English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Awaits

Awaits translate Turkish

1,561 parallel translation
He awaits yourjustice
Sizin hükmünüzü bekliyor.
"Hell itself awaits he who dares attempt the ramparts of Arsus Abyssus."
"Arsus Abyssus'a girmeye kalkışanı cehennemin kendisi beklemektedir."
"Grow, grow, France awaits its hour"
"Büyü, büyü, Fransa zamanını bekliyor."
And who awaits them at the hospital exit, behind the ambulance wheel?
Acil çıkış kapısında, ambulansın direksiyonunda bizi kim bekliyor ha?
Then only death awaits you.
Ondan sonra ölmeyi isteyeceksin.
Instead an eternity of remorse awaits me - and you!
Beni pişmanlık yıl yerine sonsuzluk... bekliyor, hatta seni de!
Dear William, you don't know what happiness awaits.
Sevgili William, ne mutlulukların beklediğini bilmiyorsun.
sir GiRish awaits your presence.
Girish efendi teşrif etmeni bekliyordur.
- Paradise awaits us.
- Cennet bizi bekliyor.
"The palanquin awaits me."
Düğün alayı beni bekliyor.
Because a better day awaits you.
Çünkü sizi daha iyi bir gün bekler.
The garrison on Corellia is on standby and awaits your order.
Corellia'daki garnizon hazır durumda ve emrinizi bekliyorlar.
"Hell Awaits", "Racking the Chapel" and "Reign of Blood."
'Kilisenin Hayaleti'veya'Kanlı İktidar'gibi albüm isimlerinden etkilenmez?
But the second one awaits
Ama sırada ikincisi var.
A danger in a familiar form awaits them.
Tehlike, tanıdık bir sınıftan onları bekliyor.
Then what new body awaits thee?
O halde seni nasıl bir yeni beden bekliyor?
Once the bed is ready, the boys begin to realize what awaits them.
Yatak hazır olduğunda, çocuklar başlarına ne geleceğini anlamaya başlarlar.
We all dream of dematerializing from Shutka one day and flying far to the west, where a huge fortune awaits. And for everyone else to feel envy.
Hepimizin hayali bir gün Shutka'dan kaçarak büyük bir servetin bizi beklediği batıya doğru uçmak ve herkesi kıskançlıktan çatlatmaktır.
Take up... take... the spirits of our fallen friends... so that they may share in the everlasting life... that awaits us all beyond the vale of tears.
Alın- - Kabul edin- - Kederli gözyaşlarının ardından hepimizi bekleyen ebedi hayata nail olabilmeleri için şehit dostlarımızın ruhlarını kabul edin.
Nothing awaits them.
Onları bekleyen hiçbir şey yok.
Our chariot awaits.
Faytonumuz bekliyor.
Another carver victim awaits.
Yeni bir Carver kurbanı daha bekliyor.
Now, awaits a minute, awaits a minute.
Dur bir dakika.
He had a very lonely year. Well, awaits a minute!
Yıl boyu çok yalnızdı.
Your destiny awaits.
Kaderiniz bekliyor.
The big city awaits.
Büyük şehir bizi bekliyor.
What awaits each person in... heaven is eternal bliss, divine rest, and ten thousand dollars cash.
Cennette herkesi bekleyen ebedi bahtiyarlık, ilahi huzur ve nakit 10 bin dolar.
A great danger awaits you at the temple.
Tapınakta seni bir tehlike bekliyor.
A different future awaits the chrysalis.
Krizaliti artık farklı bir gelecek beklemekte.
And a long journey awaits him...
Ve onu bekleyen uzun bir yolculuk var.
Warner awaits us at two.
Warner bizi saat 2'de bekliyor.
A cruel fate awaits any small-time crook, accidentally stepping foot into Roanapur.
Roanapur'a kazara adım atmış her sıradan sahtekarı acı bir kader bekler.
Your chariot awaits you, sire!
Tekneniz hazır, efendim!
I'll trust you to know what awaits you should you fail!
Başarısız olursanız sizi neyin beklediğini bildiğinizi umuyorum!
The darkness awaits you.
Karanlıklar seni bekliyor.
A Persian emissary awaits Leonidas.
Persli bir elçi Leonidas'ı bekliyor.
A Persian messenger awaits you.
Persli bir elçi seni bekliyormuş.
Imagine what a horrible fate awaits my enemies when I would gladly kill any of my own men for victory.
Zafer için, kendi adamlarımı bile gözümü kırpmadan öldürebilecekken düşmanlarımı ne kötü bir kaderin beklediğini düşün.
The Demon awaits me.
Şeytan beni bekliyor.
Knowing the temperament of the Soviets, a Iong vacation trip awaits you.
Sovyet'lerin doğasını bilirim, uzun bir yolculuk seni bekliyor.
I have the distinct impression Herr Klimt is unaware of what awaits him.
Bana öyle geliyor ki Bay Klimt kendisini bekleyenlerden bihaber.
♪ But the Father awaits over there ♪
Ama babamız bizi orada bekliyor
A harvest widow awaits me here!
Zamanı geldiğinde dul kadın beni burada bekliyor olacak.
The Greek president awaits me for an important state meeting.
Önemli bir konu hakkında görüşmek üzere Yunan Başbakanı beni bekliyor.
- My crisis awaits.
- Onlar bekler.
Someone awaits me...
Bir misafirim bekliyor.
- The Mayor awaits you.
- Vali seni bekliyor.
A girl awaits the death of her mother.
Bir kız annesinin ölümünü bekliyor.
A father awaits the death of his son.
Bir baba oğlunun ölümünü bekliyor.
A brother awaits the death of his brother.
Bir kardeş, kardeşinin ölümünü bekliyor.
A poet awaits the death of his horse.
Bir şair atının ölümünü bekliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]