English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Avoiding

Avoiding translate Turkish

2,651 parallel translation
Back to avoiding eye contact with me?
Yine mi gözlerini benden kaçırıyorsun?
Middling with... is Chase trying to avoid Taub, or is he trying to prove that he's not avoiding Park?
Yeri gelmişken Chase Taub'u görmezden gelmeye mi çalışıyor yoksa Park'ı görmezden gelmediğini kanıtlamaya mı?
No, you're avoiding it.
Hayır, bundan kaçıyorsun.
It kind of feels like he's been avoiding me lately.
Sanırım beni görmezden geliyor son zamanlarda.
Didi has been avoiding me because she found this... hidden under your desk.
Didi senden kaçıyor çünkü bunu masanın altında saklı bulmuş.
Didi has been avoiding me because she found this.
Didi senden kaçıyor çünkü bunu bulmuş.
Well, also, there's that difficult discussion you've both been avoiding.
Ancak ikinizin de görmezden geldiği bir şey var.
Back a few days, and already avoiding his calls.
Ray birkaç gün önce döndü ve şimdiden aramalarından kaçınıyorsun.
'Cause from what I see, you've spent the last nine-and-a-half years avoiding real relationships.
Çünkü gördüğüm kadarıyla son 9,5 yılını gerçek ilişkilerden kaçarak harcamışsın.
Details on how the drones and stealth aircraft communicate with each other while still avoiding detection.
- İnsansız ve görünmez uçakların radar taramalarından kaçınırken birbirleriyle nasıl haberleştiklerinin detayları.
I'm great at avoiding.
Görmezden gelmek konusunda iyiyimdir.
This whole escape nonsense is just your way of avoiding those feelings.
Bütün bu kaçma senaryoların bu duygularından kaçmak için.
Derek's been avoiding me, but I just assumed it was because of the whole Char breakup.
Derek benden kaçınıyor, fakat ben bunu tamamen Char'la ayrılığından dolayı diye düşünüyorum.
Avoiding your mother is not healthy.
Anneden kaçmak sağlıklı değildir.
Then why are you avoiding me?
O zaman niye benden uzak duruyorsun?
I'm not avoiding you!
Uzak durduğum falan yok.
Colette, we're never gonna talk about this if you just keep avoiding me.
Colette, benden kaçmaya devam edersen, bu konuda asla konuşamayacağız.
Ever since my dad found out that she was behind the carefrontation, he had been avoiding her.
Annem bahanelerin arkasına saklandığından beri, babam ondan kaçmanın ve kendini dışarı atmanın bir yolunu bulurdu.
And by avoiding her, I was getting the residual shaft too.
Ve O'ndan uzaklaşmak yoluyla, ben de anne artığı olmuştum.
"A," you accept the pittance I'm prepared to offer you in exchange for avoiding a trial or "B," we take this to court, and it becomes common knowledge that Charlotte is the daughter of the most hated in America,
"A" seçeneği, mahkemeye gitmeme karşısında sana teklif edeceğim miktarı kabul edersin. Ya da "B" seçeneği, mahkemeye gideriz ve Charlotte'un Amerika'daki en nefret edilen adamın kızı olduğunu, yani senin bir terörist ile ihtiras dolu bir ilişki yaşadığını herkes bilir.
When someone is avoiding me, yeah, I do.
Biri benden uzak duruyorsa, evet, öyle düşünürüm.
Are you avoiding me? I need to see you. You know that I love you, right?
Seni görmek istiyorum
Why are you avoiding me?
- Beni neden görmezden geliyorsun?
Castle, you're avoiding the question.
Castle, soruyu geçiştirme.
I thought maybe you were, I don't know, avoiding me.
Benden kaçtığını düşünmeye başlamıştım.
Or she's avoiding me.
Ya da benden kaçıyordur.
I just thought you were avoiding me.
Benden kaçtığını düşünüyordum.
I wasn't avoiding you.
Senden kaçmıyordum.
You're avoiding me.
Beni görmezden geliyorsun.
They think they have a better chance of surviving by avoiding the aliens and finding a place to hole up.
Uzaylılardan kaçınarak ve saklanacak yerler bularak daha fazla şansları olduğunu düşünüyorlar.
No, avoiding your point.
Hayır, konudan sakınıyorum.
You can't solve the problem by avoiding the situation.
Problemden kaçarak onu çözemezsin.
You can't keep avoiding the situation.
- Bu durumdan kaçmayı sürdüremezsin.
I've been avoiding your calls because I thought you were trying to get back together.
- Aramalarını cevaplamadım çünkü benimle olmaya çalıştığını düşündüm.
I know a thing or two about avoiding blackmail.
Şantajdan kaçınmak için yapılacak bir ya da iki şey biliyorum.
My favorite kind of protection is avoiding situations where people might shoot at me.
Benim favori korunma yöntemim insanların beni vurabileceği durumlardan kaçınmak olurdu.
Right, see, now you're avoiding.
Şimdi de kaçıyorsun.
I'm not avoiding anything.
Hiçbir şeyden kaçtığım yok.
Everything is falling apart, and the one person that I tell everything to is avoiding me.
Her şey parçalanıyor ve her şeyi anlattığım tek kişi beni görmezden geliyor.
Avoiding me at the courthouse, dodging my phone calls.
Adliyede beni görmezden geliyorsun, aramalarıma cevap vermiyorsun.
They suggest if you have no time before you see the flash of the bomb, move to the nearest doorway, avoiding flying glass.
Eğer bombanın patlaması anında gafil avlanırsanız en yakın kapı aralığına giderek savrulan camlardan korunmanızı öneriyorlar.
You're avoiding your mom.
Annenden kaçınıyorsun.
It's just difficult for me to maintain my excitement about avoiding the truth all day.
Üzgünüm. Sadece heyecanımı içimde tutmak çok zor. Gün boyu gerçekten kaçınarak.
Seems everyone else is avoiding me.
Herkes beni görmezden geliyor.
But why have you been avoiding my calls?
Ama çağrılarımı görmezden mi geliyorsun?
Avoiding?
Görmezden mi geliyorum?
Because I haven't your gift for avoiding people.
Çünkü insanlardan kaçınmakta sizin kadar iyi değilim de ondan.
I am not avoiding the interview.
Mülakattan kaçtığım yok benim. - Öyle mi?
Stop avoiding me?
Beni görmezlikten gelmeyecek misin?
You feel guilty, so you're avoiding her.
Suçlu hissediyorsun, bu yüzden ondan kaçıyorsun.
How could I possibly be better off spending 16 hours a day locked in my cell, and the other eight hours avoiding being violated with a Timotei bottle?
Günün 16 saatini hücremde kapalı kalmak ve kalan 8 saatini de şampuan şişesiyle ırzıma geçilmesin diye uğraşmak nasıl daha iyi olabilir?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]