English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Banal

Banal translate Turkish

309 parallel translation
Vertical letters are not clear.
Altın harfler çok banal.
Rape, which is forbidden, becomes banal in our memories.
Yasak olan tecavüz, hatıralarımızda sıradanlaşır.
If I put on a plain kimono, I am just a banal woman.
Sade bir kimono giyersem, sıradan bir kadın olurum.
She's banal.
O sıradan.
Was that banal, stupid, silly and ridiculous?
Basmakalıp, aptalca ve saçma sözler ediyorum.
- A banal and interesting pattern.
- Sıradan ama ilginç bir konu.
- So terribly banal.
- Çok banal sözler.
Here are your chocolates with the nougat inside and those banal movie magazines you're so fond of.
Nugatinli çikolataların ve bayıldığın banal sinema dergilerin.
I can't believe it's simply a banal murder.
Sıradan bir cinayet olduğuna inanmıyorum.
What a rollicking, frolicking bore!
Ne banal, çok sıkıyor!
it's just a banal story.
Çok sıkıcı bir hikaye.
Rather banal, I know.
Doğrusu çok banal oldu, biliyorum.
How can the Church anull a marriage... for such a banal reason?
Kilise böyle bir sıradan nedenle... bir evliliği nasıl iptal edebilir?
It's such a corny line anyway.
Bu çok banal.
I scorn the completed work of art, the banal result of vulgar efforts.
Bitmiş yapıtları küçümserim. Basit çabaların bayağı sonuçlarıdır.
This is no scandal, this is just a banal little thing
Hayır, bana skandal demeyin! Çok banal şeylerden konuşmuyor muyuz?
It's banal, but...
- Sıradan ama...
For he loved to surround everything he did, no matter how banal, with an air of wickedness.
Ne kadar adi olurlarsa olsunlar, büyük bir kötülük havasıyla etrafındaki şeyleri kuşatmaktan büyük bir zevk alıyordu.
The terrible power of the Pharisees consisted in not fearing the banal and the ridiculous.
Farize'lerin korkunç gücü banal ve gülünç şeylerden utanmamaktır.
Speaking of things quite banal
Konuşulan şeyler sıradan...
They are all rather banal in terms of context, but he certainly delivered them with a lot of fanfare.
İçerik son derece basit ve bayağıydı.
Thinking of it afterwards, it's really banal.
Şimdi düşünüyorum da, ne kadar sıradan.
I've never heard of anything so bloody puerile, so banal!
Böyle çocukça bir şey işitmedim, ne kadar sıradan!
What's banal about it?
Nesi sıradan?
Banal as it may seem, Stanley, it is my job.
Banal gelse de Stanley, benim işim bu.
I... I prefer less banal amusements.
Bense daha az sıradan bir eğlenceyi tercih ederim.
A charming story, but perfectly banal.
Oldukça eğlenceli olsa da aynı zamanda banal bir hikaye.
It will at least be time well spent, as opposed to an exchange of banalities with pseudo-intellectuals and dilettantes.
Kendini aydın sanan ve sanat meraklılarıyla banal şeyleri paylaşmanın aksine en azından zaman iyi kullanılmış olacak.
They probably sit here and say all sorts... of banal things to one another.
Muhtemelen burada oturuyorlar... ve birbirlerine her çeşit banal sözleri söylüyorlar.
It's a banal question.
O bayağı bir soru.
My reason is much more banal.
Fakat benim için çok sıradanlar....
I operate in the everyday world, the banal...
Günlük hayatın içinde, sıradan şeyler yapıyorum.
By product of the circulation of commodities, human circulation considered as a form of consumption, tourism reduces fundamentally to the leisure of going to see... what has become banal.
Turizm ( tüketim için ambalajlanmis insan dolasimi, meta dolasiminin bir yan ürünü ) nelerin bayagilastigini gidip görme firsatidir.
Jack my sweetheart, you know I am slighlty banal.
- Jack, tatlım, benim ne kadar banal olduğumu biliyorsun.
All the answers I can give you sound very banal - no alcohol, no cigarettes, no exposure to anything violent or anything which might shock her, no sexual contact, as that would be very harmful indeed.
Bu soruya verilecek cevaplar size çok klasik gelecek ama.... alkol ve sigara kullanmayacak, onu şoka uğratacak şeylerden ve şiddetten mutlak suretle uzak durulacak, cinsel temas kurmayacak, bu ona çok zarar verecektir.
Mine are banal, meaningless, dull.
Benimkiler banal, anlamsız, donuk.
This experience seemed more real and horrible... than the banal reality of everyday life.
Bu deneyim günlük hayatın bayağı gerçekliğinden daha gerçek ve korkunç görünüyordu.
I dislike pushy people I'd like more heart and wisdom I'm a father and a civil servant I think the most difficult thing is to live in accordance with one's conscience lt may sound banal, but it's very hard
Israrcı insanları sevmem. Sevgi ve bilgelik istiyorum. Ben bir baba ve kamu görevlisiyim.
[With Irish accent] Pay no attention to B.A... his mundane metaphors are only exceeded by his awful attitude... which you will learn to know and love.
B.A'e aldırmayın. Banal mecazları kötü davranışlarından fazladır ki bunu anlamayı ve sevmeyi öğrenirsiniz.
There are numerous rapes, murders of revenge, jealousy and similar banal motives, as well as many larger and smaller heists.
Çok sayıda tecavüz, kıskançlık ve intikam cinayeti büyük ve küçük soygunların yanısıra, benzeri alışılagelmiş olaylar.
I don't want it to be so banal.
Bu kadar sıradan olmasını istemiyorum.
- Not much banal... and quite pompous.
- Sıradan biri değildir, çok gururludur.
One seems to treat a banal case.
Alışılagelmiş olaylardan biri gibi görünüyor.
I'm afraid the Marquise and I share the same banal curiosity.
Korkarım Makiz ve ben aynı banal merakı paylaşıyoruz.
That's banal.
Basit.
They're repulsed by imperfection, horrified by the banal everything that America stands for!
Mükemmeli arar, banalden kaçarlar. Amerika'nın savunduğu herşeyden!
I paint receding chins in banal complementary colors
Sıradan tamamlayıcı renklerle basık çeneler çiziyorum.
Oh, how ordinary.
Ne kadar banal!
And banal...
Ve çok sıradan... çevirmen :
How banal.
- Ne banal.
I gave him different banal theories.
Bir sürü sıradan fikir söyledim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]