As agreed translate Turkish
640 parallel translation
Mr. Lushin has agreed to employ you as his private secretary.
Bay Lushin, özel sekreteri olarak seni yanında çalıştırmayı kabul etti.
You'll get your check tomorrow night as agreed.
Anlaştığımız gibi yarın gece çeki alacaksın.
As a favour, the lady who was our star attraction has agreed to give us the song she made the sensation of the South.
Kısa süre önce yıldızımız olan hanımefendi lütfetti güneyde hit yaptığı şarkıyı söylemeyi kabul etti.
One hundred twenty million, as agreed.
Anlaştığımız gibi, 120 milyon.
Well, here's the $ 2,000 as agreed... and we're forever in your debt.
İşte $ 2,000 dolarınız anlaştığımız gibi. Ve sana sonsuza kadar borçluyuz.
"He accepts me as a man who has agreed..."
" Planladığım gibi, beni kitaplarının arasında...
Walt Framer has agreed to break precedent just this once... which means the cash value of the prizes that your knight in shining armor... has won for you, will be sent to Harry Foster Malone as rent... immediately following the program.
Walt Framer bu seferlik olmak üzere bir karar aldı parlak zırhınızdaki şövalyeliğin size kazandırdığı ödüllerin nakit tutarı programdan hemen sonra kira bedeli olarak Malone'a gönderilecek.
I arrived yesterday as agreed, as soon as my work was finished.
Bütün çalışmalarımı tamamladım ve anlaştığımız gibi, dün akşam geldim.
I mean to say, I'd still be entitled to 10 percent as agreed.
Verdiği sözü unutur mu? Yüzde 10 hissem hâlâ geçerli, değil mi?
My sister's arriving tomorrow, as agreed.
Kız kardeşim anlaştığımız gibi yarın geliyor.
Yes, as agreed, I'll send the files back to you.
Evet, dediğim gibi belgeleri sana geri yollayacağım.
We're partners, as agreed.
Biz ortağız.
Alright, I'll release them as agreed
Tamam, söz verdiğim gibi bırakacağım
As agreed, two cartridges in the cylinder.
Anlaştığımız gibi, sadece iki kurşun.
As agreed, back to back, six paces counted, turn and fire.
Anlaştığımız gibi, sırt sırta verilecek, altı adım ve ateş.
T wenty percent, as agreed.
Anlaştığımız gibi, yüzde yirmi.
Sicily, as agreed at Casablanca, was the next item on the agenda.
Sicilya, Kazablanka'da anlaşıldığı üzere defterdeki bir sonraki hedefti.
Let me finish ; as agreed... we drew lots last night And the one getting the "death" lot has to kill
Dün gece bir çekiliş yaptık ve ben "ölümü" seçerek, birini öldürme görevini üstlendim
As agreed, I'll get to see you eventually.
Tamam o zaman görüşürüz.
The second installment will be paid as agreed in Geneva.
İkinci ödeme kararlaştırıldığı gibi Cenevre'de yapılacak.
You delivered Wilby to us as agreed and it was Wilby we were after from the start.
Anlaştığımız gibi Wilby'yi bize getirdiniz ve başından beridir arkasında olduğumuz Wilby idi.
As per agreed, we'll seal our pact, old thing.
Kararlaştırdığımız gibi, anlaşmayı yapacağız.
And so as per agreed,
Önceden kararlaştırıldığı gibi Sör Giles bu vahşi ejderhayı tamamen değiştirmişti.
I've simply agreed to serve as bearer of the money.
Sadece parayı taşıma işini kabul ettim.
Mr. Walters, if you were a judge and this man realized this young girl was unfortunately in love with him and agreed to help her get over him... -... wouldn't you be inclined to be lenient? - l would.
Bay Walters, eğer hakim olsaydınız ve bu adam, genç bir kızın kendisine malesef aşık olduğunu farketseydi ve kızın onu unutması için, yardım etmeyi kabul etseydi hoşgörülüğe meğilli birisi olmaz mıydınız?
He went ahead whether others agreed with him or not with his integrity as his only banner.
Diğerleri ona katılsa da katılmasa da bütünlüğünü kendine yegâne sancak edinerek yoluna devam etmiştir.
I agreed to design it for the purpose of seeing it built as I wished.
İstediğim gibi yapılması koşuluyla tasarlamayı kabul ettim.
It is as we agreed yesterday.
Dün anlaştığımız gibi.
On this night, all the animals had agreed that as soon as Mr Jermans was in bed they would gather in the main barn for a secret meeting called by Old Major the pryest bullhog who because of his years
O gece, tüm hayvanlar, Bay Jermans yattığında yaşadığı yıllar göz önünde tutulursa hayvanların en akıllısı olarak takdir edilen... İhtiyar Önder'in... büyük ahırda düzenleyeceği gizli toplantıya katılmaya karar vermişlerdi.
I've hacked it about a bit, as we agreed.
Anlaştığımız gibi biraz değiştirdim.
Here is half your fee, as we agreed.
İşte anlaştığımız ücretin yarısı.
It was in my office one morning we agreed to marry, much as you'd settle a case out of court.
Bir gün büromda evlenmeye karar verdik, bir davayı mahkeme dışında halletmek gibi.
Well, he and I talked to the coroner and they have agreed to play it down as much as possible.
Şey, o ve ben adli tabiple konuştuk ve onlar olayı olabildiğince önemsiz göstermeğe karar verdiler.
Now, as we agreed, we're going to be there tonight in Philly right on time.
Anlaştığımız gibi, bu gece tam vaktinde Philadelphia'da olacağız.
- Agreed, as far as you are so sure.
On gün sonra uğrayın.
As to the military aspects, we have agreed that with fewer than 400 men, to defend a 2-mile perimeter, the position is untenable.
400 den az adamın 2 millik alanı,... konumun sürdürülemez olduğunu... bilerek savunulamıyacağı konusunda,... hemfikiriz.
We'll do as we've agreed to do.
Nasıl anlaştıysak öyle davranacağız.
As we agreed, I'm here to take your head.
Anlaştığımız gibi, kafanı kesmek için burdayım.
We have to resist as much as we can, without giving the enemy a chance to catch us. Agreed?
Düşmana bizi yakalatacak bir şans vermeden direnebildiğimiz kadar direnmeliyiz, anlaştık mı?
- Uma's agreed, as well.
- Uma da kabul etti.
They agreed, obviously, as a ruse to get valuable hostages.
Kabul ettiler, hile olarak, rehine elde etmek için.
The captain will have his zenite just as I agreed.
Kaptan, anlaştığımız gibi zenitini alacak.
Sir, our captain is still missing, and I now demand that I be allowed to transport to Gideon as we agreed.
Efendim, kaptanımız hâlâ kayıp. Ben de şimdi, anlaştığımız gibi, Gideon'a ışınlanma talebinde bulunuyorum.
Imagine a situation an honest girl got in when she agreed to a date with him, only to persuade Mr. Svidrigailov to leave her alone and open his eyes to a scandalous nature of his behavior, as a husband and a father.
Namuslu bir kızın onunla beraber olmaya razı olduğu bir durum düşün. Sadece ama sadece, Bay Svidrigaylov'u kendisini rahat bırakmaya ikna etmek ve bir koca ve baba olarak büründüğü o rezil mizacı konusunda onu uyarmak içindi.
Late in the night I returned, as we had agreed.
Anlaştığımız gibi, gece geç vakitte döndüm.
As you know... we've agreed to take over the local ambulance cases... as part of the hospital's commitment to the community... and it's created a serious overload in ER.
Bildiğiniz gibi hastanemizin bölgeye olan duyarlılığını kanıtlamak amacıyla yerel ambülans çağrılarını almayı kabul etmiştik. Bu da Acil Servis'te yığılmaya neden oldu.
Just as we agreed, we're gonna stay out of this thing until your nephew's released.
Tam anlaştığımız gibi, yeğeniniz bırakılıncaya değin bu şeyden uzak duracağız.
what it displayed in them enormous losses and everything this, but I think that the country in general it agreed to our decision, that the true threat it was in the Europe.
Pasifik'teki savaş çok ağır kayıplara neden olmuştu. Ancak kamuoyunun asıl düşmanın Avrupa'da olduğu konusunda ortak kanaatte olduğunu düşünüyorum.
As best it can. There was some hysteria at the beginning, but most agreed to let the children be taken off first.
Bazı histerik durumlar yaşanıyor, ama öncelikle çocukların gönderilmesini sağladık.
Tomorrow... The day of her 18th birthday, as we agreed.
Yarın... 18. doğum gününde, anlaştığımız gibi.
We have a plan in preparation, but before to do something, I want you, as leader of Opposition's her, to be agreed.
Şu an hazırlanmakta olan bir planımız var. Ama harekete geçmeden önce sizden, muhalefetten de onay almak istiyorum.