English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bamboozled

Bamboozled translate Turkish

57 parallel translation
She bamboozled poor Mr Fré
Zavallı Bay Frederick'i kafesleyiş şekli...
Then you give us pamphlets, statistics, a rousing speech and ship us back a little more bamboozled than when we came.
Sonra broşürler, istatistikler veriyor, coşkulu konuşmalar yapıyorsunuz ilk geldiğimiz günden biraz hallice bizi geri postalıyorsunuz.
- After you bamboozled me?
- Beni kazıkladıktan sonra mı?
He bamboozled us again.
Bizi yine kandırdı.
You been bamboozled, Mr. Brent!
Aldatıldınız Bay Brent!
May I be bamboozled by the mighty stars!
Yüce yıldızlar aşkına!
Bamboozled.
İdare edildiniz!
Bamboozled.
Kandırıldınız!
You're being bamboozled.
Kazıklanıyorsun.
You done bamboozled me.
Beni kandırdın.
All right. Let's play Bamboozled!
- Pekala, hadi Bamboozled oynayalım!
Let's play!
Bamboozled'a başlayalım!
- you've been Bamboozled!
.. sen bamboozladın! - Hayır!
I just Bamboozled Chandler!
- Az önce Chandler'ı bamboozladım!
Let's play Bamboozled!
Haydi Bamboozled oynayalım!
Let's play Bamboozled!
- Hadi Bamboozled oynayalım!
Rachel Green, let's play Bamboozled!
- Rachel Green, hadi Bamboozled oynayalım!
- Oh, I'm sorry. You've been Bamboozled!
- Bamboozlandın!
- But you don't wanna be bamboozled.
- Ama kandırılmak istemiyorsun.
The police think he's bamboozled the board of directors.
Polisin düşüncesi onun yönetimi hortumladığı yönünde.
- Bamboozled?
Hortumlamak mı?
They both said "bamboozled" as if they'd already worded the headline.
İkisi de'hortumlama'dedi. Sanki manşeti oluşturmak istiyorlarmış gibi.
You bamboozled me.
Beni oyuna getirdiniz.
I'm hedging our bets by putting the real thing next door so that no one walks away bamboozled.
Ve konuklarımızı tatmin etmek için, yanına gerçek olanından koyuyorum ki kimse kazıklanmış ayrılmasın.
And I do not. You got me bamboozled.
Beni kandırdın.
We were bamboozled.
Resmen kazıklanmıştık.
The Shadow Man bamboozled me.
Gölge Adam beni kandırdı.
Madam, you are being heinously bamboozled by these lickspittle toadies you surround yourselves with.
Hanımefendi, etrafınıza doldurduğunuz bu küçük dalkavuklar tarafından fena halde oyuna getiriliyorsunuz.
So I've been bamboozled.
Demek üçkâğıda getirildim.
You're an easily bamboozled individual.
Sen kolay kandırılan birisin.
I bamboozled Timo into it.
Timo'yu bu konuda kandırdım.
- They bamboozled him!
- Onu üçkağıda getirdiler!
I mean, I have, I've bamboozled you with me devious cunning, for I have been spinning you a yarn this whole time waiting for the drugs to kick in, which should be right about no wish.
Yani sonuçta müthiş kurnazlığımla sizi buraya bağladım ama aslında bunca zamandır ilaçların etki etmesini bekliyordum, ki o da her an olacak gibi.
When have I ever been so easily bamboozled?
Sence ben o kadar saf mıyım?
- She bamboozled you by talking about periods.
Uydurduğunu söylememiş miydim?
I remember everyone who's ever bamboozled me into giving them a top-of-the-line laptop.
En üst düzey laptop alarak beni kandıranların hepsini hatırlarım.
He's got the whole courtroom bamboozled.
- Tüm salonu kandırmış.
In which case, Barton, you've been bamboozled by our lying, arrogant employee worse than I've been.
O halde Barton, bu yalancı ve küstah çalışanımız seni benden de beter kandırmış!
You're gonna get bamboozled, hoodwinked.
Üç kâğıda geleceksin, kafesleneceksin.
I've been bamboozled.
Kazıklandım.
The food industry has bamboozled and hoodwinked us into thinking that there are healthier alternatives.
Yiyecek endüstrisi ürünlerin sağlıklı olduğu konusunda bizi aldatıp gözümüzü boyadı.
I mean, he's bamboozled me for all of these years.
Yani bunca yıldır beni kandırabildi.
It's the old switcheroo. We've been bamboozled.
Eski bir şaşırtıcı değişim.
One explanation : you got some new slizz you've bamboozled into letting you throw your pasty junk into.
Tek bir açıklaması olabilir, içine girmene izin veren yeni bir motor buldun.
He done bamboozled your family, Truett.
- Annen mi? Aileni kandırmış, Truett.
No. "They're getting paid over or under, but someone in the chain always gets bamboozled."
"Ya fazla ya az alıyorlar ama zincirdeki biri her zaman kaymağını götürüyor."
Well... it sounds to me like he done bamboozled you, turned you against your own pa.
Pekala... Bana öyle geliyorki, bu adam senin ayaklarını yerden kesmiş. Babana bile, karşı çıkabilecek hale getirmiş.
Between the pounding of that first spike in Council Bluffs, and the last, yet to be struck, here in North-Eastern Utah... Thomas Durant, Collis Huntington and their mighty railroads have bamboozled and brow-beat Congress into paying for their splendid blue-ribbon franchise...
Council Bluffs'da çakılan ilk kazıkla başlayan ve kuzey doğu Utah'daki son kazık daha çakılmadığı halde Thomas Durant, Collis Huntington ve muazzam demiryolları görkemli mavi kurdeleli açılış törenini ödemesi için Kongre'yi yıldırdı ve gözünü korkuttu.
You bamboozled me. HATTEN :
Vücudu bükülmüş...
The thing is not to be bamboozled, just know where you're going and go there.
Mesele oyuna gelmemek.
- Bamboozled?
- Bamboozled mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]