English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Baking

Baking translate Turkish

1,134 parallel translation
# Rocking on your rocking chair, baking cakes and pies
Sallanan sandalyede sallanıyor, kekler pastalar pişiriyor.
Or baking.
Veya, yemeklerden.
While the hours away, baking bread, pitching hay.
Saatler geçerken... Ekmek pişiririz, samanları fırlatırız...
I'm baking you two a cake.
İkinize pasta yapıyorum.
That's right. lt looks like they baking bread in her shoe.
Doğru. Sanki ayakkabısında ekmek pişiriyormuş gibi görünür.
Well, baking lifts about 30 per cent of my guilt, but only 7 per cent of my inner turmoil.
Kurabiye yapmak vicdanımı yüzde 30 oranında hafifletiyor. Ama içimdeki kargaşa yalnızca yüzde 7 oranında azalıyor.
They're not baking any cake.
Bunlar pasta hazırlamıyor!
She's baking something.
Bir şeyler pişiriyor.
Can you tell me what she's baking?
Bana ne pişirdiğini söyler misin?
You were shaking and baking pretty good there yourself, doll face.
Sen de fena kıvırtmıyordun, bebek surat.
" So what if the trophy says'Baking'instead of'Baseball', Marty.
"Yemek Pişirme" kupasına, beyzbol kupası...
Baking it didn't help?
Onu pişirmek işe yaramadı anlaşılan?
He's baking in the back.
Asgari ücretle çalışıyor.
- I'm baking a pie.
- Turta pişiriyorum.
Baking is fun.
Pasta yapmak çok eğlenceli.
Go back to your baking.
Pastaya geri dön.
By morning, she lies lifeless on the baking ash fields.
Sabah olduğunda, cansız bedeni, yakıcı kül tarlalarında yatmakta.
Outside, it is baking hot, but inside, stone cold.
Dışarısı fırın gibi ama içi buz gibi.
Well, this would be good if we had any baking to do.
Pekala, bu iyi olabilir eğer yemek pişireceksek.
Was Mom baking again?
Yine annen mi pişirdi?
- Um, baking- -
- Um, bilemiyorum- -
Baking soda. Not baking powder.
Camasir suyu.
Because baking powder guys will have muffins growing out of their nose.
Pudra degil. Cunku pudrali cocuklarin burunlarinda corek cikar.
She's baking bread and I think it's sourdough.
Ekmek pişiriyor ve kokusu mayalı gibi.
So I'm baking hash cakes over at Lana's, right?
Her neyse. Lana'nın evinde haşhaş pastaları yaptırıyordum.
Tell us. Where did you learn the rare secret of your baking?
Bize kurabiye pişirmenin sırrını nereden öğrendiğinizi açıklayabilir misiniz?
Virtually overnight, the Winklers and their associates have gone from a small, modest mom and pop cookie shop to something approaching a baking empire.
Winklers ve ortakları küçük, mütevazi bir kurabiye dükkanını kurabiye imparatorluğuna dönüştürmeye yaklaştılar.
Why did you decide to go into baking so late in life?
Kurabiye işine neden bu kadar geç bir yaşta girdiniz?
We're baking away here.
Biz de hamur işi yapıyorduk.
baking'up a storm.
yemek pişirecek.
She'll be baking cookies and waxing the kitchen floor.
Benim annem kurabiye pişirip mutfak yerini silecektir.
Mrs. Horakova, he must be baking.
Bayan Horáková, Otik orda pişiyor olmalı.
A teaspoon of baking powder.
Bir çay kaşığı kabartma tozu.
Compared to baking, brain surgery is a snap.
pişirmeyi karşılaştır, beyin cerrahlığı bir ısırmadır.
We'll see what's baking in the oven.
Bakalım, fırında neler pişiyor.
Baking soda and peppermint oil.
Ekmek mayası ve nane yağı.
Well, I hope you have an appetite tonight because I am gonna be grilling filet mignon and baking potatoes.
Umarım bu akşam iştahın açık olur çünkü fileminyon ve fırında patates yapacağım.
Yes, sirree, i bet all the baking's done right on the premises.
Evet bayım, bahse varım tüm pişirmeler malzemelerine göre yapılıyordur.
All they left was baking soda and capers.
Geriye sadece kapari ve kabartma tozunu bırakmışlar.
Shouldn't you be baking? - I don't know.
Senin kek yapıyor olman gerekmiyor mu?
IT WAS REALLY NICE, THE SMELL OF BREAD BAKING
Sonradan vajina yalayacağımı düşününce, unut gitsin dedim.
Not even baking soda's gonna help with that.
kabartma tozunun bile faydası olmayacak.
- I'm not baking anything.
Biz... - Ben hiçbirşey pişirmem. - Ohhhh!
- Jell-O's baking.
- Jello'nun pişirmesini mi?
She's baking her famous plum cake?
Yine harika kekini yapacak değil mi?
I've been baking under those studio lights.
Zaten stüdyo ışıkları altında beynim pişti.
Baking soda'll get that right out.
Sodyum bunu hemen çıkartır.
Four hours in the baking sun, waiting for a truck to come by.
Dört saat kavurucu güneşin altında bir kamyonun geçmesini bekledim.
- that's really good - thanks, I love baking you know, cakes, cookies, pies, anything
Her zaman "Bu kız harika, ama aradığım kız değil" derdim. - Tabii ki de aradığın kız değil! Onu buldum Lauren aradığım kız olabilir.
Baking flour.
Sadece un.
I'm baking out here.
Evde yapacak çok işim var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]