini bulmasını isteyebilirim.
And now look at me.
Şimdi bana bak.
Now, Benda, you take a look at this one and tell me if that doesn't suit you right down to the ground.
Brenda, şuradakine bir bak. Ve düşlerindeki dairenin bu olup, olmadığını söyle.
And now I'm going to give you some... please look at me.
Sana biraz tavsiye.... lütfen bana bak.
And now look at me.
- Şimdi şu halime bak.
Now look at me, and let your whole body go limp
Şimdi bana bakın, ve tüm vücudunuzu serbest bırakın.
Now just take a look at this and tell me if you recognize anybody,
Şimdi, şuraya bir bak Lem dışında tanıdığın biri..
And now look at me.
Ve şimdi bana bir bakın.
And now look at me, just a little better than wicked.
Bir de şu anki halime bak, fenadan daha iyi değilim.
Now, would you just do something very easy for me - and this can be done by people at home as well watching on the television - just hold up your right hand, please, in front of you, and look at me.
Şimdi benim için çok kolay bir şey yapabilirsiniz ve bunu evde TV karşısında olanlar da yapabilir. Yalnızca sağ elinizi kaldırın ve bana bakın lütfen.
Now look at me and smile. There you go.
Şimdi, bana bak, gülümseyerek.
From now on every year you'll look at me and see someone who looks older and older then you
Bundan sonra yıllar geçtikçe bana her baktığında senden yaşlı çok daha yaşlı görünen birini göreceksin.
Come on now, give me that smug look and be on your way.
Haydi dön arkanı, at şu buğulu bakışını ve yoluna devam et.
Now, Doctor are these words and phrases that come spontaneously to you when you look at me?
Peki, Doktor bu kelimeler ve cümleler bana baktığınızda size uygun geliyor mu?
Now, could you at least take a look at the scar and give me your medical opinion? Okay.
Şimdi, en azından yaraya bir bakıp, bana tıbbi fikrini söyler misin?
Please, now both of you smile. And look at me.
Şimdi lütfen ikiniz de gülün ve bu tarafa bakın.
Look... anything worth anything has a price, and when I'm standing next to your deathbed looking as young as I look right now and I see that fear in your eyes at the moment of death... then, then tell me the price is too stiff.
Her şeyin bir bedeli vardır. Sen ölüm döşeğindeyken, senin kadar genç bir halde, yanında dururken,... ve gözlerinde ölümün korkusu gördüğümde de bana bedelin çok ağır olduğunu söyleyebilecek misin göreceğiz.
"And, baby, look at me now," then sip, go and say the flavour.
"Bebeğim, bana bir de şimdi bak", deyip, bir yudum alıp lezzetliymiş gibi yapmanı istiyorum.
And, baby, look at me now.
Bebeğim, bana bir de şimdi bak.
Look at the face of your son now and then tell me you're doing the right thing.
Oğlunun suratına bak şimdi. Ve doğru şeyi yaptığını söyle bana.
And now look at me.
Ve şimdi bana bak.
If not for which I might never have been so strong now..... as I cross to face you and look at you incomplete,..... hoping that you will forgive me..... for not making the rest of the journey with you.
Şu anda seninle yüzyüze gelemediğim ve yüzüne bakacak cesareti kendimde bulamayacak kadar güçsüz olduğum, ve yolculuğumuzun kalanında seninle birlikte olamayacağım için beni affedeceğini umuyorum.
Look around you now at the disease and deaths that have taken over our once beautiful city, and tell me this plague is not a punishment from God!
Çevrenize bakıp bir zamanlar-güzel olan bu kenti kaplayan veba hastalığının ve ölümlerin Tanrının bize verdiği bir ceza olmadığını söyleyebilir misiniz?
And look at me now!
Bana bir de şimdi bakın!
When I was a child I dreamed of having enough food and pretty clothes, and now look at me.
Çocukken, yetecek kadar yemeğim olmasını, giyecek güzel kıyafetlerim olmasını hayal ederdim. Halime bak.
Now look at me and tell me I'm not a good businesswoman.
Şimdi söyle bakalım iyi bir iş kadını mıyım, değil miyim.
- And look at you now? - Look at me what?
- Şimdiki haline bak.
But trust me, in 20 years you'll look back at photos of yourself and recall in a way you can't grasp now. How much possibility lay before you and how fabulous you really looked.
Ama güven bana, 20 yıl sonra fotoğraflarına bakacaksın... ve şu an anlayamayacağın bir şekilde hatırlayacaksın... önüne ne kadar fırsat çıktığını... ve aslında ne kadar muhteşem göründüğünü.
But we can't do that, so now we have to look at sperm... and pick the guy that's closest to me that has blue eyes and blond hair and...
Ama bunu yapamayız yani şimdi sperm aramamız ve bana en çok benzeyen mavi gözlü ve sarışın erkeği seçmemiz gerekiyor.
So if you look at me now, think about something you like about me and just say...
Şimdi bana bak, Benim hakkımda bişey düşün ve söyleyiver...
And you know, when I did it, at first I was scared but then look at me now.
Ve biliyor musun, ben de ilk yaptığımda korkmuştum ama sonra, şimdi bana bir baksana.
NOW, YOU CAN LOOK AT THIS PICTURE FOR 60 SECONDS AND I WANT YOU TO TELL ME EVERYTHING THAT'S WRONG WITH IT, OKAY?
Şimdi, 60 saniye içinde bu resme bakıp..... bana nelerin yanlış olduğunu söylemeni istiyorum, tamam mı?
Now you just stand there with me and let them all have a nice look at you.
Şimdi burada benimle birlikte dur ve herkesin seni iyice görmesini sağla
Look, she said that now that she's away at college, they've both agreed to explore, and, like, that... that includes me.
Bak, dedi ki, üniversitede olduğundan keşiflere açık olmakta anlaşmışlar ve bu, beni de kapsıyor.
Any minute now, he's going to look at me and go :
Şaka yapıyorsun. Herkes bana bakıp...
Now... let's you and me go look at that dead body, hmm?
Şimdi gidip şu ölü çocuğa bakalım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]