English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Arguments

Arguments translate Turkish

1,316 parallel translation
George, I listened to your arguments and they were rambling and flimsy.
George, sebeplerini dinledim boş ve uyduruktular.
Mr. Johnny Cochran, your closing arguments.
Bay Johnny Cochran, sıra sizin kapanış konuşmanızda.
In a teary-eyed courtroom, Johnny Cochran has just finished his closing arguments,... and, as was anticipated, he did use the Chewbacca defense.
Gözyaşları içindeki mahkeme salonunda, Johnny Cochran kapanış konuşmasını yaptı ve tahmin edildiği gibi Chewbacca savunmasını kullandı.
The arguments have been made and we're running out of time.
Tartışma yapıldı, ve zamanımız tükeniyor.
- No arguments.
- Tartışma Doktor.
I want a few days peace before the arguments begin.
Tartışmalar başlamadan önce birkaç sakin gün geçirelim.
I think we need to coordinate our closing arguments. What's there to coordinate?
Kapanış konuşmalarımızı düzenlememiz gerektiğini düşünüyorum.
They made those arguments at the summary judgment and lost.
Sana orada yönetici olduğun için... - Jürisiz duruşmada bunu belirttiler ve kaybettiler.
I draft my closing arguments in bare feet.
Kapanış konuşmalarımı çıplak ayakla hazırlıyorum.
I'm the best for couching bizarre arguments within- -
Ben, tuhaf sunumlarda bulunan en iyi avukatım... - Savunman ne?
No arguments.
Karşı çıkmak yok.
And sure, sometimes we have arguments, like when he's sleeping on the bed and Lois is in the "oodmay" but Brian won't "amscray."
Ve tabiî ki, bazen tartışıyoruz, meselâ yatağımıza yattığında... Lois çok kızmıştır, ama Brian defolup gitmez. - Peter?
Your Honor, I'd like to make my closing arguments - Wait!
— Sayın yargıç, kapanış konuşmamı yapmak istiyorum. — Durun!
Yes, all the salty, bad-tempered insults, all the illogical arguments...
Evet, tüm o eski ve kötü hakaretler, tüm o mantıksız fikirler...
Based on the legal merit of those arguments, I will render a decision.
İddiaların yasal dayanaklarını göz önüne alarak kararımı vereceğim.
The best and the brightest crest is all that is needed to settle arguments.
En iyi ve en parlak ibik tartışmaları çözmek için gerekli olan şey.
I've heard these arguments before.
Bu savları daha önce de duydum.
There have been meetings, arguments.
Toplantılar oldu, tartışmalar yapıldı.
There have been meetings, arguments.
- Ne zamandır bu durumda? - Gittiğin günden beri.
Those are good arguments, Robert.
Bunlar sağlam dayanaklar Robert.
No arguments, no questions.
Tartışma yok, soru sormak yok.
Women to the right and left... no arguments or nagging.
Kadınlar sağda ve soldalar, tartışma ve kavga yok.
I try to limit the hours he spends at the board, but... oh, the arguments.
Tahta başında geçirdiği saatleri sınırlamaya çalıştım ama... o tartışmalar.
No arguments, sir.
Tartışmayacağım.
Your arguments won't help you in jail.
Savlarının hapiste bir faydası olmayacak.
Dora, I'm not going to have one of those "I know and you know and we know and they don't know" arguments in class.
Dora, "ben biliyorum, sen biliyorsun... " biz biliyoruz, onlar bilmiyorlar " tartışmasına girmek istemiyorum.
One of the arguments against the bill was that accepting children without their parents was contrary to the laws of God.
Tasarıya karşı görüşlerden biri ebeveynleri olmadan çocukları kabul etmenin Tanrı'nın yasalarına aykırı olduğu yönündeydi.
So it's just the closing arguments left?
Sadece kapanış konuşmaları mı kaldı?
He's giving his closing arguments.
Kapanış konuşmasını yapıyor.
Well, you won't get any arguments from me.
Peki, benden yapmamı istediğin herhangi bir şey var mı?
While the arguments presented are entertaining the case hinges on witnesses they don't have.
Savcının öne sürdüğü iddialar bir komediden ibaret. Mahkemeye getiremedikleri tanıklara dayanan bir davaya döndü.
But instead he gives me all these sound arguments and reasons for why I should stay.
Ama onun yerine kalmam için bana bir sürü geçerli konu ve sebep söyledi.
Let's have opening arguments in the custody case of "Dilbert versus the aliens, robots, cows, hillbillies, a billionaire and 17 engineers."
Dilbert'a karşı velayet davasında uzaylılar, robotlar, inekler, çiftçiler, bir milyarder ve 17 mühendis tarafından açılış konuşması alalım.
Everybody has arguments.
Herkes tartışma yaşar.
There'll be dancing, Christmas mornings, and arguments over the proper way to discipline the children, and...
Danslarımız, Noel sabahlarımız, ve çocukları disipline etme üzerine çalışmalarımız, ve...
Worst they got there is, uh, you know, drive-by arguments.
En kötü, ee bilirsin işte, korumaları kullanırız.
You got no arguments out of me, warden, but I think there is a compromise.
Buna karşı bir argümanım yok Müdür Bey, ama bence bir uzlaşma yolu var.
I am ready to hear arguments.
İddiaları dinlemeye hazırım.
We will present our arguments based on things that w -
Tartışmamızı araştırma sonucu bulduğumuz şeyler üz -
Under Tollan law we have no choice but to hear both arguments before acting.
Tollan kanununa göre harekete geçmeden önce her iki savı da duymaktan başka seçenek yok.
Do the human archons have any further arguments?
İnsan başyargıçların başka savı var mı?
No further arguments, Your Eminence.
Başka savımız yok, Sayın Şansölye.
They're very good arguments, a-and trust me, this is not a decision I'm eager to make, so- -
İkisi de iyi sebepler ve inanın bu vermek istediğim bir karar değil.
There's no arguments.
İtiraz istemiyorum.
A hierarchy is established, but arguments still arise.
Bir hiyerarşi kurulmuş, ama tartışmalar hâlâ ortaya çıkıyor.
My arguments support yours.
Benim sözlerim sizinkileri destekliyor.
One of your central arguments is to blame society's problems on working mothers.
Temel iddialarınızdan biri toplum sorunlarından, çalışan annelerin sorumlu olduğu.
The arguments, anyway.
Tartışılanlar, her neyse.
No arguments.
Tartışma istemiyorum ;
No, no, no arguments, no arguments.
Hayır, tartışma yok. Bu benim ailem.
I thought there would be arguments,
Tartışmalar olacak sanmıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]