And look what i found translate Turkish
73 parallel translation
I stopped beating his brains out with money... and started snooping for myself, and look what I found.
Evet. Parayla adamın bildiklerini öğrenmeyi bıraktım ve etrafı kolaçan etmeye karar verdim. Bak ne buldum.
I've just come from sneaking around the ghost's castle... and look what I found.
Hayaletin kalesine gizlice sızıp, sonra buraya geldim baksanıza ne buldum.
And look what I found.
Bak ne buldum.
- And look what I found.
- Ve bak ne buldum?
As a matter of fact we were cleaning things out this morning... and look what I found.
Aslında bugün temizlik yapıyorduk.. ve bak ne buldum.
AND LOOK WHAT I FOUND.
Ve bak ne buldum?
And look what I found, a ball from 1998.
Bulduğuma bak 1998 basketbol topu.
I was cleaning out my closet and look what I found.
Dolabımı temizliyordum ve bak ne buldum.
- "A little junk in the trunk." Uh-Uh. - Peter, doll, I hope you don't mind, but I was digging through my closet at home, and look what I found.
Peter, tatlım umarım sorun olmaz ama evde dolabımı karıştırıyordum ve bak ne buldum.
- And look what I found.
- Bak ne buldum.
I decided to take a run all the way back to the portal, and look what I found.
Geçide doğru bir koşup bakayım dedim ve bak ne buldum.
And look what I found.
Ama bak ne buldum!
I was doing some organizing, and look what I found.
Etrafı toparlıyordum ve bak ne buldum.
I went to get the Cherry Garcia out to defrost and look what I found inside.
Dondurmayı buzluktan çıkarmaya gittim ve bak içinde ne buldum.
I went to that jewelry store on Maple And look what I found. - You like it?
Maple caddesindeki kuyumcuya gittim ve bak ne buldum.
Okay, don't think I'm nuts, but when I was planning to come see you, I got all nostalgic and look what I found.
Sakın delirdiğimi düşünme ama seni görmeye gelmek için hazırlanırken hatıralar dört bir yanımı sardı ve bak ne buldum.
Uh, and look what I found on his shirt.
Ve bak, gömleğinde ne buldum.
And look what I found in the garage.
Bak garajda ne buldum.
Oh, and look what I found.
Ayrıca bak ne buldum.
And look what I found... right there on the edge of town.
Ve bak ne buldum, işte tam şurada, şehrin köşesinde.
And look what I found in the pocket.
Bakın cebinde ne buldum.
I'd finally found him and look what happens.
Sonunda onu buldum derken bak ne oldu.
And look what else I found on him.
Bak, üzerinde ne buldum.
Look, you found what you want in Paris and I'm glad for you.
Bak, sen Paris'te aradığın şeyi buldun ve senin için mutluyum.
Riza! Look what I found! Everyone is leaving and this one wants to go in.
Herkes kasabadan ayrılıyor, bu ise içeri girmeye çalışıyordu.
Look what I found in "Toys and Magic".
Bak, "Oyuncular ve Büyü" bölümünde ne buldum.
Look and see what I've found... in the small print of the Irish Times last night.
Bak bakalım, dün gece Irısh Times'ın küçük haberleri arasında ne buldum.
But I found- - You found McGee, yes, and look what happened.
- Ama benim... - McGee ortaya çıktı. Bunun farkındayım.
I happened to look over during the meal and see a waitress taking an order, and I found myself wondering what color her underpants might be.
Yemek siparişi alan garson kıza bakarak, külotu ne renk diye merak etmeye başladım.
And... take a look at what I found.
Ve bakın ne buldum.
But look, I've been selling something to someone since I was 16... and what I found is that as long as you listen to the customer... you can be successful no matter what your product is.
Ama bakın, 16 yaşından beri, bir şeyler satarım ve öğrendiğim, müşteriyi dinlediğin sürece ürünün ne olursa olsun, başarılı olursun. Bu işe getireceğin, eşsiz özelliklerden birkaçını sayar mısın? Pekala.
All right, look, I went online looking for an explanation... about what happened, and I found out... about this high school French class from New York.
Olanların açıklamasını bulmak için internete baktım ve şu New York'lu, Fransızca sınıfı öğrencileri hakkında bazı şeyler buldum.
It's like you found a Van Gogh and said, Look what I painted!
Bir Van Gogh tablosu bulup bakın bunu ben yaptım demeye benziyor!
Hey, Charlie, you know, I was looking through some old photos and, uh, look what I found.
Charlie, eski fotoğraflara bakıyordum. Bak ne buldum.
What's in the box? Don't know. I came to look, after hearing the place had been rented again, and found it.
Buranın yeniden kiralandığını duyduktan sonra bakmaya geldim ve bunu buldum.
And look what else I found for my date tonight.
Bak akşamki ramdevum için ne buldum.
Well, that's what I thought, so I took a close look, and I found...
Bu benim de başta düşündüğüm şeydi, bu yüzden daha yakından baktım ve bulduğum şey bu.
And, hey, look what I found.
Ve bak ne buldum!
Look what Charlie and I found.
Bakın, Charlie ile ne bulduk.
I mean, all you had to do was look over the ridge, and write down what you found?
Yani, tek yapman gereken tepenin arkasına şöyle bir göz atmak ve ne bulduğunu yazmaktı.
And look what I've just found in Jacobson's files.
Bakın Jacobson'ın dosyalarında ne buldum.
Look, no one knows you're gone yet, but if I found you in 20, they'll find you in 10, and then you'll have a hell of a lot more time left to do than, what, a year?
Ama ben seni 20 dakikada bulduysam, onlar 10 dakikada bulurlar. Kalan zamanından çok daha fazla ceza verirler.
Look, I found something, and I don't know what to do, okay?
Bir şey buldum ve ne yapacağımı bilmiyorum.
I was * * * * some laundry down the basement and... look what I found in your jeans pocket there, Lennox- -
Aşağıda çamaşırları makineye atıyordum ve... Bak kot pantolonun cebinde ne buldum, Lennox.
Look, I spent the last five hours going through security footage, and you won't believe what I found You.
Bak, beş saattir kamera görüntülerini izliyorum ve kimi bulduğuma inanamayacaksın. Seni.
Well, I reckon I'd best go look and see what we found in the teeth. ( clicks tongue ) ( chuckles )
Ben de gidip dişlerinde bir şeyler bulmanın iyi olacağını farzediyorum.
I, I've lost so much over these past few weeks. And I honestly don't know what the hell I'm gonna do to do with my life. But when I look back on my high school career the one thing, the one accomplishment that I'm gonna be so proud of is that I found a way to be your friend.
Geçtiğimiz haftalarda çok şey yitirdim ve açıkçası hayatımla ne yapacağımı bilmiyorum ama lise hayatıma baktığımda, tek şey, gurur duyduğum tek başarım seninle arkadaş olmanın bir yolunu bulmuş olmamdır.
And then I thought, "Obituaries." Look what I found.
Son ölüm ilanlarına bakayım dedim.
Because he shot and killed the Detective Ed Hawkins from the Western division, but before you even think about charging him, I think you want to listen to what he has to say and take a look at what we found in Hawkins'house.
Çünkü Western Departmanı'ndan Dedektif Ed Hawkins'i vurarak öldürdü. Ama onu suçlamadan önce söyleyeceklerini dinlemek ve Hawkins'in evinde bulduklarımıza bakmak isteyeceğinizi düşünüyorum.
Look what I went and found.
Bak gittim ve ne buldum.
Okay, look, now that we're alone, I want to talk to you about what I found in your bathroom trash can, underneath the wadded-up tissue paper, the used cotton swabs and the soiled acne wipes.
Banyodayken çöp kutusunda kağıtların altında bir şeyler buldum.