And we're translate Turkish
62,695 parallel translation
Look, we're a team now, and I have a saying... a tea...
Bak, artık bir takımız ve ben şöyle diyorum : Güven -
And we're supposed to what...
Ne yapmamız gerekiyor peki? Onu öldürecek miyiz?
They're gonna drag us in front of every subcommittee, asking us who we are and what we do.
Bizi her alt komitenin önüne çıkarıp kim olduğumuzu ve ne yaptığımızı soracaklar.
So you're telling me with all the tools and tech that S.H.I.E.L.D. has at its disposal, - we can't find him?
S.H.I.E.L.D.'ın elindeki o kadar cihaz ve teknolojiye rağmen onu bulamıyor muyuz yani?
We found where they're keeping The Director and May.
Direktörü ve May'i tuttukları yeri bulduk.
They'll say we're Life Model Decoys, turn all of HQ against us, and have us killed.
Bizim sahte yaşam modelleri olduğumuzu söyleyip bütün üssü peşimize takacak ve bizi öldürtecekler.
we're S.H.I.E.L.D. agents, our bodies are being held captive, and this is all a virtual prison, built to keep us sedated.
S.H.I.E.L.D. ajanlarıyız. Bedenlerimiz esir tutuluyor. Ve burası bizi yatıştırmak için inşa edilen sanal bir hapishane.
We're getting that woman, and we're going.
O kadını da alıp gidiyoruz.
No one wants to hear they're just an avatar in a digital prison, but sometimes that happens, and here we are.
Kimse dijital bir hapishanede bir avatar olduğunu duymak istemez ama bazen böyle olur ve işte buradayız.
Guy we're looking for has some important intel, so we get in, find them, get out... quick and quiet.
Aradığımız adam önemli bir bilgi taşıyor. İçeri girip, onu bulacak ve çıkacağız. Hızlı ve sessiz bir şekilde.
And we're still determining the extent of the nerve damage, but, uh, there are exciting...
Ve hâlâ sinir hasarının boyutunu tespit etmeye çalışıyoruz fakat, yeni tedaviler konusunda...
We're just gonna have to flip the switch and hope for the best.
Yayını başlatıp en iyisini ummak zorundayız.
We'll head to the avionics bay and re-patch.
Aviyonik bölmeye gidip gücü düzeltelim.
Look, they're terrorists, and we're not gonna rest until we take them down and find out exactly who's responsible.
Bakın, onlar terörist. Onları yakalayıp bu işten kimin sorumlu olduğunu öğrenene kadar dinlenmeyeceğiz.
We're awake, we're unified, and frankly, pissed off enough to risk everything to stop her.
Uyandık, birleştik ve onu durdurmak için her şeyi riske atacak kadar öfkeliyiz.
The bad news is they know we're here, - and they're on their way.
Kötü haber, burada olduğumuzu biliyorlar ve yola çıktılar.
Yeah, we're gonna get another rig, and this will never happen again... even if I have to sit out there all night in my pajamas to guard it.
Yolunda. Bir kule daha alacağız. Bir daha da böyle şeyler yaşanmayacak.
We're born into a certain time and place, and there ain't nothing we can do about it.
Belli bir zaman ve yer için doğarız, bunu değiştirmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
And what if that makes him turn, and then he bites someone, and they bite someone, and pretty soon, we're like the biggest assholes ever.
Ya bu onu dönüştürürse? O da birini ısırıp zinciri devam ettirirse çok geçmeden en büyük pislik biz oluruz.
I mean, we're here to party with our boy Loki, everything's trashed and you're disrespecting the man's sofa.
Yani, adamımız Loki'yle parti yapmaya geldik her şey dağılmış ve sen, adamın koltuğuna saygısızlık ediyorsun.
I'll go over there tomorrow and tell him we're out.
Yarın oraya gidip artık bu işte olmadığımızı söyleyeceğim.
- Yeah, I know that, but I'm telling you, if we're not careful, someone's gonna do something to him, and he'll be lucky if it's just suing him.
Evet bunu biliyorum ama sana söylüyorum, dikkatli olmazsak başına bir şey gelebilir. - Eğer şanslıysa bu sadece dava olur.
- Louis, all I'm saying is if you don't deal with it, you're gonna keep abusing the associates, and then we're gonna have- - - hey, Donna, you know what,
Louis demek istediğim, bu durumu çözmeyip acısını onlardan çıkarmaya devam edersen...
Katrina and I are taking the chippendales public, so we're gonna meet with a few of their top dancers to go over some paperwork.
Katrina ile birlikte Chippendales davasını devraldık. O yüzden karşı tarafla görüşüp evrakların üzerinden geçeceğiz.
In new footage from the nghe an province of Vietnam, we're witnessing what some are referring to as a miracle and what others are dismissing as a simple hoax.
Vietnam'ın Nghe An vilayetinden bu son görüntülerde bazılarının mucize dediği bazılarınınsa basit bir dalavere dedikleri şeyi görüyoruz.
Well, I don't like that you're gonna be killing and eating people, so we both have things that bug us.
İnsanları öldürüp yemen de benim hoşuma gitmiyor, yani ikimizin de hoşlanmadığı şeyler var.
And it's just funny because you're always telling me we won't survive it if I act impulsive and...
Aslında komik çünkü daima, ben fevri hareket edersem hayatta kalamayacağımızı söylerdin ve...
We're looking for a plan, not a blurb for Better Homes and Gardens.
Better Homes and Gardens'a tanıtım yazısı değil.
- We're going to jail and it's my fault.
- Hapse gireceğiz ve bu benim hatam.
We promised Abby we're gonna be a normal family and that's what we're doing, goddamn it.
Abby'ye normal bir aile olma sözü verdik ve sözümüzü tutacağız!
We're gonna go have our tea and we're not gonna let our day be ruined by some pervert who can't even look us in the eye when he's cheating us.
Gidip çayımızı içeceğiz. Bizi kandırırken gözümüze bakamayan bir sapığın günümüzü mahvetmesine izin vermeyeceğiz.
So there's not a cure, and the partial cure might not even work because we're too late, and Sheila's not a rat.
Yani tam çözüm yok, kısmi tedavi de işe yaramayabilir çünkü çok geç kaldık ve Sheila bir fare değil.
We know what we're doing and I am not gonna let you down.
Ne yaptığımızı biliyoruz ve sizi hayal kırıklığına uğratmayacağız.
And now that same kid is telling us that what we're doing is wrong.
Aynı çocuk bize yanlış yolda olduğumuzu söylüyor. - Haklı da.
Because my partner and I, we're gonna go wide with this and we're going to need an investor.
Çünkü ortağımla bunu piyasaya sokacağız ve desteğe ihtiyacımız var. - Peki neden ben?
So, we're gonna settle this thing and we're going to settle it right now.
O yüzden bir şekilde anlaşacağız ve anlaşma bugün olacak.
Um, I'm freaking out about tomorrow and what if we're not ready?
Yarın için endişeleniyorum, ya hazır değilsek?
It's a long story, but we're friends now and we're past it.
Uzun hikaye ama şu an atlattık ve arkadaşız.
And we're prepared to offer you...
- Siz teklif etmeyi planladığımız...
And we're not open to shit, because we were here first.
Bizse bu zırvalıklara açık değiliz çünkü bu fikir ilk bizden çıktı.
But The Donna wouldn't even exist without you, and we're partners, so if you don't want to, then we won't.
- Evet. Ama sen olmasan "Donna" olmazdı ve ortağız o yüzden sen istemezsen kabul etmeyeceğiz.
And while we're at it, I want some left over for a little something nice for me and the wife-to-be.
Hazır bu konudayken, bana ve müstakbel karıma da bir şeyler kalsın istiyorum.
What I see, Dr. lipschitz, is we're 46 minutes into this session, and I haven't gotten closure yet.
Bana yanlış gelen şeyi söyleyeyim Doktor Lipschitz. Seans başlayalı kırk altı dakika oldu ve hiçbir şeyi ardımda bırakabilmiş değilim.
Well, as it turns out, we're getting ourselves a new partner, and they needed a new office, so.
Şirkete yeni bir ortak daha dahil oluyor. Onun için yeni bir oda gerekiyordu.
You were my last hope, Mr. Ross, and now you're telling me we're gonna lose.
Siz benim son umudumdunuz Bay Ross ve bana kaybedeceğimizi söylüyorsunuz.
And we're betting that there isn't a major corporation in this city that you don't have access to.
- İddiaya girelim bu şehirde erişiminizin olmadığı büyük bir kurum yoktur.
God, she's so concerned that we're gonna ruin her cover, and she's over there chatting up some Spiga D-bags.
Tanrım, sırrını açık ederiz diye korktuğu için şu Spiga pislikleriyle takılıp, sohbet ediyor.
Get the girl back, and we're all we're all rich.
Kızı al, hepimiz zengin olalım.
Yes, and believe me, we're very grateful.
Evet, inanın, çok minnettarız.
Supply-side economics, and we're the supplier.
Arz yanlı iktisat, biz de tedarikçiyiz.
And there... there's gotta be something that we're not seeing.
Ve göremediğimiz... bir şeyler olmalı.
and we're off 44
and we're running out of time 21
and we're back 55
and we're done 73
and we're walking 16
and we're out 44
and we're here 22
and we're clear 51
and we're in 21
and we're not 31
and we're running out of time 21
and we're back 55
and we're done 73
and we're walking 16
and we're out 44
and we're here 22
and we're clear 51
and we're in 21
and we're not 31
and we're like 16
we're 1906
we're here 1469
we're good 1678
we're not friends anymore 25
we're just friends 257
we're in this together 190
we're late 319
we're screwed 280
we're going shopping 19
we're 1906
we're here 1469
we're good 1678
we're not friends anymore 25
we're just friends 257
we're in this together 190
we're late 319
we're screwed 280
we're going shopping 19
we're back in business 45
we're sorry 376
we're going out tonight 29
we're not gonna make it 79
we're good friends 31
we're done here 458
we're not together anymore 25
we're going to be late 92
we're friends 656
we're going to paris 19
we're sorry 376
we're going out tonight 29
we're not gonna make it 79
we're good friends 31
we're done here 458
we're not together anymore 25
we're going to be late 92
we're friends 656
we're going to paris 19