English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Babysit

Babysit translate Turkish

918 parallel translation
It will suit me if Annie comes at 8 : 30 to babysit.
Annie 8.30 da bakıcılık yapmaya gelirse çok memnun olacağım.
All that about my coming to babysit.
Ne kastediyordunuz?
Coming over to babysit?
Bebek bakmaya çağırmam mı?
If Mrs. Merrill called me to babysit, even at the last minute I'd cancel out whoever I promised and come to your house instead.
Bayan Merrill beni bebek bakıcılığı için çağırsa, son anda bile olsa öbür randevularımı iptal eder, sizin evinize koşardım.
Get Madame Martin to babysit. We'll go out.
Bayan Martin'i çağır çocuğa baksın.
I'm ready to babysit.
Bebeğe bakmaya hazırım.
To babysit.
- Bebeğe bakmak için.
I used to babysit him when Al and his wife went to the movies.
Al ve karısı sinemaya gittiğinde, ona bakıcılık yapardım.
How would you like to babysit a small boy and a turkey?
- Benim tenteli... - Burnun akıyor yine! Bence bu konuyu açma.
I've a feeling I've just been recruited to babysit.
İçimden bir ses bebek bakıcılığına atandığımı söylüyor.
- Don't worry, I'll babysit him.
- Merak etme, ona bakıcılık yaparım.
There's no way I can babysit kids.
Ben bebek bakıcılığı yapamam.
I can't possibly babysit her for 10 days.
O kıza on gün boyunca bakıcılık yapamam...
I don't need them to babysit me.
Bana göz kulak olmalarına ihtiyacım yok.
No, I don't need them to babysit me.
Hayır ; çocuk bakıcısı istemiyorum!
I am gonna to babysit.
bebek bakıcam.
Where do you babysit?
Kimin çocuğuna bakıyorsun?
I `d like to babysit
Bebek bakıcılığı yapmak isterdim.
Now, you'd think I'd say no once in a while, especially when pete wants to put me in the middle of the ocean to babysit a bomb.
Şimdi, ara sıra hayır diyor diye düşünüyorsunuzdur özellikle Pete beni bir bombaya bakıcılık yapmam için okyanusun ortasına bırakmak istediğin de.
Larry, babysit your brother. Larry, let Elaine tie you up. "
"Larry, kardeşine bak" "Larry, bırak da Elain seni bağlasın."
I ask you to babysit only if it won't interfere with your plans.
Eğer planlarınla çakışmazsa bebeğe bakmanı istiyorum.
She wants to know if you can babysit for her tonight.
Bu gece bakıcılık yapıp yapamayacağını soruyor.
I'm too old to babysit.
Bakıcılık yapmak için çok büyüğüm.
Mom got Chris to babysit for me.
Annem bana bakması için Chris'i çağırdı.
Then maybe you can babysit for me.
- Belki bu sayede bana da bakıcılık yaparsın.
I don't think your parents will ever ask me to babysit again.
Annenlerin beni bir daha bakıcılık yapmam için çağıracağını sanmıyorum.
Keegan, take the witness downtown and babysit it.
Keegan, şahidi şehre götürüp bakıcılık yap.
My orders were to release him, not babysit him.
Onu serbest bırakma emri verdim, ona bakıcılık yapma emri değil
Daddy sends them to fancy schools so the police department can babysit them.
Babaları pahalı özel okullara gönderir bu yüzden polis teşkilatı onlara bakıcılık yapabilir.
This Viktor Rosta, he must've pissed off quite a few commissars for them to send someone all this way just to babysit him home.
Şu Viktor Rosta, yurduna götürülmesi için özel birini gönderdiklerine göre birkaç kişiyi çok kızdırmış olmalı. Suçu ne?
I'll babysit. Uh, no, I don't think so, ALF. It's nothing personal, it's just....
Bebek bakıcısı burada olduğu zaman sen tavan arasına gitmek zorunda kalacaksın.
Will- - Will you babysit Eric?
40 dakika içinde!
Babysit the whore while you guys waste some gooks?
Siz çekik gözlü öldürürken bir sürtüğe mi bakayım?
But I told Dr. Venkman I'd babysit for him.
Ama Dr. Venkman'a onun için çocuk bakacağıma söz verdim.
Do you wanna babysit with me?
- Benimle beraber çocuk bakar mısın?
Ask him to come and babysit for you!
Gelip sana bakıcılık yapmasını iste!
I'm supposed to babysit this candy store.
Şekercideki olaya bakmak zorundayım.
You don't have to babysit me.
Bana bakıcılık yapmak zorunda değilsin.
I could babysit.
Ben de bebeğe bakabilirim.
Why would people pay $ 120 just to babysit one kid?
Kim sırf bir çocuğa bakıcılık yapalım diye yüz yirmi dolar verir ki?
But instead of going to the fairy dance she had to babysit a bunch of troll-like snot monsters who, if one of them squirts me with that gun will die a horrible screaming death.
Ama o, peri dansına gitmek yerine evde kalıp mağara kaçkınlarına benzeyen sümük canavarlarına bakıcılık yapmak zorundaydı ve içlerinden ona su sıkacak olanı çok acılı bir ölüm bekliyordu.
You babysit'em.
Sen onlara bakıcılık yap.
- Could you do something? - I can dress myself. Could you babysit the kids this weekend?
- kendi kendime giyinebilirim mesela haftasonu için çocuklara bakar mısın?
Shut up, you little monsters! Hello, I was wondering if you'd like to babysit my little angels.
Alo, acaba gelip küçük meleklerime bakıcılık yapabilir misiniz?
I'll send Laura over to babysit as soon as she gets home.
Eve gelir gelmez Laura'yı yollarım. Harika.
Look, thanks for finding me, but you don't have to babysit.
Beni bulduğun için sağ ol ama bakıcılık yapmana gerek yok.
He could babysit.
Bize bakar.
You know dogs can't babysit.
Köpekler çocuk bakamaz, biliyorsun.
- I babysit.
Öyle mi?
And I didn't have little brothers or sisters, so, you see, I didn't babysit.
Küçük kardeşim de hiç olmadı.
I'm not paying you to babysit!
! Bebek bakıcılığı yapman için sana para ödemiyorum!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]