And then i met you translate Turkish
198 parallel translation
And then I met you.
Ve sonra seninle karşılaştım.
And then I met you.
Ve sonra seni tanıdım.
And then I met you and the fog... started to lift.
Ve senle tanıştım, sis... ortadan kalkmaya başladı.
I thought it was the most appropriate name anyone could give me... and then I met you... and the others-
Bana verilebilecek en uygun isim diye düşünüyordum. Sonra seninle tanıştım. Ve diğerleriyle, Sisko, Dax, Quark.
And then I met you guys, and you're like me.
Sonra sizlerle tanıştım, ve gördüm ki siz de benim gibisiniz.
I've been praying that someone like you would come into my life, and then I met you and no matter what I said, you insisted on buying that painting.
Senin gibi birinin hayatıma girmesi için dua ediyordum. Sonra seninle tanıştım ve ne dersem diyeyim o tabloyu almakta ısrar ettin.
You know what I mean? And then I met you.
Sonra seninle karşılaştım.
And then I met you and Roger.
Sonra seni tanıdım ve Roger'i.
And then I met you.
Ve sonra seninle tanıştım.
And then I met you.
Sonra seninle tanıştım.
You know, I thought that being a divorce attorney would've just soured me on relationships, and then I met you.
Boşanma avukatı olduğum için ilişkilerden soğuduğumu düşünüyordum. Sonra seninle tanıştım.
I was going completely mad, and then I met you, and somehow everything's come out all right.
Az daha delirecektim, sonra size rastladım ve her şey bir anda yoluna girdi.
And then I met you.
Ama sonra seninle tanıştım.
I was innocent and carefree... and then I met you!
Masum ve kaygısızdım. Sonra seninle tanıştım.
And then I met you two at that tea house. That's when it hit me.
İşte, sizinle çayevinde karşılaştığımız sırada, kendi kendime dedim ki :
Perhaps because that other time we met in such a brief encounter and I saw that even then you were not happy.
Belki, o gün kısa bir tesadüf sonucu raslaştığımızda sizi mutsuz gördüğüm içindir.
Then you didn't know that Tina's father and I met.
Öyleyse Tina'nın babasıyla tanıştığımı bilmiyordunuz.
Then I met you, and I thought... how convenient it was that you should think that you had shot him.
Sonra sizi gördüm ve onu sizin öldürdüğünüzü sanmanız ne kadar uygun olur diye düşündüm.
And then I wanna tell you you're the worst double-crosser I ever met!
Ve sana söylemeliyimki ihanet ederek çok kötü birşey yaptın, ben asla yapmadım!
But then I met you and, well, being with you's me life.
Ama sonra seni tanıdım ve bütün hayatım sen oldun.
It makes me hate myself and wish I've never met you but then when I'm with you and it's so strong and I don't ever want to let you go.
Beni kendimden nefret ettirdi, keşke seni tanımasaydım fakat seninle birlikteyken o kadar güzel ki. Senden hiç ayrılmak istemiyorum.
Well, I knew about you even before you came here, and then, after I met you, I said to myself, "Not with him, Schuckert, " he's different. "
Siz daha buraya gelmeden önce sizi tanıyordum, ve sizinle tanıştıktan sonra, kendi kendime, "Onunla olmaz, Schuckert, o, farklı" dedim.
Then I met you and I just didn't care.
Sonra seninle tanıştım ve umurumda olmadı.
But then, you know, I met my husband and... we moved to Europe for a while.
Ama sonra bilirsiniz işte, eski kocamla tanıştım, bir süreliğine Avrupa'ya taşındık ve... uzun, sıkıcı bir hikaye işte.
You know, sometimes it feels like my whole life here is just one great big detention that I can't escape but then I think about you. And how I've met this great guy who's so romantic and so caring, and who I like and who I want so much.
biliyorsun, bazen bütün hayatım kacamadıgım büyük bir ceza gibi geliyor ama o anda seni düsünüyorum ve nasıl bu muhtesem romantik ve duyarlı adamla tanıstıgımı, ve onu ne kadar cok istedigimi.
First in the letters and then when I met you!
Önce mektuplarda, sonra seninle tanıştığımda.
You might just as easily have stayed in medicine... and not gone into the F.B.I., and then we would never have met.
Tıpta kalıp FBI'a katılmayabilirdin ve biz de hiç tanışmazdık.
Then you and I met for a drink.
Sonra sen ve ben içki içmek için buluştuk.
We met in Paris, and then... he came to Canada when your dad and I were on tour, before you were born.
Pariste ve sonra Kanadaya geldi sen doğmadan önce babanla gezideyken
Then I met you, and I realized that I'd be... trading my dreams so that we could live yours.
Sonra, seni tanıdım ve hayallerimi gerçekleştireceğim aklıma geldi. Böylece beraber yaşayabiliriz dedim.
"Have you met Rory?" And then finally I talked and she listened.
"Rory ile tanıştın mı?" Sonunda konuştum ve dinledi beni.
Then she met that Potter, and then she had you and I knew you would be the same.
Sonra Potter'la tanıştı. Daha sonra sen doğdun. Ona benzeyeceğini biliyordum.
And then I met Ron and it just seemed like everything was gonna work out, you know?
Sonra Ron'la tanıştım. - İşler yolunda gidecek sandım.
Here's what I don't get, all right, is... you met this chick... and you got freaky-deaky with her... and then, poof!
İşte benim anlamadığım şey şu sen bu kızla tanıştın ve onunla sıkı-fıkı oldun ve sonra, puf! Ortadan kayboldu.
I met both of you on the same night at that party and then this stuff just happened.
İkinizle de o gece aynı partide tanıştım. Sonra da olanlar oldu.
So you're telling me, if I met a woman, and then we went out for a dinner or two, and then say I forgot to tell you about it, right?
Yani bana diyorsun ki bir kadınla tanışsam onunla bir iki kez yemeğe çıksam ve sonra sana söylemeyi unutsam bu aldatmak mı olur?
" And then I met you.
Sonra seninle tanıştım.
Then I suggest that you go to the Met tonight and end all association with Chris Marshall.
O zaman sana bu gece Met'e gidip Chris Marshall'la tüm ilişkini bitirmeni tavsiye ediyorum.
Then I met you... and you're interesting, and you're beautiful and fun.
senin ile tanıştığımda... Çekicisin... Güzelsin, eğlencelisin
But then I met you, and you made me feel like I was worth something.
Sonra seninle karşılaştım. Ve sen bana kendimi değerli hissettirdin.
And then, you know, then I met you.
Bilirsin... Ve sonra seni buldum.
But then I met you... and I felt this... hunger... deep down inside.
Fakat sonra seninle tanıştım ve... içimin derinliklerinde bu şeyi hissettim... açlığı.
It was for Christmas, and... then I met your man, so I... the Sistine Chapel. Katherine! I wanted to give you this.
Sana bunu vermek istedim.
Then when you realized that you had finally met your match I would have at last gained the respect that would make you wanna marry me first and seduce me later.
Sonra da, sonunda uygun eşini bulduğunu anlayınca nihayet saygını kazanmış olacaktım. Bu da benimle önce evlenip, sonra sevişmeyi istemeni sağlayacaktı.
Like if I say "me too" then does that mean I'm really glad... to have met me and if I say "you too" does it mean that...
"Ben de" dediğimde bunun "Gerçekten çok memnun oldum" anlamına gelmesi gibi. Eğer ben "sen de" deseydim bunun anlamı...
I'll merely pick a robot at random from somewhere in the universe... Probably one you've never even met, and then I'll remove his hands... And switch them for yours.
Sadece evrenin herhangi bir yerinden muhtemelen hiç görmediğin bir robotu seçip ellerini seninkilerle değiştireceğim.
But she said that you wanted her as a mother, and I said that was ridiculous... but then I met her and kind of fell for her... and thought that she would kind of make a great mother. Yeah.
Evet.
Then I met you... and everything changed.
Ve en nihayet güvenebileceğim, ve bana güvenebilecek... birisiyle tanıştım.
Then I met you, and I learned what love is supposed to be.
Sonra senle tanıştım ve aşkın ne anlama geldiğini öğrendim.
Then I met you, and I finally found someone I could depend on when life got like this.
Sonra seninle tanıştım. Ve hayat bu hale geldiğinde güvenebileceğim birini bulduğumu anladım.
But... then I met you and now I have to ask you.
Ama seninle tanıştım ve artık sana sormam gerekiyor.