English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Attitudes

Attitudes translate Turkish

306 parallel translation
You've got nerve to come back in your head-of-the-family manner and make stands and strike attitudes and criticize my fiancé give orders and mess things up... - Stop it!
Ailenin reisi edasıyla buraya gelmeye cesaret ediyor yapmacık davranışlar sergiliyor, nişanlımı eleştiriyorsun emirler veriyor, her şeyi ber...
He seems good at sensing attitudes.
Tavırları anlamakta bayağı iyi ama.
Your attitudes are very interesting.
- Hayır. Davranışların çok ilginç.
The facts concerning a guy called Sam Masterson... and his attitudes towards life and love.
Sam Masterson denen adamla ilgili bilgileri. Hayata ve aşka yaklaşımını.
Before making any decisions, I think I should get out among your people, and become familiar with the basis for these strange, unreasoning attitudes.
Herhangi bir karar vermeden önce, insanlarınızın arasına çıkmak ve bu tuhaf, mantıksız davranışların sebeplerini anlamam gerektiğini düşünüyorum.
Some of you have displayed incredulous attitudes towards our reports and photos.
Bazılarınız raporlarımıza ve fotoğraflarımıza kuşkucu bir tavırla yaklaştınız.
But it would take a lot more than attitudes to make me change my belief that it was Stephen Lowry, not you, who lost the stick.
Ama tutumdan daha fazlası olduğunu dşünüyorum. İnandığıma göre bastonu siz kaybetmediniz, Stephen Lowry kaybetti.
Do French and American women differ in their romantic attitudes?
Sizce Fransız kadınlarıyla Amerikan kadınları arasında çok fark var mı?
Attitudes that were shocking to the entire Welfare Department. I submit a copy to the court.
Yetkin bir psikolog olarak, Toby Kwimper'a temel motivasyonları açığa çıkarmak için tasarlanmış bir kelime çağrışım testi uyguladım.
We try out attitudes, and find them all worthless.
İnsan, hayatında çeşitli davranışlar dener ve hepsini anlamsız bulur.
From the Chairman of the Joint Chiefs of Staff I would welcome and respect any judgement having to do specifically with military considerations but insofar as his political attitudes are concerned these, I'm sure we could dispense with.
Genelkurmay Başkanı'nın tüm askeri görüşlerine... saygı duyuyorum ve bunlar ile özellikle ilgili bir yargılamada bulunmuyorum... Ancak şu var ki, endişelendiği politik konularla... ilgili çözümleri, eminim onsuz bulabiliriz.
Of course, the drug made it easier to manipulate you... into the proper positions and attitudes.
Elbette, size verilen ilaç, uygun durum ve tavır içinde bulunmanız için daha kolay yönlendirilebilmenizi sağladı.
The same memories, the same attitudes, the same abilities.
Aynı hafıza, aynı tavır, aynı yetenekler.
Well, your... your attitudes, Mr Endicott, your points of view, are a matter of record.
Aslında sizin sizin tutumunuz, Bay Endicott görüşleriniz kayda değer.
Captain Kirk, I direct your attention to the fact that you have a right to ask for substitute officers if you feel that any of these named harbour prejudiced attitudes to your case.
Bir konuda dikkatini çekmek istiyorum eğer bunlardan herhangi birinin davana karşı önyargılı olacağını düşünüyorsan başkalarını seçme hakkın var.
Then all hostile attitudes on board must be eliminated.
O zaman gemideki düşmanca davranışlardan kurtulmalıyız.
I was forced to assume certain attitudes that were good for me, that shook me out of my moral lethargy.
Manevi rehavetimi sarsan bazı tutum ve davranışları takınmam gerekti.
Therefore, Jews have unique faces, bodies, attitudes and gestures.
Bu sebeple Yahudilerin eşsiz yüzleri, vücutları, davranışları ve jestleri vardır.
Development of emotional instability and erratic mental attitudes since returning from that planet.
Gezegenden döndüğünden beri duygusal istikrarsızlık ve tuhaf davranışlar yüzünden.
Well, I think they should attack the attitudes of the lower middle classes which permit the establishment to survive and keep the mores of the country where they were in the 19th century and the ghastly days of the pre-sexual revolution.
Bence alt orta sınıfın tavırlarına saldırmalılar. Bu, düzeni ayakta tutuyor ve ülkenin ahlakını 19. yüzyılda bulunduğu yerde ve cinsel devrim öncesinin karanlık günlerinde tutuyor.
Sun visor give you an example... the truth is that only wanted to know their attitudes toward social harmony... and work disability.
Şimdi size bir örnek verirsem... İnsanları öncelikle kişiliği ve sosyal statüleri ile değerlendirmek gerekir,.. ... cinsel nitelikleri kendilerinde saklı kalmalıdır.
From physicist such attitudes might sound astounding but modern science does not exclude the fact that the future exists in the present in away similar to our pasts existing in our memories.
Fizikçilere düşünceleri şaşırtıcı gelse de modern fizikçiler geleceğin, geçmiş ve şimdiki zaman gibi hafızamızda yer etme gerçeğini dışlamıyorlar.
O found in Anne-Marie's house tense attitudes, straight out of childhood.
"O", Anne-Marie'nin evinde çocukluktan izler taşıyan yoğun keşiflerde bulundu.
Soon, all Arabia was converted not only to the new worship but to the new laws, manners, attitudes contained in Islam
Çok geçmeden bütün Arabistan Müslüman oldu yalnız bu yeni dine değil, İslam'ın getirdiği ilkelere, davranışlara, her şeye inandılar.
I was talking about your attitudes.
Tavırlarından söz ediyorum.
My attitudes are the same as they always were.
Tavırlarım her zaman olduğu gibi.
That's what the Venusians call negative moral attitudes.
Venüsçü'ler buna olumsuz ahlaki tavırlar der.
Well, I am a little disappointed, but maybe pride will change attitudes, huh?
Biraz hayal kırıklığına uğradım ama belki gurur tutumunuzu değiştirir.
Instead of being himself, he adopted attitudes.
Kendisi olmak yerine, davranışlar edindi.
It saddens and hurts me... that the two young men whom I raised... to believe in the Ten Commandments... have returned to me as two thieves... with filthy mouths and bad attitudes.
Beni üzüyorsunuz... Kendi ellerimler büyüttügüm iki gencin... 10 emire inanmamasi... ve sonra hirsiza dönüsmeleri... ve agzi bozuk kötü huylu serseriler olmalari.
... depends as much on our attitudes toward our physical lives... Ready 1. Take 1.
... aynı biçimde, bedensel yaşamımıza yönelik tutumlarımıza da bağlı... 1 hazırlan. 1 çek.
I mean, my God, you know, when you talk about our attitudes toward other people... I mean, I think of myself... as just a very decent, good person, you know... just because I think I'm reasonably friendly... to most of the people I happen to meet every day.
Tanrım, başka insanlara karşı olan tutumumuzdan bahsettiğinde kendimi düzgün iyi bir insanmışım gibi düşündüm, bilirsin işte makul bir şekilde, günlük karşılaştığım... çoğu insana arkadaşça davrandığımdan dolayı.
Well The established tastes and attitudes of the group are very important.
Grubun belirli alışkanlıkları ve davranışları olması çok önemli.
Or if I don't like their attitudes, I can spit in it.
Ya da tavırlarını beğenmezsem içine tükürürüm.
ELVIN'S DECIDED HIS ATTITUDES ABOUT WOMEN NEED IMPROVEMENT.
Elvin, artık kadınların daha verimli hale gelmesi için davranmaya karar verdi.
ELVIN JUST STARTED IMPROVING HIS ATTITUDES.
Denise, Elvin davranışlarını daha yeni düzeltmeye başladı.
Both your attitudes as parents are in conflict and because of this, the lad finds himself in a vacuum.
Sizlerin bu tutumları çakışıyor ve oğlunuz kendisini boşlukta hissediyor.
And it has long seemed to me ridiculous that the most committed anti communists in the southern hemisphere the South Africans should be excluded from NATO planning because of some unfashionable domestic attitudes.
Kendilerini komünizm karşıtlığına en çok adayan Güney Afrikalıların, birkaç modası geçmiş iç işleri tutum bahane edilerek NATO planlarının dışında tutulması bana son derece saçma geliyordu.
It's possible I could change some attitudes about your cabaret card.
Kulüp kartın ile ilgili bazı düşünceleri değiştirebilmem mümkün.
" to attitudes on Biafra or Vietnam.
" ya da uyuşturuculu kafayla yazılmış...
Bruce, I suggest we find a good spot to get our attitudes adjusted.
Bruce, bundan vazgeçmeni öneririm. Burada davranışlarımızı ayarlamalıyız.
Even with my chorus, I couldn't have changed their attitudes in a day.
Koromla bile, onların tutumlarını bir günde değiştiremezdim.
Like they say, Mr Cobb... the desert's filled with people that had bad attitudes.
Dedikleri gibi Bay Cobb çöl isteneni yapmayan insanların cesetleriyle dolu.
I hate their attitudes.
Bu tutumlarından nefret ediyorum.
Those kinds of sexist attitudes are beyond apology.
Bu tip seksistlerin özür dileme gibi bir alışkanlığı yoktur.
What do these attitudes mean?
Neden? Tüm bu pozların anlamı ne?
Ever seen a better pair of attitudes?
Hiç bundan güzel ikizler gördün mü?
Deadly diseases, confusing identities, changing attitudes.
Ölümcül hastalıklar, karmaşık kimlikler, bozuk davranışlar.
Lax in our attitudes.
Tutumlarımızda gevşek olduk.
And you have attitudes.
Okulda gösterilere katılıp barış sembolleri dağıtıyor.
We must re-examine our own attitudes towards the Soviet Union.
- Şüpheli bir ölüme kurban gitmek istemem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]