Aren't translate Turkish
69,004 parallel translation
We aren't arguing the facts of this case today, Your Honor.
Bugün davanın gerekçeleri için burada değiliz Sayın Yargıç.
Why aren't we talking about going after the people who killed Wes?
Neden Wes'i öldürenlerin peşine düşmekten söz etmiyoruz?
There aren't that many of us McGills left, and, uh, I think we should stick together.
Bizden başka McGill kalmadı ve bence birbirimize tutunmamız gerekiyor.
- Aren't you busy?
Senin işin yok mu?
I mean, aren't we all figuring it out?
Hepimiz çözmüyor muyuz?
You're using me for some sort of black work, aren't you?
Pis bir iş için beni kullanıyorsun, değil mi?
But you're Dave Martin, aren't you?
Ama sen Dave Martin'sin, değil mi?
These aren't your average folk.
Bunlar alıştığın sıradan tipler değil.
I'm the one that got the intel out of him, aren't I?
Adamdan bilgiyi alan ben değil miydim?
We are only alive until Mao is sure we aren't useful to his grand scheme.
Mao ulvi amacına faydalı olmadığımıza emin olana kadar hayatta kalırız.
Aren't you supposed to say "amen" at the end?
Sonunda "amin" demen gerekmiyor muydu?
How come you guys aren't still close?
Siz hala nasıI yakın değilsiniz?
The police aren't going to help you here.
Polis yardım edemez sana.
The cops aren't going to stop them.
Polisler durdurmayacak onları.
But you've heard me say before that relationships aren't singular, right?
Ama ilişkilerin tek taraflı olmadığını daha önce söylemiştim, değil mi?
People tell stories that aren't true.
İnsanlar yanlış hikayeler anlatıyor.
Oh! Getting a little ahead of yourself. Aren't you, mister?
Bir yerleriniz kalktı sanırım beyefendi.
- You are tenacious, aren't you?
- Hiç vazgeçmiyorsun, değil mi?
Impressive, aren't they?
Etkileyici, değil mi?
Why aren't you getting ready? This is a mistake.
- Niye hazırlanmadın?
Look, if the runes aren't healing it, you need to get it fixed. I'll see a medic later.
Mühürler işe yaramıyorsa tedavi ettirmelisin.
Healing runes aren't helping much? No.
- Şifa mühürleri işe yaramıyor mu?
For starters, the Sisters'mouths aren't sewn shut.
Öncelikle Demir Kardeşler'in ağızları dikilmemiştir.
What else aren't you two telling me?
Başka ne sırlar saklıyorsunuz?
You're new, aren't you?
Sen yeni misin?
Aren't they both filling?
İkisi de doldurmuyor mu?
Some of them aren't too keen on this idea.
Bazıları bu fikre fazla hevesli değil.
So, why aren't you in London with... your Institute?
Peki neden Londra'daki Enstitü'de değilsin?
I thought you would've learned the first time, but apparently Shadowhunters aren't the brightest bulbs.
İlk seferinde öğrendin sanmıştım ama görünüşe göre Gölge Avcıları pek zeki değilmiş.
It's like I should have memories that aren't there, and I should understand what this is, but I don't.
Sanki bazı anılarım eksikmiş gibi geliyor. Sanki bunu anlamam gerekiyor ama anlamıyorum.
I mean, sure, they have laser guns, but aren't you guys - supposed to have superpowers?
Tamam, onlarda lazer silahı var ama sizin de süper güçleriniz olmamalı mı?
You're gonna torture me, aren't you? Oh, I'm not gonna torture you, Mr. Hunter.
Size işkence etmeyeceğim Bay Hunter.
You're gonna torture me, aren't you?
- Bana işkence mi edeceksin?
Speedsters aren't known for their patience.
Hızcılar sabırlı olmalarıyla tanınmaz.
Look, I couldn't get Hunter to remember because his memories aren't buried or locked away.
Hunter'ın hatırlamasını sağlayamadım çünkü anıları gömülmüş veya kilitlenmiş değil.
You aren't planning on going rogue on us, now, were you, Rip?
Bizi satmaya çalışmıyordun, değil mi Rip?
You're tapping that sweet ass, aren't you?
O güzel göte vuruyorsun, değil mi?
A little outside your jurisdiction, aren't you?
Yetki bölgenin biraz dışına çıkmışsın sanki, değil mi?
These guys aren't exactly known to be friendly.
Bu adamlar pek dost canlısı olarak bilinmezler.
Gus texted me, "Why aren't you here?" I had no idea what he was talking about.
Neden söz ettiğini anlamadım bile.
Aren't you tired?
Yorulmadın mı?
There aren't any windows or clocks, so, you lose track of time.
Orada, pencere veya saat yok, o yüzden zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
Why aren't you at the Open House?
Neden sergide değilsin?
Why aren't you in your office?
Neden ofisinde değilsin?
And why aren't we working with Argus?
Neden Argus ile çalışmıyoruz?
I'm guessing those aren't fireworks.
Sanırım havaifişek değil bunlar.
Why aren't the police doing this?
- Polisin işi değil mi bu?
Guards aren't allowed to fraternize with prisoners.
Gardiyanlar, mahkumlarla etkileşim kuramaz.
- Unless the next words out of your mouth aren't going to be a lie, - If you could just. I'd really prefer if you just said nothing at all.
- Ağzından çıkacak sözler hakikat olmadığı sürece gerçekten tek kelime etmemeni tercih ederim.
Manhunts aren't exactly in Helix's wheelhouse, Felicity.
Helix pek insan avıyla ilgilenmez, Felicity.
I thought that you and Oliver- - you guys aren't hooking up again?
Ben sandım ki Oliver'la sen... Yeniden takılmıyor musunuz?
aren't you 6426
aren't you sweet 50
aren't you hot 24
aren't you clever 17
aren't you cold 71
aren't you tired 48
aren't you eating 23
aren't you excited 41
aren't you curious 39
aren't you hungry 75
aren't you sweet 50
aren't you hot 24
aren't you clever 17
aren't you cold 71
aren't you tired 48
aren't you eating 23
aren't you excited 41
aren't you curious 39
aren't you hungry 75