English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Appalling

Appalling translate Turkish

565 parallel translation
But how appalling!
Ne korkunç bir şey!
Egad, they're an appalling lot... not likely to be of much value on the plantation.
Aman Tanrım, korkunç gözüküyorlar. Pek de tarlada çalışmaya uygun gözükmüyorlar.
Appalling.
Korkunç.
And the very fact that countless thousands of you are listening in tonight is proof to fling in the teeth of these cynics and skeptics that the public does care and does propose to do something about the appalling conditions I have tried to describe tonight.
Bu akşam binlerce kişinin dinliyor olması bile anlatmaya çalıştığım korkunç şartlara halkın duyarlı olduğunun ve bir şeyler yapmak istediğinin bir kanıtı.
Nothing that happened to me in that concentration camp... was quite as dreadful as listening to you day after day... singing those appalling songs.
Toplama kampında başıma gelen her şey her gün berbat şarkılarını dinlemek kadar ıstırap vermedi.
How appalling!
Ne kadar korkunç!
And do you imagine that I would permit my wife to work under these appalling conditions?
Ve karımın bu ürkütücü koşullarda çalışmasına izin vereceğimi mi sanıyorsunuz?
But you don't understand, that appalling man from Scotland Yard is questioning Pat at this very moment.
Ama anlamıyorsunuz, Londra Emniyet Müdürlüğünden gelen o korkunç adam tam şu anda Pat'i sorguluyor.
A perfectly appalling sound of crying.
Kesinlikle dehşet verici bir ağlama sesi.
Listen, my dear... will you be a saint and back me up in the most appalling domestic lie?
Dinle canım... En korkunç aile içi yalanımda beni destekler misin?
Actors, perhaps, but thieves, murderers... isn't that rather appalling?
Aktörler belki ama hırsızlar, katiller...
Appalling!
Berbat!
How appalling.
Ne dehşet verici.
The impertinence of young people today is simply appalling.
Bugünkü gençler de çok küstah oluyor.
Dramatized from real life, "It Might Have Happened To You"... hopes to reduce the appalling casualty rate on our highways and byways.
Gerçek hayattan alınmış olan olaylarla "Sizin Başınıza da Gelebilirdi" programı ülkemiz otoyolları ve yan yollardaki zayiat rakamlarını azaltmayı amaçlıyor.
Her eyes cast down, Elisabeth washed her appalling hands
Kederli bir şekilde korkudan terleyen o ellerini yıkadı.
Appalling, wasn't it?
Durum çok kötü. Değil mi?
Man, geisha these days are appalling.
Vay canına, bugünlerde geyşalar çok çekici.
I'd welcome it. - I think it's appalling.
- Bence berbat.
The grammar is appalling.
grameri bile berbat.
That's absolutely appalling.
Bu tam anlamıyla dehşet verici.
- I have this appalling imagination.
- Bendeyse bu korkunç hayal gücü var.
There are times when that can be an appalling thought.
Bunun korkunç bir düşünce olabileceği zamanlar vardır.
Appalling thing.
Korkunç bir olay.
Absolutely appalling.
Kesinlikle korkunç.
- Quite appalling.
- Çok ilginç.
Financier. Oh! Well, whatever he's calling himself these days he still has the most appalling table manners of anyone I've ever met.
Dünyada sofra adabından daha değerli şeyler de var.
But madam, quite apart from the appalling danger, think of the inconvenience.
Ama madam, büyük tehlikelerin yanında,... durumun uygunsuzluğunu da düşünün.
She was so fond of Miss Jessel, and... it did come as an appalling shock.
Bayan Jessel'e resmen tapıyordu... derken korkunç birşey oldu.
Appalling business.
Hatırladıkça insan dehşete düşüyor.
Madame Yen has given me the most appalling list.
Bayan Yen bana korkunç bir liste verdi.
The odds are appalling.
İhtimaller çok kötü.
He'd be an appalling hazard to the escape.
Kaçış için çok büyük risk oluşturuyor.
Appalling.
Berbat.
Dr. Craven, I am shocked... truly shocked that you should harbor... such an appalling thought about me.
Dr. Craven, çok şaşırdım benim hakkımda böyle bir düşünceye sahip olmanıza gerçekten şaşırdım.
This is appalling.
Bu korkunç bir şey.
The appalling grammar.
Dil bozukluğu.
And for a Russian, an appalling one!
Hele bir Rus için feci olmalı.
That was a perfectly appalling thing, what he said to that girl.
O kıza söyledikleri gerçekten ürkütücüydü.
You see, I have an appalling memory, so the call was not to wake me, but to remind me,
Benim çok berbat bir hafızam var. Uyandırma servisini uyandırılmak için değil, bir şeyi hatırlamak için ararım.
Conditions on the Eastern Front are appalling.
Doğu Cephesi'nde çok büyük kayıplar verdik.
A typically stupid, appalling and unnecessary mistake.
Aptalca, korkunç ve gereksiz tipik bir hataydı.
Their arrogance is something appalling.
Kibirleri ise dehşet verici.
In this appalling emergency, I have taken upon taken it upon myself to appeal to the civic pride of each and every one of you, whether you are watching this program or not.
Bu endişe verici aciliyeti, ben kendi kendim üstlenerek, bu programı izleyen, izlemeyen her yurttaşımın affına sığınıyorum.
This is an appalling way to treat us.
Bize davranış biçimin çok kötü.
One thing I find appalling is when people who were Pétain supporters come up and tell me what they did for the Resistance.
Hayır, 15 kiloydu. 15 kilo. Çocuk o kadar geliyordu.
But that is appalling!
Ama bu çok korkunç!
I think reincarnation is appalling.
Bence reenkarnasyon dehşet verici.
He refutes the very theories which he defended seven years ago.It is appalling!
Yedi sene önce savunduğu bir çok düşünceye şimdi karşı çıkıyor. Bu korkunç!
There is nothing appalling about it.
Bunda korkunç olan bir şey yok.
Appalling, but there, nevertheless.
Korkunç ama yine de var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]