Andie translate Turkish
919 parallel translation
Andie approved, your car.
Arabanı beğendim.
HE CAN SUFFER ANDIE,
Acı çekebilir, ölebilir.
- And we have... we have Andie with us. - Big spender.
Ve Andie'de bizimle beraber!
don't be angry, andie.
Bu o değil. Bu, Brady değil.
andie, don't go.
O...
andie, please.
Onu göremiyorum, Kate.
oh, andie, i don't blame you for being angry, for feeling hurt and humiliated, but there's something you just don't understand.
Vaughn... Ya da her kimsen... Özgürsün.
the bike that almost hit you at the station- - that was me, andie.
Neyin susuzluğu? Bizimle gel.
don't cry. we don't allow him to look at such things.
Sinirlenme, Andie.
i won't... send toby away.
Ben burdayım, Andie. Hayır, Simon, Lütfen.
how you treat him is appalling- - almost medieval.
Belki zamanıydı, Andie.
toby... come, toby.
Belki bu sefer farklı olur. Hayır, olmaz, Andie.
i'm trying to talk to you about your son's future, and you're doing parlor tricks.
Oh, Andie, bana kızgın olduğun için seni suçlamıyorum.
he can bring back living things, but he forgets.
Konser yapmamı teklif ettiler, belki televizyon reklamları... Panikledim, Andie.
Andie, is there something going on between you and these ladies?
Andie, bu bayanlarla aranda bir sorun mu var?
Andie, you look ravishing.
Andie, harika görünüyorsun.
You know, Andie, I'm just...
Biliyor musun, ben sadece...
- I wanted to talk to you about Andie.
Andie hakkında konuşmak istiyorum.
Well, does Andie know how you feel about this?
Andie neler hissettiğini biliyor mu?
Wait, this was Andie's mom?
Bekle, bu Andie'nin annesi değil mi?
You can love Andie, but that doesn't mean she'll love you back.
Andie'yi sevebilirsin ama bu o da seni seviyor demek değil.
I'm not nine, Andie.
Coçuk değilim.
Andie, where are you?
Andie, neredesin?
Andie, if you put out signals that you don't wanna belong, people are gonna make sure that you don't.
Eğer oraya ait olmadığını gösteren işaretler verirsen insanlar senin oraya ait olmadığına inanırlar.
Andie! I heard what happened and I came as best I could.
Olanları duydum ve çabucak geldim.
Andie, hon!
Andie, tatlım.
Here's the point, Andie.
Önemli olan bu.
Andie, I like you.
Senden hoşlanıyorum.
It's very nice to meet you, Andie.
Tanıştığımıza çok sevindim.
Phil, I think you're making Andie uncomfortable.
- Phil. Sanırım Andie'yi rahatsız ediyorsun.
- You mean Andie?
- Andie mi?
- Yeah, I mean Andie.
- Andie'den bahsediyorum.
- Who is this? - Andie.
Kim arıyor?
- Who? - Andie.
Kim?
- What's your point, Andie?
- Ne demek istiyorsun?
What about prom? - Andie, come on.
- Balodan ne haber?
- Andie, please.
- Lütfen.
- You're Andie, aren't you?
- Sen Andie'sin değil mi?
Andie and Jasper?
Andy ve Jasper mesela.
I've got Andie MacDowell sitting over here.
Andie MacDowell su anda yanımda oturuyor.
Andie.
Andie!
maybe it's time, andie.
Tepki vermiyor. Ne kadar daha bu halde kalır bilmiyorum.
oh, andie.
Ona fazladan bir sakinleştirici vereceğim.
no, it can't, andie.
İki dakikadan az kaldı ve geri saymaya devam ediyor.
doughnuts!
Andie, Sana bir soru sorabilir miyim?
ernest :
Andie, lütfen.
you've boarded up the windows of this house.
Oh, Andie.
it's all right. it's all right.
İstasyonda nerdeyse sana çarpan motor, o bendim, Andie.
( approaching siren )
Affet beni, Andie.
Andie, this is Steff.
Andie, bu Steff.
Steff, Andie.
Steff, Andie.