Arrange translate Turkish
4,312 parallel translation
OK, I'll go and arrange it now!
Tamam şimdi kontrol ederiz.
They arrange it so that Marlene Tucker is killed and Hattie Stubbs goes missing in such a way, the suspicion it is thrown onto her cousin Etienne De Souza.
Öyle bir plan yaptılar ki, Marlene Tucker öldürülecek ve Hattie Stubbs kaybolacaktı. Öyle ki şüphe kuzen Etienne De Souza'nın üzerinde toplanacaktı.
Do you think we can arrange two more at our table for the Jefferson Ball?
Sence Jefferson Ball için masamızda iki kişilik daha yer ayarlayabilir miyiz?
Yes, I'd like to arrange a cremation.
Ölüyü yakmak istiyorum.
I'm not sure I'd be able to arrange a minister and cars...
Papazları ve arabaları ayarlayabileceğimden emin değilim... Hayır.
Edward's gone so far as to arrange some sort of lecture for later on in the week - some fellow from the Audubon Society is coming over.
Edward hafta içinde ileri bir tarihte bir tür konferans düzenlemeye kendisini kaptırdı - Audubon Derneğinden bir adam buraya geliyor.
I bet I could arrange an appearance for you on one of the shows.
O programlardan birine çıkmanı sağlayabileceğimden eminim.
Two m lion is imposs ble, I can arrange for one million,
İki milyon mümkün değil. İstersen bir milyon ayarlayabilirim.
You can keep that to yourse f, I can arrange for the ent re money from somewhere else,
Onu kendine saklayabilirsin. Ben tüm parayı başka yerden bulmasını iyi bilirim.
Better arrange for your fina r tes,
Son ayinlerinizi ayarlasanız iyi olur.
Get someth ng to drink, Arrange for a gir, Get someth ng to drink, Arrange for a gir,
İçecek bir şeyler ve bir kız getir...
He asks him to hold on to her just a little longer so he can arrange for her transit overseas.
"Onu biraz daha muhafaza et de transferini ayarlayayım".
I will arrange a table for you, so you and the girl can get to know each other.
Senin için bir masa ayarlarım, böylece birbirinizi tanırsınız.
We could arrange to have you carried.
Taşınmanızı sağlayabiliriz.
You arrange the paperwork with the owner
- Dag ve Arne siz müşterinin evrak işlerini halledin.
Why don't you arrange it?
Neden bu işi de sen halletmiyorsun?
Right, George, arrange for my passage to Lewiston.
- Tamam George. Lewiston'a benim için bir bilet al.
It'll take me months to arrange that kind of money.
Bu şekilde parayı biriktirmem aylar sürecek.
You know what, arrange a chain of people to the Iceland volcano and ugasimy.
İzlanda volkanı yüzünden insanların mahsur kaldığını duymuşsundur.
Think you can arrange a meeting between me and Jeremiah?
Jeremiah ile bir görüşme ayarlayabilir misin?
Arrange for a truce?
Ateşkes için.
And what if it's her brother's room? Then arrange for His funeral!
O zaman onun cenaze törenine başlayabilirsiniz!
Mr. Altman, the Crown will arrange to bring Emir Erdogan to court.
Bay Altman savcılık makamı Emir Erdoğan'ı mahkemeye getirsin.
I'd have to have it by the end of rehearsal tonight, so I could arrange it in time for the concert.
Konsere aranjmanını yetiştirebilmek için bu akşam provalar bitene kadar... -... elimde olmalı.
I'll get you another sedative and arrange a transfer.
Sana biraz daha sakinleştirici verip transferini ayarlayacağım.
You tell me all you can about this Hal and I'll arrange for an Air Force flight to return you to Bolivia tomorrow.
Sen bize Hal hakkında bildiğin her şeyi anlat ben de seni yarın Bolivya'ya götürecek bir Hava Kuvvetleri uçağı ayarlayayım?
You want to keep it to a minimum, of course, but you can't arrange something like that.
Elbette en azda tutmak istersin. Ama böyle bir şey ayarlayamazsın.
Fring was able to arrange... Uh, I guess- - I guess you call it a hit on Hank.
Fring, Hank'i ortadan kaldırmak için... adam ayarladı.
Uh, I think I can arrange that.
Sanırım bir şeyler ayarlayabilirim.
They can arrange a shelter until he's arrested.
Tutuklanana kadar bir sığınma evini ayarlayabilirler.
But arrange for forensic seizure and take any physical evidence into custody.
Adli tıp araştırmasına bakarak ol ve bulabildiğin bütün fiziksel delilleri topla.
Well, maybe we could arrange something for tomorrow during homeroom, then?
Yarın sabah için bir şeyler ayarlayabiliriz o zaman belki.
I'll arrange it.
Onu düzenleyeceğim.
Rather dull reading recently, but I'll arrange it with Lessard.
Son zamanlarda oldukça sıkıcı ama Lessard'la ayarlarım.
- To arrange a place for you...
- Sana bir yer ayarlamak için...
Miss Hawkins, we must arrange for some new stock to be brought to the floor.
Bayan Hawkins, buraya gelecek yeni stokların ayarlamasını yapmalıyız.
I'll arrange them later.
Sonra düzenleyeceğim.
If you'll want to go on playing, tell them, and we'll arrange it.
Çalmaya devam etmek istersen onlara söyle ve biz ayarlarız.
Can we arrange a feast for the villagers?
Köylüler için bir şölen düzenleyebilir miyiz?
The city manager's gonna be running things until they can arrange for a quick election.
Hızlı bir seçim düzenlenene dek şehir idarecisi ipleri alacak.
Okay, I'll arrange something.
Tamam, bir şeyler ayarlarım.
We'll just have to arrange a big veneration.
Büyük düzenleme yapmamız gerekiyor.
Sir, we'll arrange wedding splendidly.
Efendim, sana harika bir düğün yapacağız.
Arrange travel.
Seyahati ayarla.
I'm guessing you want me to arrange travel.
Sanırım seyahati ayarlamamı istiyorsun.
So let's arrange it, you know, Friday, whenever.
Bir gün ayarlayalım, Cuma günü olabilir.
You've to arrange for an ambulance.
Sen bir ambulansı ayarla.
I'll ask him to arrange for the bike.
Ona motor ile ilgili soru soracağım.
How did you arrange to meet Ann?
Ann ile buluşmayı nasıl ayarladın?
We could arrange for you solo concerts.
Sana solo konserler ayarlayabiliriz.
Then arrange for my funeral!
Peki, ya abisinin odasına girersen?