And what are you going to do translate Turkish
265 parallel translation
Yes, and what are you going to do about it, you big gasbag?
Evet. Peki şimdi ne yapacaksın seni laf ebesi?
And what are you going to do?
Peki sen ne yapacaksın?
And what are you going to do, double the insanity by obeying it?
Peki ne yapacaksın sen şimdi? İki kat aptallık yapıp uyacak mısın?
And what are you going to do?
Peki sen ne yapmayı düşünüyorsun?
And what are you going to do with us?
Peki bize ne yapacaksınız?
And what are you going to do in your spare time?
Boş zamanlarınızda ne yapacaksınız peki?
- And what are you going to do there?
- Peki oraya ne yapmaya gidiyorsun?
And what are you going to do with the child, tell me that.
Söylesene çocuklarla ne yapacaksın peki?
And what are you going to do in France?
Fransa'da ne yapacaksın peki?
And what are you going to do about it?
Peki, şimdi ne yapacaksınız bakalım?
- And what are you going to do?
- Eee siz ne yapacaksınız?
- And what are you going to do now?
- Şimdi ne yapacaksın?
And what are you going to do now?
Peki şimdiki planın ne?
Oh, and what are you going to do about it, sir?
Bu konuda ne yapacaksınız efendim?
Who are you, and what are you going to do?
Kimsiniz ve ne yapacaksınız?
And what are you going to do about Fletcher?
Ve Fletcher işini ne yapacaksın?
And what are you going to do with all that?
Ve bütün bu şeylerle ne yapacaksın?
God won't come, the bank will own your home... and what are you going to do then?
Tanrı gelmeyecek, banka evine haciz koyacak. - Sonra ne yapacaksın?
Och, are ye? And what are you going to do?
Demek benimle geliyorsun, öyle mi?
You have a wife and 4 bloody kids here, a house nobody'll bloody buy... mortgaged up to the bloody hilt, loan-sharks on our backs... no bloody money, no bloody job, and what are you going to do?
Lanet olası herif, karın ve 4 çocuğun var, kimsenin almaya tenezzül etmeyeceği evin ipotek altında, boğazımıza kadar borçlanmışız... para yok, iş yok, ne halt edeceksin?
Like what the stock market is going to be like in the morning or where I can dig to find all the oil... or where are all the countless numbers of lost treasure chests buried at? And if nothing else, do they tell you what the next lottery winning numbers will be?
Hangi hisse senedine yatırım yapabilirsin, nereden petrol çıkartabilirsin nerede define bulabilirsin ya da gelecek hafta piyango hangi numaralara çıkacak?
And I, too, look to you, Paul Baumer, and I wonder what you are going to do.
Öyleyse ben de sana bakıyorum, Paul Baumer, ve ne yapacağını merak ediyorum.
What are we going to do about this, you and I?
Siz ve ben, bu konuda ne yapabiliriz ki?
And now, Chief, what are you going to do about it?
Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsun Şef?
What are you going to do about your lunch and dinner?
Öğle ve akşam yemeğini ne yapacaksınız?
What are you going to do, stand there and admire him?
Ne yapacaksın? Orada durup onu mu izleyeceksin?
And so am I. What are you going to do?
Ben de öyle. Ne yapacaksın?
And without jokes, what are you going to do today?
Şaka bir yana, bu akşam için bir planınız var mı?
What I'm going to do is ask a few questions about how you met, what your plans are and things like that.
Ne yapacağımızı anlatayım. Size birkaç soru soracağım. Nasıl tanıştınız, neler planlıyorsunuz türünden sorular.
And I said, "What are you going to do?"
Ben de ona "Ne yapacaksın?" dedim.
And you, what are you going to do?
Ya siz, ne yapacaksınız?
And just what are YOU going to do about it?
Bu konuda ne yapacaksın bakalım?
You're going out to do the shopping and buy a roast for dinner? What are you going to do?
Ne yapacaksın?
Not only for the job you're going to do and in compensation for what you believe you have suffered but also because you are helping us.
Sadece yapacağın iş için ve çektiğine inandığın acılara tazminat olarak değil aynı zamanda bize de yardım ettiğin için.
I say, "What are you going to do with the gun?" Shoot me and dump me in the river?
Ona "Silahla ne yapacaksın?" diye sordum.
And what do you think, how long are you going to spend in a jail?
Ve ne düşünüyorsun, sen hapiste ne kadar kalırsın?
And what if your devil quits, what are you going to do?
Ya o şeytan işi bırakırsa, ne yapacaksın?
What are you going to do, run them down and kill them?
Ne yapacaksın? Onları ezip öldürecek misin?
What are you going to do if Clara's still a married woman and don't even remember you?
Eğer Clara hala evli bir kadınsa ve seni hatırlamıyorsa ne yapmayı planlıyorsun?
We are going to this reunion, and you're gonna be proud of me, and I am gonna be proud of you, because when people ask what you do for a living, you're going to say you're a garbage man. Peg, I don't want to go to the reunion. Can't we just forget about the good times and get on with our lives?
ve, Steve, sen de çıplak Don Johnson'dın, ve bir tren tünelden geçti ve evimiz yok olmuştu.
What are you going to do, handcuff her to your car and take her for a ride?
Ne yapmayı çalışıyorsun... onu arabaya kelepçeleyip... ve geziye mi çıkaracağın?
- And what are you going to do?
- Sen ne yapacaksın peki?
What are you and Ellie going to do now, if you don't dig up bones anymore?
Artık kazı yapmazsanız Ellie'yle ne yapacaksınız?
What are you going to do, watch TV and eat chips?
Ne yapacaksın? Televizyon izleyip cips mi yiyeceksin?
What are you going to do when you have a guy like Pepe who has... he's a tenant farmer and he has a couple of acres of land... or a tradesman who doesn't want to be part of your collective?
Pepe gibi kiracı ve bir kaç dönüm toprağı olan ya da kolektifinize katılmak istemeyen esnaf gibi birileri çıkarsa ne yapacaksınız?
Now, I know this is your first day, and you must be tired. But, um... What are you going to do about it?
Şimdi, bu ilk gününüz biliyorum, ve yorgun olmalısınız... fakat, um... bu konuda ne yapacaksınız?
You're a conductor's nightmare. It's true, it's true. And what are we going to do?
Sen şefin kabususun bu doğru bu dogru ve şimdi ne yapacağız?
So, Lucy Harmon, how long are you staying, and what do you think of Italy, and when are you going to come to our house... and see how real Italians live... and change your life forever?
Pekala Lucy Harmon, ne kadar kalacaksın, ve İtalya hakkında ne düşünüyorsun, ve ne zaman evimize gelecek ve İtalyanların nasıl yaşadığını ve hayatını sonsuza kadar nasıl değiştirdiğini göreceksin?
- Zeus! And now that I set you free... what is the first thing you are going to do?
Sizi serbest bırakınca yapacağınız ilk şey nedir?
Well, what are you going to do about money and bills and...
Peki para ve borçlarını ödemek gibi meseleler ne olacak? - -
You came here to graduate, and that is exactly what you are going to do.
Sen programı bitirmek için burdasın ve de bunu yapacaksın.