Ask questions translate Turkish
9,373 parallel translation
The men will ask questions.
- Adamlar merak eder.
I don't ask questions when I don't want to know the answers.
Cevaplarını duymak istemediğim soruları sormam.
We don't want a civilian mob out there being told to shoot first and ask questions later.
Dışarıda önce ateş edip sonra soru soracak sivil bir çete istemiyoruz.
People are beginning to ask questions, internally.
İnsanlar soru sormaya başlıyor.
Oh, I think it's my turn to ask questions.
Sanırım soru sorma sırası bende.
People are gonna ask questions.
İnsanlar soru soracak.
You don't get to ask questions.
Senin işin soru sormak değil.
They do call, and they ask 800 questions.
Ararlar ve 800 soru sorarlar.
I was just hoping to ask you a few questions about the man you brought to town this morning.
Bu sabah kasabaya getirdiğiniz adam hakkında birkaç soru sormak istiyordum.
"ask me some questions about scientology."
"Scientology hakkında sorular sorar."
There is nobody that he is willing to have be the face of scientology other than himself, but he's afraid to be interviewed by anybody for fear that they're gonna ask him questions that he can't answer, or doesn't want to answer.
Kendisi dışında, Scientology'nin yüzü olmasını istediği kimse yok. Ama cevaplayamadığı veya cevaplamak istemediği sorular soracaklar diye de röportaj yapmaya korkuyor.
So, I'm going to ask you some questions.
O yüzden sana birkaç soru soracagim.
What persecutors? We just want to ask some questions.
- Sadece birkaç soru sormak istiyoruz.
But she was around the same age, and I was just wondering if... if she might have some kind of connection to her. Can I just ask you just a few questions, Norman?
Ama aynı yaşlardaydı ve kafama takıldı, acaba Annika'yla bir bağlantısı var mıydı.
Look, don't ask any questions right now.
- Soru sorma şu an.
Can I ask you a few questions?
- Birkaç soru sorabilir miyim size?
Can I just ask you a few more questions?
Birkaç soru daha sorabilir miyim?
I have a few questions that I wanted to ask you, and I thought you'd prefer it if I was discreet.
Sana sormak istediğim birkaç soru var, ağzımı sıkı tutmamı tercih edersin diye düşündüm
He asked me the questions I'm afraid to ask of myself.
Kendime sormaya korktuğum soruları bana o sordu.
- You ask a lot of questions.
- Çok fazla soru soruyorsun. - Özür dilerim.
I decided I would not ask any questions so Simms would look the other way on my thing.
Soru sormamaya karar vermiştim, bu yüzden Simms benim durumuma başka yönden bakabilirdi.
Uh, we just wanna ask him a few questions.
Biz sadece ona birkaç soru sormak istiyoruz.
A police inspector is on his way to ask us... some questions.
Bir polis müfettişi bize bazı sorular sormaya geliyor.
I-I'd like to ask you a few follow-up questions.
Size birkaç soru sormak istiyorum.
And now it means that no one can ask any questions.
Şimdiyse kimsenin soru soramayacağı anlamına geliyor.
I need to ask your son a few questions, Mrs. Masters.
Oğlunuza birkaç soru sormam gerekiyor, Bayan Masters.
I just want to ask you a few questions, Mr. Russell.
Yalnızca size bir kaç sorum olacak Bay Russell.
Of course you haven't. If you'd been married, you wouldn't ask those questions so callously.
Eğer evli olsaydın, bu soruları sormazdın.
You ask a lot of questions.
Çok soru soruyorsun.
My name is Captain Dance and I'm here to ask you a few questions.
Ben Yüzbaşı Dance. Size bazı sorular sormaya geldim.
- Yes? Agent Westgate here is gonna need to ask you a few questions before you go.
Ajanımız Westgate gitmeden evvel size birkaç soru soracak.
Just want to ask you a few questions, then you're free to go.
Sadece birkaç soru sormak istiyorum, sonra gitmekte özgürsünüz.
Okay, miss, let me ask you a couple questions.
- Bayan birkaç soru sorabilir miyim?
Let me ask the questions, okay?
Bırakta soruları ben sorayım, tamam mı?
You don't get to ask the questions.
Burada soruları ben sorarım.
Mr. Denton, we've got to ask you a few more questions.
Bay Denton size fazladan birkaç soru daha sormamız lazım.
Tell him he doesn't get to ask the questions.
Soru sormasına izin verme.
You mind if I ask a few questions?
Size, birkaç soru sorabilirmiyim, acaba?
You mind if I ask you a couple questions?
Size, nasıl yardımcı olabilirim?
'Cause if we do, Dakoulas'll think something's up and ask even more questions. I don't know, you're the one who wants to come clean.
Bütün bu olan bitenden sonra, o aptal partiyi nasıl düzenlersin, ya?
You want to ask me more questions, contact my attorney.
Daha fazla sorunuz varsa avukatıma ulaşın.
If you're amenable, I'd like to ask you a few more questions.
Eğer cevap vermek istersen, birkaç soru sormak isterim.
What the hell kind of questions do people usually ask you?
İnsanlar sana ne gibi sorular soruyorlar ki normalde?
All right, I'm gonna ask you some questions.
Pekala, sana bazı sorular soracağım.
Can we ask you a few questions?
Size birkaç soru sorabilir miyiz?
I need to ask you some questions, you know, uh,'cause... you're the only one who can give me answers.
Sana bazı sorular sormalıyım çünkü bana cevap verebilecek tek kişi sensin.
Ply him with drinks and ask him questions?
- İçkiyle kıvama getirir, sorular sorardım.
I'm gonna ask you a couple questions, and I need you to be completely honest with me.
Sana bir kaç soru soracağım ve tamamen dürüst olmanı istiyorum.
Just to ask him some questions.
Bazı sorular soracağım sadece.
We're not here about them. We need to ask you a couple of questions about Justine Simmons.
Size Justine Simmons'la ilgili birkaç soru soracağız.
- Do you mind if we ask you a few questions? - ( Nick clears throat )
Sana söylüyorum, o gece gerçekten evinde biri vardı!