Ballistic translate Turkish
496 parallel translation
- The old man will go ballistic.
- Ama babam çok kızar buna.
I examined this gun in the performance of my duties as ballistic expert.
Bir balistik uzmanı olarak görevimi yaparken bu tabancayı incelemiştim.
Of the 750 intermediate-range ballistic missiles at present held by the Russians and targeted on the European countries of the NATO alliance, it is believed that a considerable number are liquid-fuelled and are stored above ground.
Şu an Rusya'nın elinde bulunan... ve Avrupa'daki NATO ülkelerini hedef alan... 750 orta menzilli balistik füzenin önemli bir bölümünün... sıvı yakıtla çalıştığı... ve yerin üstünde saklandığı düşünülmektedir.
Whoever plants them first will be able to police the Earth with ballistic missiles.
Onları kim önce balistik füzelerle donatırsa Dünya'yı kontrolü onun olacaktır.
Additional sites, not yet completed, appear to be designed for intermediate range ballistic missiles, capable of striking most of the major cities in the Western Hemisphere, ranging as far north as Hudson Bay, Canada, and as far south as Lima, Peru.
Baskı altındaki bu adada pek çok üs saldırı füzeleri üretmektedir. Tamamlanan ilave bir üs, Kuzey yarımkürede Kanada ve Hudson Körfezi'yle güneyde Lima ve Peru'ya kadar pek çok büyük şehri yok edebilecek kapasitede orta menzilli balistik füzelerin yapımı için inşa edildiği düşünülüyor.
Captain Proctor, could you explain to us the results of the ballistic investigations.
Yüzbaşı Proctor, bize barıştık incelemelerinin sonuçlarını söyler misiniz.
Captain, after the ballistic tests, can you tell us if this bullet was shot by the Colt of Mr. Sacco?
Yüzbaşı, barıştık testlerin sonucunda, bize bu merminin Sacco'nun silahından ateşlenip ateşlenmediğini söyler misiniz?
The ballistic tests established that at least one bullet, the one that killed Berardelli, came from the pistol of Mr. Sacco.
Balistik sonuçlar, Berardelli'yi öldüren kurşunlardan en az bir tanesinin Sacco'nun silahından çıktığını doğruladı.
Why didn't the Commission have a ballistic report made?
Peki Komisyon neden balistik bir rapor sunmadı?
I'll get on the ballistic reports first thing in the morning.
Sabah ilk iş olarak balistik raporlarını alacağım.
The traffic is luminous and exhibiting non-ballistic motion.
Trafik ışık saçıyor. Balistik hareket sergilemiyor.
Imagine his horror as the mighty ballistic device hurls him high into the depths of the blackened sky!
Güçlü fırlatma aleti onu kararmış göğe fırlatırken yaşayacağı dehşeti hayal edin!
So was atomic fission, the hydrogen bomb, ballistic missile.
Atomik bölünmede, hidrojen bombasıda, balistik füzede.
Did the ballistic examination establish a link between the two incidents?
Citroen ile onu, balistik raporu sayesinde mi ilişkilendirmişler. - Hayır, bir şahit ortaya çıkmış.
You want a pilot to be a ballistic missile. And then splashdown.
Bir pilotun roket olup... şap diye suya düşmesini istiyorsunuz.
Here's the ballistic reports for the Kruger and Wilburn killing.
Kruger ve Wilburn cinayetlerinin balistik raporları.
We sell these to medical schools and to the US Army for ballistic tests.
Bunları balistik testler için tıbbi okullara ve de birleşmiş milletler ordusuna satıyoruz.
Ballistic Missile Early Warning systems.
Balistik Füze Erken Uyarı Sistemleri.
So am I. - We're going ballistic.
- Mermi gibi gidiyoruz.
He told me all about the time you went ballistic with Penny Benjamin.
Penny Benjamin'le yaptıklarını herşeyiyle anlattı.
It says, "Ballistic parachute." Clearly.
"Balistik paraşüt" yazıyor. Açıkça.
Dr. Freedman's gone ballistic, sir.
- Dr. Freeman balistiğe gitti.
I present you the ballistic missile submarineRed October.
Sizlere, balistik füze denizaltısı Red October'ı takdim ederim.
- You went ballistic over the boat.
Nişanlandın. - Teknenin üzerine atladın.
Artie went ballistic when Internal Affairs showed up.
İçişleri işe burnunu sokunca, Artie çılgına döndü.
Jamey is going ballistic!
Jamey balistiğe gidiyor!
The, uh... situation at the house has just gone ballistic.
Sen ve Charlotte, sorununuz ne?
- I'd better not. If I gain an ounce, she goes ballistic.
Almasam daha iyi, 30 gram alsam kıyameti koparıyor.
My father is gonna go ballistic on me.
Babam küplere binecektir.
Yeah, Daddy wouldn't go too ballistic.
Babam fazla kızmaz.
He's gonna go ballistic.
Balistiğe gidecek. Neredeler?
He'd go ballistic.
Yoksa kafayı yer.
Did she go ballistic?
Kızdı mı?
The guy's gone ballistic, all right?
Adam delirdi. Keçileri kaçırdı.
Then run a ballistic analysis of the explosion.
Sonra patlamanın balistik analizi yapın.
Banky just goes ballistic on her.
Banky onu soru yağmuruna tuttu.
This is ballistic H2O.
Bu bir baristik H2O.
Get a ballistic analysis.
Balistik analizi yapın.
I have here in my hand ballistic data... matching your service weapon, agent mulder.
Elimde sizin görev silahınızla uyuşan balistik bilgiler var Ajan Mulder.
Imagine a microchip sophisticated enough to control the guidance systems of ballistic missiles.
Bir mikroçip düşün... balistik füzeleri yönlendirme sistemini kontrol edecek kadar gelişmiş olsun.
Can you imagine, an ordinary machine gun with the destructive force of a ballistic missile?
Düşünebiliyormusun? Bir makineli tüfekte balistik bir füzenin yıkım gücüne eş değer bir gücü?
And we kept looking, and we said, oh-oh, this is an SS-4 ballistic missile site.
Ve bakmaya devam ettik ve AA bu bir SS-4 balistik füze rampası dedik.
At that time, in the absence of ballistic missiles, they supposed that the Soviet Union didn't have any means of delivery to America.
O dönemde balistik füzelerin bulunmayışından Amerikalılar, Sovyetler Birliği'nin Amerika'ya her hangi bir şey ulaştıramayacağı kanaatindeydiler.
On the 15th of May 1957, they began testing the world's first intercontinental Ballistic Missile, an ICBM.
15 Mayıs 1957 yılında Dünya'nın ilk kıtalar arası balistik füzesini, KABF'yi test etmeye başladılar.
- Uh, listen, is your sister on any kind of medication because she just went completely ballistic on me.
- Uh, dinle, kardeşinin bir sıkıntısı falan mı var çünkü bana çok kızdı.
Let's be safe and wrap it in a ballistic blanket.
Tedbirli hareket edelim ve koruyucu battaniyeye saralım.
You know how it is. You ask where he wants to go for dinner and he goes ballistic.
Yemeğe nereye gitmek istediğini sorarsın ve deliye döner.
Additional sites appear to be designed... for intermediate-range ballistic missiles... and thus capable of striking most of the major cities... in the western hemisphere.
Orta menzilli balistik füzeler için.. .. Ek alanlar oluşturuldu... Ve böylece büyük şehirlerin çoğunu vuracak...
An entire ballistic missile submarine?
Hepsi iltica istiyor olamaz.
How did Kenny take it, about the mother-daughter thing? He went ballistic, didn't he?
O roket gibi gitti değil mi?
Dr. Wernher von Braun...
Dr. Wernher von Braun... the Army Ballistic Missile Agency'nin baş mühendisi