As usual translate Turkish
3,748 parallel translation
There's been a lot of stories, about the first Thanksgiving, and unfortunately they are mostly geared towards making the pilgrims look good and my people being degraded as usual.
İlk Şükran Günü'yle alakalı bir çok hikaye vardır ve ne yazık ki genellikle göçmenleri güzel göstermek için çalıştılar ve benim halkım her zamanki gibi dışlandı.
- As usual, he doesn't have the decency
- Her zamanki gibi, bana söyleme...
- As usual.
- Her zamanki gibi.
I can't pretend this is business as usual.
Bu dosyaya her zamanki gibi iş olarak yaklaşamam.
Same as usual.
Her zamanki gibi.
Pain in the neck as usual. The boys are growing up too fast ; life is good.
Her zamanki gibi baş belası.
The granny sits down as usual, ignoring Jamie.
Nine, Jamie'yi umursamadan oturur.
Just sit back watch as usual!
Arkana yaslan ve her zaman olduğu gibi izle!
I will write. As usual.
Mektup yazacağım, her zaman ki gibi.
At first it looks like there hasn't been a gorilla. That it's been business as usual.
İlk bakışta bir goril yoktur, işler eskisi gibidir.
Aren't you going to have breakfast in bed, as usual?
Genelde, kahvaltını yatakta yapmaz mısın?
You can hide it among other documents, wait till he gets very drunk, as usual, and let him sign it.
Diğer evraklar arasına saklayabilirsin, çok sarhoş olana kadar bekle, her zamanki gibi, ve imzalasın.
I'm sure she told you bad things about me, as usual.
Eminim sana benim hakkımda kötü şeyler söylemiştir. her zamanki gibi..
In the drawer as usual.
Her zamanki gibi çekmecede.
Is Queen Yoo treating you poorly as usual?
Kraliçe Yo her daim olduğu gibi sana kötü mü davranıyor?
As usual.
Her zamanki gibi.
Hello, look you Elegant as usual
Merhaba, şu haline bir bak Her zamanki gibi zarifsin.
This will all be over soon and we can get back to business as usual.
Sakinleşin. Bunlar yakında geçecek! Her zamanki işimize döneceğiz.
Obvious and overstated as usual, Klaus.
Barizlik ve abartı, Klaus'un her zamanki hali.
Should we just go ahead as usual?
Bunu nereden bilebilirdim?
As usual, Oscar was last in line, so he missed the main course.
Her zamanki gibi, Oscar sonuncu sıradaydı, bu nedenle ana yemeği kaçırdı.
They know nothing, as usual.
Her zamanki gibi bir şey bilmiyorlar.
As usual, the failure Another of Dr. Santiago.
Santiago yine beceremedi.
- Late, as usual
- Her zamanki gibi geç kaldınız.
- Saving your ass, as usual.
- Her zamanki gibi kıçını kurtarıyorum.
As usual, ladies first.
Her zaman olduğu gibi, önce hanımlar.
I'll pay you tomorrow as usual haaargamu too high, wait for my dad.
Yarın ödeme yaparım babamı bekle çok yüksek
It's another beautiful day here in Hawaii, as usual.
Hawaii'de her zamanki gibi güzel bir gün daha.
Hiding and spying as usual.
Her zamanki gibi gizlenip dikizliyorsun.
And everyone pretended, as usual, not to notice anything.
Her zaman olduğu gibi, kimse hiçbir şeyi umursamaz oldu.
As usual, she endured them.
Annem, her zamanki gibi, acıya dayanmaya çalıştı.
Twice. But, as usual, you have not given a damn.
Hemde iki kere.Ama sen her zaman olduğu gibi şeyine bile takmadın
- Yes, as usual!
- Evet, her zaman olduğu gibi.
Dennis, as usual, was one step ahead.
Dennis, her zamanki gibi bir adım önde.
Perhaps tonight is just business as usual, but something tells me, no, it's not.
Belki bu gece sıradan bir gecedir ama bir şey bana öyle olmadığını söylüyor.
I'm out as usual.
Her zamanki gibi yokum.
- As usual, just lying around.
- Gordugunuz gibi, uzaniyor.
To the right as usual.
Her zamanki gibi sağa.
As usual.
Her zaman olduğu gibi.
As usual, Legs did the talking and I did the listening.
Her zamanki gibi Legs konuştu ben dinledim.
Plumber's late as usual.
Tesisatçı da her zamanki gibi gecikti.
As usual, we have our resident challengers :
Her zamanki gibi yerli rakiplerimiz var.
Yeah, I bet he's flirting with you, as usual.
Bahse girerim her zamanki gibi seninle flört ediyordur.
You'll do what you want, as usual.
Her zamanki gibi ne yapmak istiyorsan onu yapacaksın.
And as usual, you're bringing someone with you.
Ve her zaman olduğu gibi.. .. birisini de beraberinde götürürsün.
Are you lookin'for applause, as usual? Awesome.
- İyi.
Late, as per usual.
Her zaman ki gibi geç.
As is usual with orphans, she was given a Judge aptitude test at age nine.
Tüm yetimlerde olduğu gibi, 9 yaşında yargıçlık testine tabi oldu.
Not as there's anything that's usual in there.
Sanki bu mekânda normal bir şey var da.
As per usual.
Her zamanki gibi.
late, as usual.
Geç vakte kadar, her zamanki gibi.