Assassination translate Turkish
1,813 parallel translation
I believe that there's a connection between the assassination and the tunnel bombing.
Suikast ve tüneldeki bombalama arasında bir bağlantı olduğuna inanıyorum.
The McCarran Airport Tunnel is the third attack since the assassination.
McCaren havalimanı tüneli, suikasttan bu yana gerçekleştirilen üçüncü saldırı vakası.
The assassination happened a few months before the primaries.
Suikast, genel seçimlerden birkaç ay önce oldu.
Amos thinks the assassination is a domestic plot.
Amos, suikastın iç kaynaklı bir komplo olduğunu düşünüyor.
And this also supports my theory that the recent terrorist attacks and the assassination are linked.
Ayrıca bu durum, son terörist saldırılar ve suikastın bağlantılı olduğunu düşündüğüm teorimi destekliyor.
Whoever is responsible for the recent attacks also ordered the assassination.
Son saldırıların sorumlusu suikast emrini veren kişiyle aynı.
This lead is a pivotal development in our investigation into the assassination of President Sheridan.
Bu ipucu, Başkan Sheridan'ın suikastına yönelik soruşturmamızda bir mihenk noktasıdır
We soon realized that the assassination was just part of a bigger plot from within the government. To overthrow the current administration.
Sonra anladık ki suikast, hükümetin içinden yönetilen mevcut yönetimi devirmek için hazırlanan daha büyük bir planın parçasıymış.
Let me remind you, other than the ATM footage we have no evidence linking Rowland to the assassination.
Size hatırlatırım, ATM kamera görüntüleri haricinde Rowland ile suikast arasında bağlantı kurabileceğimiz başka hiçbir kanıt yok.
Rowland to carry out the assassination.
Rowland, suikasttan sorumluydu.
Stage 1 was the assassination.
İlk aşama, suikasttı.
I suggested that the assassination was a domestic attack.
Ben bu suikastın içerden yapılan bir saldırı olduğunu söylemiştim.
Again, if you're just joining us, an un-named source has told USN News that the suspect in the Sally Sheridan assassination has escaped from custody.
Tekrar ediyoruz, isimsiz bir kaynak, USNN Haber Merkezini arayarak Sally Sheridan suikasti şüphelisinin gözaltından kaçtığını bildirdi.
They had Colonel Amos removed from the assassination probe.
Albay Amos'u Suikast soruşturmasından azletmişler.
He died the night of the assassination.
Suikasttan önceki gece öldü.
This was not just an assassination it was a palace coup.
Bu sadece bir suikast değil, darbe girişimi.
He died from his wounds on the day of the assassination.
Suikast günü aldığı yaralar yüzünden öldü.
The plot was set in motion with the assassination of my sister, former President Sally Sheridan.
Entrikalar, kardeşim eski Başkan Sally Sheridan'a yapılan suikast ile başlamıştır.
Including the man responsible for the assassination of my sister.
Kız kardeşimin suikastini yapan kişi dâhil.
Did you want a future of constant fear of assassination?
Her an suikaste uğrama korkusuyla yaşayacağın bir gelecek mi istiyorsun?
An assassination attempt targeting Gazi in the summer of 1926 marked the end of an era.
1926 yazında İzmir'de, Gazi'ye yönelik hazırlanan bir suikast bir dönemin sonunu getirdi.
He invited an old friend to the yacht in that lonely period. Ali Fuat had been with him in his early years but later he had been accused of being involved in the attempted assassination.
Bu yalnızlık döneminde, hayat koşusuna birlikte başladığı suikast davasında yargılattığı eski dostu Ali Fuat'ı davet etti yatına.
A lot of very-very strange things that went on around the assassination of Jaime Roldos.
Olup biten çok acayip şeylerden birisi Jaime Roldos suikastıdır.
I, like most of people who've really looked at this case, have absolutely no doubt that it was an assassination.
Benim, ve olaya hakim kişilerin çoğunun, bu olayın bir suikast olduğundan hiç bir şüphesi yok.
And, of course, in my position as an economic hitman, i was always expecting something to happen to Jaime, whether it'd be a coup or assassination, i wasn't sure, but that he would be taken down, because
Ve tabi ki ekonomik suikastçı pozisyonumla ben, her an Jaime'nin başına bir şey gelmesini bekliyordum. Komplo veya suikast, emin değildim, ama bir şekilde indirilecekti.
He practices an art that was initially developed for assassination.
Başlangıçta suikastler için oluşturulmuş bir dövüş sanatı icra ediyor.
Their speciality was assassination.
Onlarin özellikleri suikast yapmakti.
Did the Wesaja really attempt assassination?
Suikastı düzenleyen gerçekten Wesaja mıymış?
Jalal knows you were behind the assassination attempt.
Celal, suikastın arkasında senin olduğunu biliyor.
I mean the roadside bombings, the assassination of Iraqi police the kidnappings, the crowded marketplaces and innocent families that have been wiped off the face of the Earth.
Demek istediğim, yola atılan bombalar, Irak polislerine düzenlenen suikastlar adam kaçırmalar, kalabalık pazar yerleri ve yeryüzünden silinip giden masum aileler.
Five weeks after the murder of the banker Ponto... an assassination attempt on Hanns Martin Schleyer.
İyi akşamlar Banker Ponto'nun öldürülmesinden 5 hafta sonra,... Hanns-Martin Schleyer, bu akşam Köln'de suikaste uğradı.
It's been 40 years since Raul Malcolm's assassination.
Paul Malcolm suikastının üzerinden 40 yıl geçti.
Political assassination wasn't in the contract.
Politikacı suikastı anlaşmada yoktu..
In a way, I wanted tonight's assassination to be unique. Pure.
Bu akşamki katliamın bir bakıma eşsiz ve saf olmasını istedim.
Concerning Princess Joanne's death... I have evidence that it was not accident but assassination.
Prenses Joanne'un ölümüyle ilgili olarak..... bunun bir kaza değil suikast olduğu yönünde kanıtlarım var.
Assassination.
Yani suikastlerde.
Whether it be character assassination, tie the noose in the rope, whatever.
Bu kasıtlı iftira da olabilir birini darağacına göndermek de.
All these attempts at mental and social assassination by some happy twist have turned me into a character and my life into a novel.
Tüm o akli ve sosyal suikast girişimleri hasbelkader sapmalar sayesinde hayatımı romana, beni de bir karaktere dönüştürdü.
We have irrefutable proof that Zimbekistan is involved beyond the funds given to the traitor Jarett Hewes for his involvement in this terrorist assassination plot.
Zimbekistan'ın, vatan haini Jarett Hewes'e, fon sağlayarak, bu suikast komplosuna, karıştığına dair güçlü delillerimiz var.
It was Taiko Hideyoshi himself... who planned Nobunaga's assassination.
Bu Müşterek mühürlü anlaşmada bunun kesin kanıtı.
After your assassination attempt, you made claims that god has a mission for you.
Size yönelik suikast denemesinden sonra Tanrı'nın sizin için bir görevi olduğuna dair açıklamalar yapmıştınız.
By the way, how'd the assassination go?
Bu arada, suikast nasıl gidiyor?
My wife was murdered because I was responsible for protecting David Palmer during an assassination attempt.
Karım David Palmer'ı bir suikastten korumakla sorumlu olduğum zaman öldürüldü.
That they were involved in assassination plots.
Onların suikast planlarında parmağı olduğunu idda etti.
Starkwood is not in the business of political assassination, Doug.
Starkwood siyasi suikast işinin içinde değil, Doug.
If anything should happen to me on my way out of t country... an accident or an assassination attempt, anything... if the plane that you were so generous to donate decides to explode, a data file with all the names and bank transactions
Eğer bana birşey olursa, bu ülke dışına çıktığımda, bir kaza ya da bir saldırı teşebbüsü, herhangi birşey, cömertliğinden uçağa bir patlama bağışında bulunursan, bütün banka transferleri ve isimlerle birlikte bir dosya,
The day before the assassination $ 1,555,999 and 90 cents was transferred from the Bank of Shanghai.
Suikasttan önceki gün $ 1.555,999 ve 90 sent Shanghai Bankası'ndan havale edilmiş.
About two years ago after the assassination of Zhukov the report drew attention.
İki yıl önce Zhukov'un suikastından sonra rapor dikkat çekti.
It makes such a loud noise, I had to turn my head and look and that is when I overheard the guy with the curly Q's on his face tell the other guy at the corner table about the assassination plot.
Öyle bir ses yaptı ki, kafamı çevirip, bakmak zorunda kaldım. Kıvırcık bıyıklı adam ile köşe masadaki diğer adamın suikast planı ile ilgili konuşmasına işte o zaman kulak misafiri oldum.
They must be parboiling the potato first. An assassination plot?
- Patatesi önce yarı haşlamış olmalılar.
Is this prophesying Friend's assassination?
Arkadaş'ın suikastını önceden haber veriyor sayılmaz mı bu?