English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Asli

Asli translate Turkish

143 parallel translation
" to warn their children more than ever before
.. onları korumak her anne babanın asli görevidir. "
- Is there anything to it?
- Asli var mi?
Only one way to cure me permanently, and that's to marry me!
Beni tamamen öldürmenizin tek yolu var, o da benimle evlenmeniz. Bu sizin asli göreviniz.
It's my duty to see the law administered... Regardless of family or anything else.
Benim asli görevim, konunun ailevi olup olmadığına bakmaksızın hukukun işlemesini sağlamaktır.
ONLY THE PLAN IS ESSENTIAL, THE PLAN, MY PLAN.
Asli olan sadece plan, benim planım.
- Malcolm Perry, one of our regulars.
- Malcom Perry, asli kadromuzdan biri.
For they've left me my brain, which has just been considering some notion of duty as to whether or not I should try and get morphine for God knows whom.
Hiç tanımadığım birine morfin bulup bulmama konusunu sanki benim için asli bir görevmiş gibi düşünmem için zihnime soktular.
It is the duty of every citizen to expound his views or her views of what goes on in the world.
Dünyayla ilgili gördüklerini açıklamak her vatandaşın asli görevidir.
Did it ever occur to anybody that I might know... where my duty lies and prefer to stay here, look after my family...?
Asli görevimi bildiğimi ve burada, ailemin yanında kalmayı yeğlediğimi anlamıyor musunuz?
It's a point of honour, it's my bounden duty!
Bu bir şeref meselesi, benim asli görevim!
Your Majesty, it is my most solemn duty to place you under arrest.
Majeste, sizi tutuklamak en asli görevim.
These whys, these questions, are fundamental.
Bu "neden" ler, bu sorular, asli ve önemli.
You know what that word meant originally?
Bu kelimenin asli anlamını biliyor musun?
He found a new interest of a fundamental kind :
Kendine asli cinsten yeni bir ilgi buldu :
In fact, the boys around the Bureau feel that the only one capable of pulling this off would be an ex-FBI man.
Is ¡ n asli, FBI'dak ¡ çocuklar... böyle b ¡ r sey ¡ ancak esk ¡ b ¡ r FBI çalisaninin... yapab ¡ leceg ¡ n ¡ söylüyor.
Now then, Mrs. Spalding... in spite of the fact that I have great doubts about... this misguided attempt of yours to hold on to this place... as a Christian and deacon of the church, it's my beholden duty to... reach out the hand of charity to a human being in need.
Sadede gelirsek Bayan Spalding bu yeri elinizde tutmakta diretmeniz konusunda büyük kuşkularım olmasına karşın iyi bir Hristiyan ve papaz yardımcısı olarak asli görevim muhtaç insanlara el uzatmak.
Well, you see, when I hold a document in my hand, particularly if it's an original document, then I hold something which is actually something that the original bureaucrat had held in his hand.
Elime bir belgeyi aldım diyelim,... hele ki asli belgeyse, ... o zaman elimde zamane bürokratının da gerçekten elinde tuttuğu bir belgeyi tutuyorum demektir.
In the long run, those cuts are going to hurt this company's innate value.
Uzun vadede bu kesintiler şirketin asli değerine zarar verir.
Innate value?
Asli değer mi?
I have seen your nobler aspirations fall off one by one till the master passion, greed, engrosses you.
Ben senin asli amaçlarından teker teker uzaklaştığını gördüm, büyük hırs, açgözlülük, seni tamamen kuşatana dek.
And this is Ameerali, Ashleelali, Asli, alias Chhote Miyan.
Ve bu da AmeeraIi, Ashleelali, Aslı, namı diğer Küçük Miyan.
Did Asli want you to do it?
Aslı mı istedi?
Asli.
Aslı.
Asli, It's late.
Aslı, git artık sen, geç oldu.
You may leave, Asli.
Sen gidebilirsin Aslı.
Turn it off Asli.
Aslı kapat şunu.
Come on Asli, bring it.
Haydi Aslı getir şunu.
Good morning Asli.
Günaydın Aslı.
I had forgotten my life in the block, Selim, Asli.
Unutmuştum. Bloktaki hayatım, Selim, Aslı.
In the end Asli Had told him that I'd gone.
. Bekleyip kapıyı gözlüyormuş. Sonunda Aslı söylemiş.
Our life is nothing, but a boat adrift on water, balanced by permanent uncertainty.
Yaşamımızın bir önemi yoktur. Bizim asli görevimiz geçmiş ile gelecek arasındaki süreklilikte... yerimizi almaktır.
On March 1 8, 1 996, "350" "illegal aliens" "from a Montreuil hostel" occupy St.
Paris'in özgürlük mücadelesinde asli rol oynadığını Tarih yazacaktır.
When the actual truth of power is so much closer to curse.
Gücün asli gerçekliği lanetlenmeye bu denli yaklaştığında.
Because I couldn't give a Kragg's ass about anything but my job... preventing the Scarrans from getting a claw on this Empire.
Çünkü asli görevim olan Skarralıların bu İmparatorluğa pençe atmasını önleme... amacımda bir gıdım bile ilerleyemedim.
And the thing is, I do sometimes forget what you looked like.
İsin asli su ki, bazen senin nasıl göründüğünü unutuyorum.
the woman whose welfare and happiness... - shall be my solemn duty to maintain. - Sorry.
Onun sağlığı ve mutluluğu benim asli vazifem olacaktır.
Our main function - to protect Britain's national security.
Asli görevimiz ; İngiltere'nin ulusal güvenliğini sağlamak.
Its front claws are reserved for digging up ants.
Ön pençelerinin asli görevi karınca yuvalarını kazmak.
It is the parents'duty to provide for their children and correct their failings.
"Çocukları doğru yola sokmak ve yanlışlarını düzeltmek her ebeveynin asli vazifesidir."
So now we come to the really real, real core of the real, much more fundamental than the symbolic real, but which, paradoxically, is at the same time the most virtual real.
Öyleyse artık gerçekten gerçeğe gelelim. Gerçeğin gerçek çekirdeğine. Simgesel gerçekten çok daha asli olan ama aynı zamanda paradoksal olarak en sanal gerçek olana.
And I think that this fear of harassment is preciselly fundamental form of intolerance, today.
Ve bugün tacize dönük bu korku,... tam da hoşgörüsüzlüğün asli bir biçimidir.
So, to conclude this brief reflection, I would say that today the fundamental, as it were, ethical injunction, the injunction society bombards us with, is no longer the injunction to control yourself, to repress your strivings or whatever.
Bu kısa ve öz düşünceyi bir sonuca bağlamak için,... bugün asli deyim yerindeyse etik emrin,... toplumun bizi onunla bombaladığı emrin,... artık kendinizi kontrol edin,... uğraşılarınızı bastırın vesaire olmadığını söyleyebilirim.
And this, I think, also changes fundamentally the role of psychoanalysis.
Bence psikanalizin rolünü asli bir şekilde değiştiren de budur.
It does not make it outdated, it's more actual than ever, only its function fundamentally changed.
Bu onu tarihi geçmiş kılmaz, her zamankinden daha günceldir. Yalnızca işlevi asli bir şekilde değişmiştir.
That's the fundamental message of psychoanalysis today.
Bugün psikanalizin asli mesajı budur.
Agent Kerry... you conducted many hours of surveillance... on each one of these defendants...
Ama biz bir hukuk devletiyiz. Devletin tıpkı jürinin olduğu gibi asli görevi... gerçekleri araştırmaktır.
Your Honor, Ben... obviously after 19 months, I feel we've made a good case.
Tekrar et. Ah, ben asli temsil yoluna gideceğim.
And after Compagna testifies next week, I think we're home.
Avukatlık işini kendim yapacağım. Asli temsil ne demektir biliyor musunuz?
But we never know what a jury will do. My heart and soul are in this case.
Eğer kendinizi savunursanız, buna asli temsil denir.
My services with Westinghouse being no longer essential I resumed experimental work in a laboratory on Grand Street where I began immediately the design of high-frequency machines.
Westinghouse'a olan hizmetimin artık aslî derecede olmayışı sebebiyle Grand Sokağı'ndaki laboratuvarımda yüksek-frekanslı makinelerin tasarımlarından başlayarak deneysel çalışmalarıma devam ettim.
and this original imbalance then sets in motion the generation of multiplicity.
Ve karşısürümün yokluğu - birine sahibizdir ama ona eşlik edecek olan öbürüne sahip değilizdir. -... ile bu asli dengesizlik çokluğun üretimini harekete geçirir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]