And we're in translate Turkish
10,981 parallel translation
Whitmore knew it would rot in there, so we made a deal. I'd get it, and he'd find someone to make sense of it. Now, we're getting somewhere.
Whitmore orada çürüyeceğini biliyordu, bu yüzden... bir anlaşma yaptık.Onu alacaktım, o da anlayacak birini bulacaktı işte şimdi bir yere varıyoruz
And at the exact right moment, they're gonna swoop in, and we'll be like,
Tam o anda paldır küldür içeri girecekler.
We're kind of in a rush. And...
Biraz acelemiz var ve...
Luckily, it's similar in weight and size to a playing card, so we're gonna have to brush up on our card-istry.
Şanslıyız ki ağırlığı ve boyutu bir iskambil kartıyla aynı. O yüzden kart cambazlığına ağırlık vermeliyiz.
We're gonna destroy everything you believe in, starting with the Horsemen, and ending with the Eye.
İnandığın her şeyi yok edeceğiz. Öncelikle Atlıları sonra da Göz'ü.
But tonight, however, in this effect, all of you people around the Thames here. And since we're streaming live, everyone around the world already knows everything.
İstisna olarak bu gece Thames'in çevresindeki herkes ve yaptığımız canlı yayın sayesinde tüm dünya zaten her şeyi biliyordu.
Uh, and we're getting snow drifting in here a little bit.
Ve üzerimize biraz kar yağıyor.
As you may know, I'm a chef and she's in the food business as well, so we're both pretty knowledgeable of nutrition and this was kind of an idea I've been wanting to have in my own yard,
Yeteri kadar problemim yok sanki! Bir şey söyle! Neden sende normal insanlar gibi mayonla yüzemiyorsun?
And we need to make sure that in our efforts to confront one epidemic, we're not adding fuel to the fire of another one which is what we're hearing so much that this, perhaps, well-intentioned,
Beni Tanrı'ndan daha fazla sevmek zorunda değilsin. Ama en azından saygı duyabilirsin. "Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz." Üzgünüm.
We have been focused on obesity in humans, but it has also been noticed that while we're doing that in past 20 years or so, animals have been increasing their weight as well and we don't know the reason.
Ne? Anlamadım. Eşyalarımı topladım.
I mean, we're both in a really bad place. And then you punched Nic.
İkimiz de kötü durumdaydık, hem sen Nick'e vurmuştun.
Okay, look, um, if this is real, all right, they know we're in here and we are... we are just sitting and waiting to die.
Tamam, bakın, um, Eğer bu gerçekse, tamam, Burada olduğumuzu biliyorlar.
My uncle, he has this plot of undeveloped land in the desert just outside of San Bernardino, we're gonna take the body there, we're gonna dump it and then we're gonna come back here and pretend like nothing happened, okay?
Amcam, O gelişmemiş arazinin bu arsa var San Bernardino'nun hemen dışındaki çölde,
They're about to come in here with AKs and 47s and Desert Eagles, and we got nothing but witch hazel!
AK'lerle buraya gelmek üzere Ve 47s ve Desert Eagles, Ve cadı elmasından başka bir şey yok!
We're 42 hours into the ceasefire and the word is out about Calvin's Barbershop.
Ateşkes için 42 saat içeriz Ve sözcük Calvin'in Berber Dükkanı'yla ilgili.
I'm at the bank, some people burst in... and we're not allowed out yet.
Bankadayım, içeri bazı adamlar geldi ve dışarı çıkmamıza izin vermiyorlar.
No minister, no church, no Holy Willie who died in Valencia and we're not getting the tree back?
Papaz yok kilise yok, Valencia'da ölen kutsal... Willy de yok ve Almanya ağacı bize geri vermiyor. Böyle mi?
- Why would Ezekiel think that you, marky, nomack, and Fairbanks we're all talking to the feds?
Neden Ezekiel ; sen, Marky, Nomack ve Fairbanks'in federallerle konuştuğunu düşündü?
Don't go in there, and then, I promise, we're gonna leave.
İçeri girme. Sonra yemin ederim gideceğiz.
No, I have a great girl in New York, and we're actually about to have a baby, so...
- Öyle mi? Hayır, New York'ta harika bir kadınım var ve aslına bakarsan bir bebeğimiz olmak üzere.
We're not gonna be fun anymore and you're not gonna drink beer with your friends and you're gonna have to be stuck in this job that you hate and you're not gonna kiss your high school sweetheart ever again...
Artık hiç eğlenemeyeceğiz ve sen arkadaşlarınla bira içemeyeceksin ve nefret ettiğin bu işte sıkışıp kalmak zorunda olacaksın ve bir daha hiç liseli sevgilini öpemeyeceksin...
Now, I'm gonna go in and make sure we're clear.
İçeri girip, her şey yolunda mı diye bakacağım.
I'm so positive I've got two tickets in my pocket right now for the Bahamas... one with your name on it, because when we're finished here, we're gonna celebrate, drinking rum and smoking cigars.
O kadar pozitifim ki şu an cebimde Bahamalar'a iki bilet var. Biri sana ait. İşimiz bittiğinde, kutlamaya gideceğiz.
Then, they shut the gate and we're all annihilated in the cold, dark vacuum of space.
O zaman, kapıyı kapatırlar ve hepimiz uzayın karanlık boşluğunda donarak yok oluruz.
We're getting all the documents from MEA in India to prove his credentials and his innocence.
Kimlik bilgilerini ve masumiyetini kanıtlamak için Hindistan Dış İşleri Bakanlığı'ndan tüm belgeleri alıyoruz.
Now I know you're probably thinking this is too much exposure, and that the risk of bringing in outsiders is too high, but we already have the perfect cover.
Bunun çok göz önünde olan bir şey olduğunu düşündüğünüzü ve yabancıları da sete çekme riskinin çok fazla olduğunu biliyorum ama elimizde zaten muhteşem bir kılıf var.
And we're gonna start a new campaign right away in Alabama.
Alabama'da derhal yeni bir kampanya başlatacağız.
Let's see, you're Hungarian, you did some acting in Budapest, and we liked you.
Bakalım, sen Macarsın, Budapeşte'de oyunculuk yapıyordun ve biz seni sevdik.
We watch parts of Disney animated films and discuss them and see what they're really about in our lives.
Disney animasyon filmlerinden bölümler izleyip bu filmlere ve hayatımızdaki yerlerine ilişkin sohbet ediyoruz.
But it seems to me ye don't trust me to know the true reason behind this... this cloth of lies we're about to wrap ourselves in, like a plaid woven out of guile and deception.
Ancak bana öyle geliyor ki, kurnazlık ve hileyle dokunmuş bir ekose gibi kendimizi sarmak üzere olduğumuz yalan giysisinin ardındaki gerçek sebebi bilmem konusunda bana güvenmiyorsunuz.
My fans and me, we're in love.
Hayranlarım ve ben birbirimize aşığız.
I mean, we're just gonna say we broke in and we saw her?
Yani, içeri girip onu gördüğümüzü mü söyleyeceğiz?
We're gonna be gone soon, and... you know... - birds will eat it in the morning.
Yakında buradan gideceğiz ve sabah onu kuşlar yer.
We voted together, and we're all in this together.
Hep beraber oyladık ve bu işte hep beraberiz.
Now we're looking forward to seeing 6D and 8B in a musical performance directed by Mr. Conradi and Mrs. Eikamp.
Alkışlarınızla 6-D ve 4-B sınıfı, Bay Conradi ve Bayan Eikamp tarafından yönetilen yeni müzikal methiyeleriyle geliyorlar.
- I think we all understand that there's no way we're gonna get a foot in the straight world without some serious dough with which to start businesses with, and we aren't gonna get that by being some $ 10-an-hour monkey in a job we got from our probation officer or an outreach program
Ve sosyal yardım platformundan yada gözetim memurundan aldığımız işle saati $ 10'a maymunluk yapamayız.
Ilyas, we're here, and the front line will be around here... 2,000 miles away in Belgium.
İlyas, biz buradayız ve cephe hattı da buralarda bir yerde olacak Belçika'dan 2,000 mil uzakta.
And we're going to fight it in there?
Burada saklanarak mı savaşacağız?
Look, the real message we're all looking for... is right there in the church and it's waiting for us every day.
Aradığımız gerçek mesaj hemen burada, kilisede ve her gün bizi bekliyor.
And we're in dire need of resupply.
Ve ikmal yapmaya çok ihtiyacımız var.
We're in this place, here, wherever this place might be and...
Buradayız, burada, Burası nerede olursa olsun- -
When this girl get back in the car, we're going to Wyckoff and Jefferson, all right?
Jose, kız arabaya döndüğünde Wyckoff ve Jefferson'a gidiyoruz.
Well done, and I very much doubt that the piece will be in the afternoon edition, so... a few more hours and we're in the clear.
Aferin ve Öğleden sonraki baskıda yazının olacağını sanmıyorum, yani... Birkaç saat daha ve sonra rahatız.
Nasir's primary attorney will now be Ms. Kapoor, and given that we're now facing what will be a complex trial, I can no longer offer you our services pro bono.
Nasir'in avukatı bundan sonra Bayan Kapoor olacak, ve karşımızda oldukça karmaşık bir dava olduğunu düşünürsek... ne yazık ki artık ücretsiz hizmet vermem mümkün olmayacak.
But if we're right and if we achieve results in the future... then people will understand why we did what we did.
Ama eğer haklıysak ve ileride başarılı olacaksak insanlar yaptığımız şeyi anlayacaktır.
You can do it. We're all responsible for our lives, and what you do right now in this room will determine whether we live or die.
Hayatlarımızdan sorumluyuz, yaptıklarınız, yaşayıp yaşamayacağımızı belirleyecek.
- Right, we're in Ecuador, and we've been captured by bandits and they want $ 200,000 - or they're gonna kill me and Frank. - Stop it.
- Ekvador'dayız haydutlar tarafından kaçırıldık, 200 bin dolar istiyorlar yoksa ikimizi de öldürecekler.
We're receiving more reports of severe and unpredictable weather in the Midwest.
Orta batı bölgesinden ağır ve beklenmedik hava koşulları bilgileri gelmeye devam ediyor.
Okay, this is our business, and we're supposed to be experts on every product in the store.
Bizim işimiz bu ve bu mağazadaki tüm herşey hakkında uzman olmak zorundayız.
And... you always say we're supposed to support each other in this family.
Her zaman bu ailede birbirimizin desteklediğimizi söylersin.
We'll sneak in backstage, and we'll pretend we're the opening act.
Sahne arkasından gizlice girip gösterimiz varmış gibi davranırız.
and we're off 44
and we're running out of time 21
and we're back 55
and we're done 73
and we're walking 16
and we're 60
and we're out 44
and we're clear 51
and we're here 22
and we're not 31
and we're running out of time 21
and we're back 55
and we're done 73
and we're walking 16
and we're 60
and we're out 44
and we're clear 51
and we're here 22
and we're not 31
and we're like 16
we're in this together 190
we're in deep shit 22
we're in position 87
we're inside 26
we're in the middle of something 36
we're in the same boat 27
we're in public 20
we're in pursuit 19
we're in trouble 174
we're in this together 190
we're in deep shit 22
we're in position 87
we're inside 26
we're in the middle of something 36
we're in the same boat 27
we're in public 20
we're in pursuit 19
we're in trouble 174